♥♥♥DÜĞÜN♥♥♥

704 44 6
                                    


Medya: Afra'nın gelinliği :)






"Aşk diye tabir ettiğin o duygu, seni misli misli Rabbine yaklaştırmalı güzel kızım. Allah için olmayan tüm sevgiler ziyandır, yalandır. Kalbinde Allah korkusu olan biriyle evlen. Seni, namazlarından sonra ettiği duada istesin Rabbinden. Sabah namazlarını camide kılmalı mesela. Cuma'ya erken gidip geç çıkmalı.. İftarda bir dakikanın hesabını yapmamalı. Aşk kokmalı sonra sözleri, konuşması hayır, susması hayır olmalı.. Sünnete riayet etmesine dikkat et, sünneti terkedene farz ağır gelir.. Seni incitmek, dünyada isteyeceği en son şey olmalı, öyle ki dudaklarından dökülen her harfi ölçüp tartmalı. Sahabeyi iyi tanımalı hassaten, çünkü ancak sahabe ikliminde kendini yetiştiren biri gerçek mümin olabilir, " Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine tutunursaniz doğru yolu bulursunuz " hadis-i şerifine binaen..

Ve sen canım yavrum.. Ev işi ve yemek yapmak eşine olan ikramın olmasına rağmen, bunu gönülden, isteyerek yapmalısın. Ona, Allah'a isyan gerektirmedikçe itaat et, sözünü dinle, hizmetinde bulun. Hazreti Hatice'yi örnek al kendine.. Hazreti Fatıma olmaya çalış bir nebze.. Efendimiz (s.a.v)'in kızına nasihati, benim de sana nasihatim olsun, "Sen eşine cariye ol ki, o da sana köle olsun!" Dinine sıkı sıkı sarıl yavrum, çevrene ışık saç.. Binlerce taleben olsun, öğren, öğretmeyi sev.. Çocuk eğitimi evde başlar, ilk öğretmen annedir. Çok güzel bir anne olacağından eminim, evinizde İslam rüzgarları essin daima. Bir lokma yiyorsanız eğer, bunun şükrünü eda edip, her yemeğin ardından, size lütfedilen rızkın misli misli fazlasını diğer müslümanlar için isteyin Allah'tan. Böylece bencillikten yavrularını korumuş olursun. Kur'an yansısın çehrenizden, gül koksun tenleriniz. Henüz nefes alıyorken yazıyorum bunları sana, olur ki düğününde yanında olamazsam, seni önce Yüce Rabbim'e, sonra eşine emanet ediyorum cennet yüreklim.."

Babamın yazdığı o mektup.. Her harfine ayrı bir yaş döktü gözlerim.. Düğün günümde dedem tarafından verilmişti bana. Tozlanmıştı, babam ben daha beş yaşındayken yazmıştı.. Sanki düğünümde yanımda olamayacağını hissedercesine..

- Hazırsan çıkalım Afra.

Yusuf Hoca'nın sesini duyunca silebildim ancak göz yaşlarımı. Beni bu halde görmesini istemiyordum, ona doğru dönmeden,

- Beş dakikaya geliyorum.

Diyebildim..

Saatime baktığımda nikaha daha iki saat olduğunu farkettim. Ben ise, şeklen hazır ve nazır, kalben hüzünlüydüm.. Şu halimle çevremdekileri endişelendirmekten korkuyordum. Son kez baktım aynaya. Annemin yirmi üç yıl önceki halini gördüm. Büyüdükçe ona daha çok benzettiğimi farkettim. Yirmi üç yıl önce tam bugün.. Annem ile babamın evlendiği gün.. Tevafuk muydu yoksa yine bir sürpriz mi bilinmez, mutlu olmam için büyük bir sebepti.

- Nikaha daha iki saat var, nereye gidiyoruz?
- Buyrun efendim, böyle geçin.

Diyerek sorumu yanıtsız bıraktı. Lacivert takım elbisenin içinde görünce, alamadım gözlerimi bir müddet üzerinden. Fakat burda bir terslik vardı, onun beni gelinlikle görünce afallaması, tuhaf tuhaf bakması, "Dünyada gördüğüm en güzel gelinsin" gibisinden sözler sarf etmesi gerekiyordu. Olmamıştı bu!
Arabanın kapısını açmış binmemi bekliyordu. Çaresiz ilerledim. Eniştem, dedem ve halam da arkadaydı. Normal düğünlerde arabayı sadıç sürerken, bizde bizzat damat sürüyordu. Az sonra nikah salonunun önünde durduk. Etraf in cin top oynuyor vaziyetteydi. Yarım saate yakın bir süre geçmiş, bir buçuk saat önceden neden geldiğimizi hala merak ederken arabanın kapısı lacivertle bütünleşen adam tarafından açıldı. Henüz kıyılmayan bir adet imam nikahımız vardı. Bunun için gerekli malzemeler.. Ne diyordum ben? Ne yapıyordu bu adam? Nasıl bir düzenin içindeyim Ya Rabbi! Diyerek haykırmak gelse de içimden, en güzel yapabildiğim şeyi yaptım, sustum! Gelinliği halamın yardımı ile toparlayıp müstakbel eşimin ardından yürümeye başladım. Zatının bir adımı benim üç adımıma denk olduğundan mesafe baya açılmıştı. Arkasına dönüp bakmaya tenezzül etmiyor üstelik! Diye yakınırken, salonun kapısında durdu. Yan döndüğünde elinde gelin çiçegim olduğunu farkettim. Rolleri mi değişmiştik? İtiraf etmeliyim ki, o bile çok yakışmıştı eline.. Tebessüm etti nikah memuruna bakarak. Ses tam duyulmasa da selamlaşmışlardı muhtemelen. Kapıya yaklaşınca duvak ile yüzümü kapatmamı işaret etti. Bir kez daha aşık oldum o an.. Halamın yardımı ile yüzümü kapattım. Salona girdiğimde nikah memuru, dedem, eniştem ve halam dışında kimsecikler yoktu. Dedem elimden tutarak masaya doğru götürdü. Biz oturduktan sonra, dedem ve eniştem şahit koltuğuna oturdular.

LÜTF-U AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin