BÖLÜM 1

83 33 3
                                    

"Sakin ol Josh! Yakalanmayacağız. İkimiz de iyi biliyoruz ki o göbeği kendinden beş adım önde giden salak bekçiden daha hızlıyız." Kapıda nöbet tutan Josh'ın sahte kızgın bakışları ve hızlı olmam gerektiğini belki yüzüncü kez söylemesine rağmen gayet rahat bir şekilde elimdeki tüpün içindekini, hala ısınmakta olan karışıma yavaşca ekledim. Karışım kırmızıdan yeşile dönmeye başladığında ise okulun bahçesindeki çınar ağacından koparttığım dalla karışımı karıştırmaya başladım. Sadece otuz dört saniye beklemesi gereken karışıma otuz dördüncü saniyenin sonunda sol taraftaki, daha önceden hazırladığım hafif erimiş yağ kıvamındaki katıyı koydum. Karışım bu sefer turuncu rengini aldığında gereken süreyi bekleyip kazanın altındaki ısıtıcıyı hızla kapattım.

"Lütfen bittiğini söyle Ollie!" dedi Josh yalvaran bakışlarla. Bir arkadaki masanın üzerinden çantamı alıp benim yaptığıma dair hiç bir iz bırakmamak için tüm eşyalarımı içine tıkıştırırken Josh'a haylazca bir sırıtış attım.

"Sana sadece on iki dakika kırk yedi saniye sürecek derken şaka yapmıyordum. Ayrıca Bayan Hudson'ın bir daha beni rahatsız edeceğini de hiç sanmıyorum." dedim hızlıca çantamı omzuma atarken.

Kimya sınıfının kapısına ulaştığımda son kez kazandan dışarı taşan turuncu köpüklere baktım. Umarım bu da size ders olur Bayan Hudson diye düşünüp sınıfın kapısını kitleyip anahtarı da kapının üstüne, yani Bayan Hudson'ın yedek anahtarını sürekli tuttuğu eski yerine bıraktıktan sonra Josh'ın kolundan tutup koşmaya başladım.

İki dakika sonra hademe tuvaletten çıkıp bu kata gelecekti. Yakalanmayı hiç istemiyordum.

Okul bahçesinin dışına çıktığımızda peşimden çekiştirdiğim Josh'ın kolunu bıraktım ve yanımdaki duvara soluklanmak için yaslandım.

"Göster marifetini Bay Doyle." dedim kıkırdayarak. Josh da benim yanıma gelip duvara yaslanıp oturdu ve çantasından bilgisayarını çıkardı. Bana bakarak

"Evet efendim!" deyip selem verdi ve bilgisayarından anlamadığım birkaç şey yaptı. Ben de ayakta beklemeyip yanına oturdum ve bu süre boyunca, yarın sınıfın kapısını açtığında Bayan Hudson'ın yüzünün alacağı şekli hayal etmeye başladım. Sırf kimyada ondan daha iyiyim diye beni sınıfın içinde rezil etmişti. Üstelik sınav kağıdımın A+ olması gerekirken C almıştım. Kendisine bu konuda itiraz ettiğimde ise benim gibi C alan kimya konusunda berbat bir öğrencinin kendisine itiraz etme hakkı olmadığını söylemişti. Aptal kadın zaten itiraz ettiğim konu o dememek için kendimi zor tutmuştum. Bu ona iyi bir ders olacak.

Tekrardan yarın Bayan Hudson'ın sınıfının halini görürkenki tepkisini hayal ettiğimde yüzümde bir gülümseme oldu.

"Şeytanca planlarının etkisini düşünmeyi bıraktıysan beraber yemek yemeye gidebiliriz." dedi Josh yüzümdeki gülümsemeye bakıp sen iflah olmazsın dercesine kafasını iki yana sallarken. Çoktan ayağa kalkmış bilgisayarını kaldırmış ve çantasını omzuna takmıştı. Demek ki çoktan kamera kayıtlarını silmişti. Elini bana doğru uzattı. Elinden tuttum ve kalkmama yardım etmesine izin verdim. Üstüme bulaşan tozları silkme bahanesiyle elimi çektim ve yürümeye başladım.

"Pizza istiyorum." dedim. Josh çoktan yanıma gelmişti.

"Gidelim o halde."

YARAMAZ  CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin