Gece elindeki telefonu bir kenara bırakıp koşarak pencerenin önüne ulaştı. Sokağın köşesindeki arabadan ilk inen Jasper oldu. Gece onu görür görmez kapıya doğru koştu. Arabadan inen diğer kişi Brain'dı.
" Yaklaşma!" diye bağırdı kıza Brain.
Gece attığı adımını geri çekti. Ardından yeniden Brain'a yöneldi. Gözlerinde korku vardı. Brain ise onu gördüğü için mutluydu. Sadece biraz yorgun gözüküyordu.
" İyi misiniz?"
" Evet. İyi sayılırız."
Brain, arka koltukta uzanan Adrian'ı güçlükle aşağı indirdi. Kız yeniden onlara doğru bir hamle yaptığında onu durduran bu sefer Jasper oldu.
" Şu sıralar Adrian'dan uzak dursan iyi olur. Seni görmesini istemiyoruz."
" Neden? Bu lanetle ilgili bir şey mi?"
" Hayır... Aslında evet. Sadece ondan bir süre uzak kal. Bu hem senin hem de onun için iyi olur. Yaklaşırsan Adrian'ın sana zarar vermesini engelleyemeyebiliriz."
" O bana zarar vermez."
" Bu durumda ona güvenemeyiz. Şuan da hiç olmadığı kadar aç ve yalnızca senin kanına ihtiyacı var."
" Anlayamıyorum."
" Sophie, bunu o yaptı. Adrian, senin kanından içtiğinde başka kimseden beslenemeyecekti. Bunu biliyordu. Sophie'nin amacı sana zarar vermek değildi. Adrian'a zarar vermekti."
" Eğer beslenmezse..."
" Sanırım ölecek."
Gece başını arka tarafa çevirdi. Evlerinin çatısında bir adam vardı.
" Brain," diye seslendi Jasper. Brain ona doğru baktığında çatıdaki adamı gösterdi. Koyu kahverengi pardösülü adam onları izliyordu. Hemde kendini gizlemeden açık bir şekilde yapıyordu bunu. " Biri bizi izliyor."
Brain Adrian'ı bagaja koyduktan sonra tek bir hamleyle çatıda belirdi. Ama oları izleyen adam çoktan gitmişti. Kendini çatıdan aşağı bırakıp kızın yanına düştü.
" Seni çok özledim." dedi ince tonda bir tınıyla. Dudaklarını kızın saçlarına gömüp, onu kollarının arasına sardı. Gece kendini hiç bu kadar güvende ve huzurlu hissetmediğini düşündü. Birileri onları takip etse de Brain olduğu sürece hiçbir şeyden korkmuyordu.
" Bende seni özledim." dedi başını kaldırıp karanlık gözlere bakarak. Brain'ın yüzünde olan şeyi anlamaya çalışıyordu.
" Bir şey mi oldu?"
" Hançeri kaybettik. Birileri lanetin peşine bizden önce düşmüş olmalı. Sophie'nin işi olduğunu düşünüyorum."
" Laneti kaldırmak için başka bir yol yok mu?"
" Bunu henüz bilmiyoruz." diye araya girdi Jasper. " Bu arada Nisa... O nerede?"
" Okula gitti."
Jasper başını sallayıp arka koltuğa yerleşti.
" Eşyalarını topla. Bir süre bizimle yaşayacaksınız. Burada güvende değilsiniz. Diğer vampirler bize ulaşmak için öncelikle seni bulacaklardır. Yanımda daha güvenli olursun."
" Ya Adrian..."
" Onu bağlamak zorunda kalacağız. Bir süre kilitli kalmalı."
Gece söylenenleri başıyla onayladıktan sonra koşarak evin önüne ulaştı. Ardından aceleyle merdiveni tırmanıp Nisa ve kendi için dolaptan birkaç yedek kıyafet aldı. Pencereleri sıkıca kapattıktan sonra kendini boy aynasına bakarken buldu. Balo gittikleri o geceyi hatırlıyordu. Adrian hemen arkasında dikilmiş onu süzüyordu. Bir ara Adrian'ın dudakları kızın tenine değer gibi oldu ama hissettiği tek şey adamın ürpertici derecede ılık nefesiydi.
" Adrian..." dedi Gece kendinden geçerek. Adamın elleri karnında gezinirken birden boşluğa düştü.
" Ne?"
Gece kendine geldiğinde ona sarılan ellerin aslında Brain'a ait olduğunu fark etti. Yüzü kızarmıştı ve kendinden utanıyordu. Bunun nasıl olduğunu bilmiyordu ve her nasılsa engelleyemiyordu. Adrian ile arasındaki çekim her geçen gün gittikçe daha da artıyordu.
" Benim, o olduğumu mu düşündün?"
" Şeyy... Tam olarak öyle değil."
" Belki de beni yeterince sevmiyorsun." dedi Brain yüzünü düşürerek.
" Hayır, seviyorum. Seni seviyorum. Sadece bununla nasıl başa çıkacağımı henüz bilmiyorum. Bana biraz zaman ver olur mu?"
Brain başını salladı. Ardından kızın elindeki küçük valizi alıp aşağı kata indi. Gece bir süre daha oda da dikildikten sonra o da alt kata indi. Oda da kaldığı sürece boyunca gözlerini kapatıp sadece Brain'ı ve onu ne kadar sevdiğini düşünmüştü. Brain'ı seviyordu. Adrian'a olan ilgisinin tek sebebi lanetti.
" Hazır mısın?"
" Evet."
Brain kapıdan geçmesi için öncelikle kıza öncülük verdikten sonra hemen önünde belirip aynı anda kapısını açtı. Her zaman bu şekilde zarif ve düşünceli olması Gece'nin hoşuna gidiyordu. Brain nazik bir adamdı. Adrian ise biraz hırçın. İstem dışı başını sarstı. Kendini yine iki adamı kıyaslarken bulmuştu. Artık Adrian'ı düşünmek yoktu. Yalnızca sevdiği adama odaklanacaktı.
" Geçerken Nisa'yı da okuldan alalım. Hava kararmadan önce evde olmalıyız."
Güneş yeniden bulutların arasından çıkıp bütün alanı aydınlatmıştı. Havanın bulutlu olmaması ve karın şimdilik durması iyi bir şeydi. Böylece diğer vampirler gün ışığında onları takip edemeyecekti. Arabanın tekerlekleri beyaz zemini çamura bularken herkes gözünü yola dikmiş bir şey düşünüyordu. Onları bu durumdan sağsalim çıkaracak bir yol olmalıydı. Brain bu sefer kimsenin incinmemesini istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin En Yaşlı Varlıkları Vampirler: LANETLİ AŞK
VampireTehlikeli aşk üçgeni... Gerçekleşmemesi gereken bir aşk! Vampirler in dünyasına birde buradan bakın. Güneşte yürümenin bedelini aşkla ödeyen iki yakın arkadaş aynı kıza aşık olurlar... Bu lanet sadece birinin ölümüyle son bulacaktır.