♥Beklenen Misafir♥

541 35 10
                                    



Bu bölüm gamzesnblbjk'ye ithafımdır :)



...


2 hafta sonra..

Güzel günler bekliyordu bizi. Cennet kokan bir evimiz, salih ve saliha evlatlarımız olacaktı, Mevla izin verirse şayet. Onunla bir ömür her şeye değerdi. Tanıdıkça sevdiğim, edebine, hayâsına aşık olduğum adam.. Lûtuftu bana aşikar, mükafatımı dünyada iken mi veriyorsun Rabbim? Deyişimdi.. Yoktu ötesi, berisi de. Her şey oydu.. Kalbim adıyla çarpıyordu. Nefes alış verişim onu sayıklıyordu.. O benimdi artık, ben onun..

...

- Konuşmamız gereken şeyler var..

Diye mesaj atmıştı. Beni meraklandırmak hoşuna gidiyordu, farkındaydım. Çık gel işte, haber verince ne değişiyor? Demem hak değil miydi?

- Evdeyiz, buyur gel..

Demiştim ama ben.. Kızmayı bile beceremiyordum.

Az sonra zil çaldı, sanırım ışınlanmıştı.

- Selamun Aleyküm.

- Aleyküm selam, hoşgeldin.

- Hoşbuldum. Salon müsait mi?

- Evet, dedem orada.

...

- Selamun aleyküm Salih amca.

Diyerek elini öptü. Hasbihalin ardından getirdiğim çayları yudumlayıp halı desenlerini incelerken asıl meseleye geçti..

- Afra. Şöyle başlayayım. Biz bir karar aldık ve evleniyoruz. Bunun mahiyetinin ve külfetinin farkındasın, bu konuya hiç girmiyorum. Sadece evlenmeden önce bilmen gereken bazı şeyler var.

- Nihayet. Dinliyorum...

- Ben henüz on bir yaşındayken babamı kaybettim. Kız kardeşim ve annemle bir başımıza kaldık.. Okulu bırakıp çalışmam gerekiyordu. Öyle de yaptım. Evimizin yakınlarındaki bir fırında çıraklık yapmaya başladım. Bir süre sonra simit satarak geçindirdim ailemi. Bir gün adamın biri, simitlerin tümünü aldı ve "Borcum ne kadar delikanlı?" dedi. Ben de "Madem hepsini alıyorsunuz, sayenizde eve erken döneceğim bugün, o zaman size indirim yapayım." dedim. Sevincimi gören adam, neden çalıştığımı sordu, ben de durumu anlatım, aileme bakmak zorunda olduğumu söyledim..

- Senin hayatın.. Babamınkine ne kadar da benziyor.. O da yaşamış böyle sıkıntılar..

- İşte hayatım bu hasbihalin ardından değişti.. Bana burs verdi, anneme uygun bir iş buldu. Liseyi de bitirdikten sonra beni Medine'ye gönderdi üniversite okumam için. Orda da yardımlarını sürdürdü.. Bir zaman oldu ki abi kardeş gibi olduk. Üniversite okurken aynı zamanda onun Medine'deki işleriyle ilgileniyordum. Yatırım amaçlı Suud ortaklarıyla sık sık görüşmeler yapıyorduk. Aynı zamanda çeşitli yerlerde Osmanlı eğitimi veren çeşitli külliyeler açtık. Şam'da ve Yemen'de bulunan külliyelere kızının ismini verdi..

- Ne güzel.

Dedemle Yusuf hoca gözgöze gelmişlerdi. Bir iş vardı ama, çıkardı elbet kokusu.

- Afra, bu kişi.. Babandı. Beni Musab abi okuttu..

- Ne?

Şok üstüne şok kalbime hiç iyi gelmeyordu. Düşüp bayılmam an meselesiydi. Ne gizemdi bu böyle! Saklanacak şey mi bu? Ah ben kime kızayım? Maşukuma mı? Tontonuma mı?

- Şirket halen işlevine devam ediyor fakat farklı bir şekilde.. Şu an ticari değil tamamen İslami çalışıyoruz. Baban beni vekil tayin etmişti. Kendisinden sonra.. Ama resmi olarak miras senin..

- Şirket ticari çalışmıyor demiştin, zaten İslami literatüre göre kadının yönetici vasfı yok. Miras da talep etmiyorum. Allah yoluna feda olsun.. Binlerce insana vesile olsun..

- Beni hiç bir zaman yanıltmadın. Allah senden razı olsun.

- Allah senden de razı olsun.

İşte şimdi her şey gün gibi ortadaydı.. Duyduklarıma inanamıyordum. "Aklımın ucundan bile geçmezdi" derler ya, o kıvamdaydı..
Babam sık sık Medine'ye giderdi.. Dedeme de arasıra bahsederdi birinden, öz kardeşimden daha hayırlı diye.. Nasip, nasibin ötesinde bir nasip..

- Düğün için neye karar verdiniz oğlum?

- Nikah derim ben. Afra, sen ne düşünüyorsun?

- Münasiptir.

- Nişan olacak mı Salih Amca?

- Bence gerek yok oğlum. Siz birbirinizi tanımanız gereken kadar tanıdınız. Beklemenin bi alemi yok derim.

- O halde hazırlıklara başlayalım.
Tarih olarak ne diyelim?

- Bir ay sonra uygundur.

- İnşaAllah.

Bir ay.. Bir ay sonra eşi olacaktım.. Rüya gibiydi her şey, sonu olmayan bir rüya.. Kurak toprakları bereketli yağmur taneleri ile sulayan Rabbim, gönlüme İnşirah buyurmuştu. Onun için imkânsız diye bir şey yoktu. Çünkü o El-Hâlık'tı, on sekiz bin alemi yaratan..

...

Düğün için gün saymaya başlamıştık. Yusuf hocanın kız kardeşi Gamze ağabeyine ve bana düğün hazırlıkları konusunda yardımcı olmak için erken gelecekti. Annesi ise rahatsız olduğu için düğünden bir kaç gün evvel burada olacaktı. Yusuf hoca otogara gidip Gamze'yi aldıktan sonra ellerinde valizlerle bize geldiler. Kapıda onları karşılayarak valizleri taşımalarına yardımcı olduktan sonra Gamze ile sıkıca sarıldık.. Sanki yıllardır tanışıyor gibiydik. Onları salona aldıktan sonra çay koymak için mutfağa geçtim. Arkamdan Gamze geldi. Çay demlenirken biraz hasbihal ettik.

Aynı yaştaydık, iyi anlaşacağımız kanaatindeydim şimdiden.. Sıcak kanlı, ortama hemen uyum sağlayan bir kızdı. İslami bakış açımız da aynıydı.. Tesettürün hakkını verenlerdendi. Dindarlık başa takılan örtüden ibaret değildi elbette şuur önemliydi. Şuursuz insan zaten ne kadar ibadet edebilirdi ki? İman ile salih amel aynı katagorode yer almıştı bir çok ayette.. Bize lazım olan iki ana madde..

Bugünden sonra artık düğün hazırlıklarını hızlandırmaya başlamış, dünya ve ahiret saadetimize bir adım daha yaklaşmıştık..

LÜTF-U AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin