on dördüncü sessizlik

207 36 35
                                    

Bir haftadır her şey iyi gidiyordu. Yağmur dilsiz alfabesini hızlıca öğrenmişti ve artık kağıda gerek kalmamıştı. Kız ne zaman Kayra'nın yanında olsa zaman hızla akıp gidiyor, günün nasıl geçtiğini farketmiyordu. Gece olduğunda bile istiyordu Kayra'yı ama bunu ona söylemeye cesareti yoktu. İçindeki bu büyüyen tatlı şeyin ne olduğunu biliyordu fakat doğru muydu emin değildi. Çok doğru hissettiriyordu. Doğrular yanlışlardan doğardı onun için. Yanlışlar da doğrulardan. Sonunda her şeyin kendi gibi bir çöplüğe dönüşmesinden korkuyordu belki de. Çocuğu bazen güldürüyordu. Beraber çok güldükleri olmuştu ve Yağmur, hiç kimseyle bu kadar fazla güldüğünü hatırlamıyordu. Artık kendinde mutluluğa karşı koyacak gücü bulamıyordu. İster istemez uğruyordu mutluluk ona. Kendini buluyordu Yağmur güldükçe. Bilmediği kişiliği gözler önüne seriliyordu. Mutluluk kızın benliğini ele geçiriyordu. Bunun sonucunda korku doğuyordu. Korku öyle fazlaydı ki, bazen çocukla daha fazla iletişime geçmek istemiyordu. Fakat yapamıyordu. Çünkü biliyordu, bunun sonucunda ne olacağını biliyordu ve birini kaybetmekten kokmak istemiyordu. Kaybetmek de istemiyordu. Sonucu hüzünle bitsin hiç istemiyordu. Şimdiden içinde filizlenen korku tohumlarını engelleyememek canını sıkıyordu.

Bazense beraber ağlıyorlardı. Ki bu gülmekten daha özeldi her ikisi içinde. Çünkü Kayra, ağlarken sarılacak gerçek bir kucak bulmanın güzelliğiyle mest olurken Yağmur ağlarken seni anlayacak birinin olmasının ne demek olduğunu anladığı için inanılmaz duygular hissediyordu.

Kayra şaşkındı her şeyden önce. İlk başlarda kızın farklılığından korksa da kendinin nasıl bir şey olduğunu hatırlamıştı ve bu geçmişti. İkisi de normal değillerdi. İnsanlarla iyi anlaşamazdı Kayra. Kimse yanına yaklaşmazdı çünkü o konuşmayan bir deliydi. Ama aksine kız yanına yaklaşmıştı usul usul. Kızın kendisinin dibine girdiğinin farkına çok sonradan varmıştı Kayra. Bazen kızı kendi içinde saklayası geliyordu. Kimseler görmesin. Tek ben göreyim, ben konuşayım istiyordu. Çünkü sahip olduğu tek şey o kız ve çizimleriydi. Tek arkadaşı.

"Tamam." dedi Yağmur pes edercesine. "Hiçbir sorduğum soruyu cevaplamıyorsun. Pes ediyorum."

Kayra gülümsedi. "Cevaplayacağım sorular sor o zaman sen de. Beni biliyorsun. Neye cevap verip vermeyeceğimi de." diye yazdı elleriyle.

Biliyordu Yağmur. Hem de adı kadar iyi.

"Pekala, hiç kız arkadaşın oldu mu?"

Kayra şaşırdı. Kaşları havaya kalkarken Yağmur, "Ne?" dedi. "Normal sorular sormaya çalışıyorum." Omuz silkti.

"Oldu. On altı yaşındaydım. Yedi ay sonra yurtdışına gitmesiyle benden ayrıldı. Çok farklı bir kızdı. Bazen çok neşeli ve bazen çok hüzünlüydü. Takip etmesi zordu, ayak uydurması da. Ama hayatımdaki tek heyecan oydu ve ben bundan mutluluk duyardım."

