Gece, Adrian'ın bulunduğu odanın kapısının önüne geldiğinde istem dışı duraksadı. Kalbinin midesinde attığını hissediyordu. Ürkek birkaç adımdan sonra nihayet kapıyı açmayı başardı. Adrian büyük yatağa zincirlenmişti.
" Adrian." dedi boğuk bir ses tonuyla. Titriyordu. Brain ve Jasper buraya çıkmaması konusunda onu kesin bir dille uyarmışlardı. Ama şimdi buradaydı. Kanına deli gibi susamış aç bir vampirin hemen yanı başında dikiliyordu. Bir kez daha Adrian demeye cesaret edemedi. Zaten onu uyandırmak için seslenmesi yetmeyecekti. Adrian hiç uyanmayacakmış gibi uzanmış yatıyordu. Bir ölüden farksızdı. Gece cansız halde yatan adama biraz daha yaklaştı. Ellerini adamın simsiyah saçlarına götürdü. Siyah saçlar şimdi hiç olmadığı kadar cansız görünüyordu. Gece ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bütün bunların sebebi kendisiydi. Ne Adrian'ı ne de Brain kaybetmeyi göze alamazdı.
" Göründüğün kadar kötü değilsin." dedi usulca. Saçları adamın yüzüne değiyordu. Elleriyle Adrian'ın yüzünü okşadı. Cansız beden öylesine çekici ve mükemmel duruyordu ki... Gece dayanamayıp kendini geri çekmek zorunda kalmisti. Adrian'a ne kadar yaklaşırsa lanetin etkisi o kadar artıyordu. Ellerini çekerken adamın soğumuş ve rengi atmış dudaklarına götürdü. Belki öperek bu dudaklara yeniden hayat verebilirdi. Yavaşça yataktan sıyrılmak üzereyken Adrian kızı ellerinden yakaladı.
" Gitme," dedi fısıltıya yakın bir ses tonuyla. Gözlerini yavaşça aralayıp baştan aşağı kızı süzdü.
" Bana zarar verecek misin?"
" Bunu asla yapmam. Sana zarar verirsem yaşayamam. Sen benim için çok değerlisin."
Ses yorgun ve yitik çıkmıştı.
" Lanetin etkisiyle konuşmadığını nereden bileceğim."
Adrian yattığı yerden hafifçe doğruldu. Sonra yüzüne çapkın bir gülümseme kondurdu. Yüzü soluk ve cansız görünse de gülüşü hala etrafa ışık saçıyordu. Koyu mavi gözleri kırmızı siyah halkalar sardığında, kız ürktü.
" Şuanda parmaklarını avuçlarım arasından kurtarmaya gücün yetmez."
Gece elini çekmeye çalıştıkça Adrian daha da sıktı. Kız yüzünü buruşturup kendini serbest bıraktı.
" Öyleyse ne yapmak istiyorsan onu yap." dedi Gece meydan okuyan bakışlarını korkunç gözlere dikerek. İçten içe Adrian'dan korkuyordu. Ama şuan bunun bir önemi yoktu. Brain'ın yardıma ihtiyacı vardı ve tek çaresi Adrian'dı.
Başını adamın omzuna yaslayıp yatağa uzandı. Adrian gerildi. Gece'nin bu davranışı onu korkutmuştu.
" Yanımdan kalk. Sana zarar verebilirim. Şuan da tek istediğim senin kanın."
" Hayır, şuan da tek istediğin benimle birlikte olmak."
Adrian donuk bakışlarını küçük kahverengi gözlerden çekip tavana baktı. Oda eskisinden daha sessiz ve soğuktu. Pencerelerden birinde küçük bir çatlak vardı ve buz gibi esen rüzgar olduğu gibi içeri doluyordu.
" Brain..." dedi Adrian. Yerinden doğrulurken bağlı olduğu zincirlerin kızı incitmeyeceğinden emin oldu. " Senin yanıma gelmene hayatta izin vermez. Tabi... Zor durumda değilse."
" Bende bunun için buradayım. Öncelikle senin bana zarar vermeyeceğini görmem lazımdı."
Gece eline batırdığı iğnenin ardından çıkan ilk kan damlasını adamın dudaklarına değdirdi. Sanki uzun zamandır soluk olan bir çiçeğe sihirli bir iksir dökmüş gibi Adrian'ın dudakları yeniden eski rengini aldı ve gücü yerine geldi. Gece bileğini ağzına götürdü.
" İçmeye devam et. Daha fazlasına ihtiyacın var."
Adrian dudaklarına uzanan bileği aşağı indirip kızın boynuna yöneldi. Sonra nazikçe dişlerini incecik boyna sapladı. Gece garip bir şekilde içinin gıdıklandığını hissetti. Eğer devamını getirebilse bu gece son derece çekici olan bu adamla kesinlikle birlikte olurdu. Adrian biraz daha içtikten sonra durdu. Eliyle kızın boynunu tuttu ve hemen ardından bağlı olduğu zincirlerinden kurtulmaya çalıştı. Ama bu mümkün olmadı.
" Büyü ile bağlanmış olmalılar."
Gece kot pantolonunun içine gizlediği anahtarla zincirin kilitlerini çözdü. Adrian tek hamleyle yerinden kalkıp boynunu kütletti. Gece şaşkınlıkla onu izlerken bulmuştu kendini.
" Benim kanıma karşı koyduğunu görmek güzel."
Yarım ağız gülümsedi.
" Sen benim için sadece bir kan torbası değilsin. Ama içmeye devam edersem..."
Gece karşısına dikildi.
" Yaşamak için buna ihtiyacın var."
" Anlamıyorsun, senin hayatın benimkinden daha önemli."
Adrian yüzünü kırıştırdı. Ellerini kızın saçlarına götürüp sessizce güldü. Dışarıdan gürültüler kızı öpme isteğini bastırmıştı.
" Sürekli kanından içersem korkarım ki bir gün seni öldürebilirim ve tabiki bunu bilinçli bir şekilde yapmam. Bu yüzden kendimi kaybetmeden durmam gerek."
" Sen asla kendini kaybetmezsin."
Adrian içten bir gülümsemeyle kıza bakıp alnından öptü.
" İçimden bir ses benden hoşlandığını söylüyor. Sanırım an itibariyle sende lanetin etkisine kapılmış durumdasın."
" Sanırım." dedi Gece başını yere eğerek. İçinden ağlamak geldi ama bunu yapmadı. Ne için ağlayacaktı ki hem. Zaten sevdiği adamlaydı. Üstelik yakında laneti kırdıklarında herşey yoluna girecekti.
" Kapılma." dedi Adrian buz gibi soğuk bir ses tonuyla. Bakışlarını sertleştirip kızı bir adım geriye çekti. " Brain, sana benden daha iyi bakar."
Gece bir anda neye uğradığına şaşırdı. Adrian şuan an da onu tuhaf bir şekilde Brain'a itiyordu. Gece bir şey söylemek için dudaklarını araladı ama birşey söylemedi. Öylece dikilip Adrian'ın pencereden aşağı atlamasını bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin En Yaşlı Varlıkları Vampirler: LANETLİ AŞK
VampireTehlikeli aşk üçgeni... Gerçekleşmemesi gereken bir aşk! Vampirler in dünyasına birde buradan bakın. Güneşte yürümenin bedelini aşkla ödeyen iki yakın arkadaş aynı kıza aşık olurlar... Bu lanet sadece birinin ölümüyle son bulacaktır.