Sadece dua.
Sadece umut.
Sadece güven.
Sadece bunlara ihtiyaç var. Bir de huzura...Ankara bir haftada iki toplu ölüm yaşadı. Dikimevi kazasından sonra durakların metrelerce arkasında otobüs bekleyen kalabalıklar oluştu. Her gün geçtiğim otobüs güzergahında patlama oldu. Artık orası gözümde "Birazdan Sıhhiye gelecek. Şu kalabalıktan kurtulacağım." değil, "Burası 86 kişinin mezarı." haline geldi.
Devrimci takılan kişilerden değilim. Geçip yetkili kimse ona sövmekten yorulmadık mı zaten? Bir şey de yoluna koyulmuyor nasılsa. Her olay çıkınca internet yavaşlatılıyor ama o biraz komik işte. Neyse ya, sadece korkmak kalıyor bana. Korkmak, endişe duymak...
Okulum Güven Park'ın karşısında. Hemen karşısında. Abartılamayacak kadar karşısında. İki sokak ötesinde değil, hemen karşısında. Okulum, Gezi sırasında eylemciler tarafından basıldı. Böyle merkezi bir yerde. Yürüyüş olur da o sırada bomba patlarsa? Metroda patlar da sarsıntı hissedilirse? Yine Gezi gibi büyük direniş çıkarsa? Bir sürü korku, bir sürü soru... Kızılay'a gitmek zorunda olmaktan nefret ediyorum. Eğer aranızda başka Ankara'da oturan ve sürekli dışarı çıkan birileri varsa belki korkumuzu paylaşabiliriz. Evet, bu Türkiye'nin acısı; ama benim korkum kat be kat.
Acılara girip karalar bağlamayın. O şerefsizlerin kara kurdele görünce mutlu olduğunu bilemeyecek kadar basit mi çalışıyor kafamız? Al bayrak dalgalanmalı kanallarda, profillerde; kara kurdele değil! Bordo bereliler böyle istiyor; ama biz yas tutmaya meraklı bir milletiz. İlla acı çekmeliyiz, ha? Küçük bir kitleyiz; ama yine de bireyiz. Siz de profili karartma işine biraz olsun son verin. Türk bayrağı dolsun her yer, karalar değil!
Allah yanımızda.
Sadece dua...
《TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR.
-Mustfa Kemal Atatürk》