Yağmur yutkundu. Damarlarında gezinen kötü hisse engel olamıyordu. "Adı..." Yutkundu ve boğazını temizledi. "Neydi?" Neler oluyordu kendine?

"Melissa."

"Çok üzüldün mü?" dedi Yağmur bu sefer. Kayra cevap vermedi. Sonra Yağmur hızla banktan kalktı. Soğuk havayla hırkasına sarıldı ve bağırdı. "Ne zaman sana hissettiklerini sorsam aldığım şey koca bir sıfır. Sen benim neler hissettiğimi bilirken ben bunun hakkında hiçbir şey öğrenemiyorum ve bundan sıkıldım. Neden ne hissettiğini anlatmak bu kadar zor geliyor sana?"

Kayra da hışımla ayağa kalktı ve elleriyle "Çünkü ben anlatamam. Hissettiririm. Eğer hissedemiyorsan bu senin sorunun. Zaten senin hissetmeni beklemek benim aptallığım."

Kız gözleri dolu dolu yüzüne baktı çocuğun. Gözünden bir yaş damlarken hızla sildi ve çocuğu bahçede bırakarak odasına doğru ilerledi.

Yağmur, odasında ağlarken dışarıda yağmur yağıyordu. İki yağmur da yağıyordu ve kız bu tesadüfe gülümsedi. Sonbahar mevsimi onu yaşıyormuş gibi hissettiren ikinci şeydi.

Hava gri bulutlara kendini teslim etmişti. Kızın ruhunu gri bulutlara teslim ettiği gibi. Tek farkları yağmur damlası havadayken tertemizdi. Yere düştüğünde kirleniyordu. Onunkiler ise hiçbir zaman temiz olmamıştı. İçinde büyüyen zifiri karanlığın birazını kusmasını sağlayan gözyaşları nasıl temiz olabilirdi? Penceresine çıkıp imrenerek saf yağmur damlalarına baktı ve hepsini yere düşmeden yakalamak istedi. Ama sonra kendisinin bir çöplük olduğu aklına geldi ve vazgeçti. Sadece diledi, tertemiz olup o damlaları yakalamayı diledi.

İleriye doğru bakarken bir şimşek çaktı ve bir silüet dikkatini çekti. Kayra hala bankta öylece oturuyordu. Arkası dönük olduğundan ne yaptığı anlaşılmıyordu. Çocuk orada sırılsıklam olmuşken kızın içi acıdı ve çocuğun yanına gitmek için ayaklandı. Yapamazdı. Kayra orada ıslanırken o burada oturmak istemiyordu. Hızla çocuğun yanına ilerlerken ıslandığını önemsemiyordu. Karşısına geçtiğinde çocuğun gözleri kapalıydı.

"Ne yapıyorsun burada böyle?" diye sordu Yağmur.

Çocuk gözlerini açınca kız sarsıldı. Kıpkırmızılardı. Ağlamış mıydı? Lütfen bunun sebebi ben olmayayım diye geçirdi içinden kız. Çünkü bunu kaldıramazdı.

"Yağmur'a yalvarıyordum. Ve sanırım yakarışlarımı duymuş."

"Ne için yalvarıyorsun?" diye sordu Yağmur, her yeri buz kesmişti ve nefesi kesiliyordu. Kayra'nın ondaki etkisi buydu. Çocuk ayağa kalktı. Yağmur'a doğru ilerledi ve tam karşısında durdu. Bu yakınlık kız için iyi değildi.

"Beni hisseden ilk, tek ve hissedecek son kişi yağmur. Ama onu öyle kırdım ki, cezam başka yağmurlarda ıslanmak oldu. Halbuki benim ıslanmak istediğim yağmur bu değil. Ben de bu yüzden yalvardım: Lütfen affet beni; affet ki, ıslanmak istediğim yağmurda sırılsıklam olayım."

Geç Kalınmış KelimelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin