BÖLÜM 4 : VAMPİR

36 3 0
                                    

4. Vampir

Adrian dikkatli adımlarla Brain'a doğru yürüdü. Brain dakikalarca yerinden kıpırdamadan sabit kalmıştı. Ve şimdi yağmur yağıyordu. Etrafta onlardan başka hiç kimse yoktu. Polisler olay mahallini inceledikten sonra gitmişti. Okul binasının önü bomboştu. Dağılan kuru kalabalığın sesini artan şiddetli rüzgâr dolduruyordu. Bir süre rüzgâr sakinleşti ve sessizlik oldu.

" Ne zamana kadar burada kalacaksın?" dedi Adrian ve sonra Brain'ı sarstı. " Biliyorsun ona her şeyi anlatabilirsin."

" Artık bir önemi yok. Ondan uzak duracağım. Üstelik lanet gerçekleşmeye başlamadan onu kendimden uzaklaştırmalıyım. Yoksa bunun sonunu düşünemiyorum. Onun ölmesine izin veremem." dedi Brain çatlak bir ses tonuyla. Güçlükle ayakta durabildiğini hissetti. Sonra aniden benliğine hâkim olan öfkeyle dolup taştı bedeni.

Adrian gözleriyle Brain'a gelmesi için işaret etti ve sonra boş düz yolda yürümeye devam etti. Brain kendini itiraz edemeyecek kadar güçsüz ve yorgun hissediyordu. Etrafına baktığında buranın terk edilmiş bir yer olduğunu düşündü. Sanki hiç kimse yaşamıyor gibiydi. Geçtiği tüm sokaklar boştu. Bunun nedenini aslında ikisi de çok iyi biliyordu. Geceleri işlenen cinayetler yüzünden kasaba halkı biraz daha temkinli davranıyordu. Ama bu sessizlik yakında sona erecekti. Çünkü herkes katilin yakalandığını düşünüyordu.

" Sana daha önce de söyledim Brain. Sanırım lanetin kullanım süresi doldu." dedi Adrian ve gülümsedi. "Kıza karşı bir şey hissetmiyorum. Ve söylediğin gibi intikam da almak istemiyorum." diye ekledi.

" Bu bir yalan!" diye haykırdı Brain. Sesinin bir aslan gibi kükrediğini fark etti. Sinirleri gerilmişti ve bedeni istem dışı titriyordu. Kendini çoktan kaybetmişti ve simsiyah gözlerinin içi nefretle dolup taşmıştı. Şimdi sadece kavga etmek ve içindeki kini dışarı vurmak istiyordu. Koşarak Adrian'ın üzerine atıldı ve çelik kadar sert yumruklarını rakibine fırsat vermeden yüzüne yapıştırdı. Adrian'ı alt edebileceği bir açıklık arıyordu. Şimdi güçlü kolları arkadaşının bedenini sarmış onu öldürmek için savaşıyordu. Brain kollarının kan revan içinde kaldığını fark etti. Soğuk parmakları Adrian'ın organlarında dolaşırken hiç bir şey hissetmemişti. Öfkeyle rakibinin vücudunu parçalamak için geriye doğru çekildi ve yeniden hızla koşmaya başladığında aniden durdu ve önündeki boşluğu sinsice süzdü. Adrian savaşmak yerine kaçmayı tercih etmişti. Ama Brain henüz kavgayı bitirmek istemiyordu.

Adrian kendini saniyeler içinde karanlık bir ormana atmıştı. Zihnindeki düşünceye engel olmak istiyordu. Ceketinin içindeki kazığı kullanırsa her şeye son verebilirdi. Brain kendine öfkelenmişti. O yüzden bu şekilde mantıksız davranıyordu. Tepesinden bir şeyin geçtiğini fark etti. Sonra kendine yaklaşan karanlık siluetin şiddetinden korunmak için eliyle yüzünü kapattı. Gözlerini kıstı ve sivri dişlerinin harekete geçmesine izin verdi. Hızlı bir hamle yaparak yaklaşan silueti etkisiz hale getirdi ve keskin sivri dişlerini soğuk boyna sapladı. Şimdi Brain'ın yaşam gücünü emiyordu. Onu burada harcayabilirdi. Ama bunu yapmak istemedi. Ona çok daha kötü bir şey yapacaktı. Brain bu yaptığı affedilemezdi. Bir kız yüzünden az daha arkadaşını öldürecekti.

Rüzgâr uğulduyor ve sanki sadece Brain'ın duyabileceği çığlıkları içinde barındırıyordu. Brain güçsüz olduğunu hissetti. Karşısındaki adam şimdi onu öldürmek istiyordu. Yorgundu. Adrian direnen bedeni sıkıca kavradı ve kanını içmeye devam etti. Bir ses uğuldayan rüzgârı aşıp ona ulaşmıştı.

" Kes şunu! Sana söylüyorum. Hemen onu bırak yoksa ölürsün." dedi kuvvetli ve tehditkâr ses.

Adrian dişlerini soğuk bedenden çekti ve ağzının kenarından yavaşça süzülen kanı diliyle temizledi. İşte ona seslenen kişi tam karşısında duruyordu. Ama bu bir kadındı. Güzel ve çekici kadın yavaşça ona doğru yürümeye başladı. Adrian onu daha önceden tanıdığını fark etti. Bu Brain'ın eski bir arkadaşıydı.

Gecenin En Yaşlı Varlıkları Vampirler:                              LANETLİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin