*****
"Seni geri zekalı kız!"
Bir kız o kadar yüksek bir sesle haykırıyordu ki müdürün ortalarda olmaması biraz tuhaftı.
Sesin geldiği yeri takip ederken sonunda solumda birkaç metre uzağımda karşısında ondan küçük bir kıza bağıran Madison'da gözlerim takılı kaldı.
Üzerinde altın sarısı parlak bir elbise vardı. Giydiği elbise o kadar kısaydı ki, öyle bir elbiseyi evde bile giyemezdim, kendimi rahatsız hissederdim. Yüzüne uyguladığı makyajla resemen 'hey ben güzelim' diye bağırıyordu. Ki güzeldi de. İçi ne kadar güzeldi bilemiyordum.
Madison elindeki suyu karşısında duran kızın başından aşağıya dökerken kız hiç bir şey yapmadan duruyordu.
"Sıcak su istemiştim. Sen soğuk su getirmişsin. Yarışmadan önce hasta olmamı mı istiyorsun?!"
Kız boş şişeyi alıp geldiği gibi giderken Madison bahçeye çıkan kapıdan çıkıp gitti.
"Biri şu kıza dünyanın kendi etrafında dönmediğini söylemeli." Dedi Rachel sinirli bir şekilde. Onu onaylarcasına bir kaç söz söylerken yanımıza Josh geldi.
"Bu kız kendini ne sanıyor?" Diye o da stem etti. Sanırım o da Madison'a bulaşmıştı.
"Daha fazla konuşursak derse geç kalacağız."
****
Son çikolatalı ıslak keki kapmanın verdiği zevkle Rachel ve Josh'ın oturduğu yemekhane masasına gidiyordum. Yemekhane her zamanki gibi doluydu. Ve biz zar zor boş bir yer bulmuştuk.
Elimdeki çikolatalı ıslak keke bakıp hayallere dalmıştım. Nasıl yemem gerektiği ile ilgili palanlar yaparken yemekhanede koşan bir çocuk koluma çarpmıştı. Kek elimden kayıp önümde dikildiğini fark etmediğim Madison'un tam yüzünün ortasına yapışırken gülmekle ağlamak arasında kalmıştım.
Ağzımdan kaçan kıkırtılara engel olarak ciddileştim. Madison yüzüne yapışan keki yanındaki kızlardan birinin verdiği mendille sildi. Gözleri beni bulunca ateş saçmaya başladı. Ayağına giydiği 5 santim topuklular benden daha uzun durmasına sebep olmuştu ve bu da tırsmama sebep oluyordu. Yinede kendimden beklenemeyecek hareketle, karşısında dik duruyordum.
"Sen..." dedi dişlerinin arasından, her bir harfi bastıra bastıra. "Bunu sen yaptın!" İşaret parmağıyla beni işaret etti.
"Özür dilerim." Ağzımdan kaçan inatçı birkaç kıkırtıya engel olamamıştım. Rachel ve Josh bizden biraz uzakta tedirgin bir şekilde bizi izliyordu.
"Bunu ödeyeceksin!" Hemen yanında duran masadaki tepsiden eline aldığı keki bana doğru fırlatacakken son anda eğildim. Tedirgin bir şekilde ayağıya kalkarken arkama baktım. Madison'un attığı pasta şu an önümde duran Nash'in suratına denk gelmişti ve komik görünüyordu.
Biri "Yemek savaşı!" Diye bağırınca bir saniye geçmeden havada uçan yemekler görüldü. Ben ise Nash'e bakıp gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Sakın..."dedi yüzündeki keki silerken. "Gülme!" Dedi uyarırcasına. Avucundaki keki yüzüme atınca bu sefer kaçma fırsatım olmamıştı. Yüzümden dudağıma doğru kayan keki dilimle yalarken "Tadı güzelmiş." Diye mırıldandım. Nash eline bulaşmış olan keki yalarken o da beğenmişçesine mırıldandı.
Masada duran yemeği Nash'in başından aşağıya döküp geriledim. O da başka bir masada bulduğu yemeği bana atmaya çalıştı. Son anda eğilince zaferle gülümseyip ayağıya kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzenim Yazmış | Nash Grier | [ARA VERİLDİ]
Fanfic* 'Nash' kişisi gurubu kurdu. * * 'Nash' kişsi sizi guruba ekledi. * * 'Nash' kişisi '555,,,' ve 2 diğer kişiyi guruba ekledi. * Matt: Bir şey mi kaçırdım? Cameron: Yine neler karıştırıyorsun Nash? Cameron: Ve Tanrı aşkına ikimizde yan odadayız...