Media: Hilal
Hilal'den
Müdürün beni odasına çağırdığını duyduğumda şaşırmadım. Kesin gene bir nutuk, ardından ceza verecek ve gene ben onu dinlemeyecektim. Alıştım ben yani beni neden yoruyorsun be müdür?
Artık müdür bana ceza vermedikçe 'müdür bana ceza ver!!'diye geziyorum okulda. Yani anlamıyorum bu adamı hem çağırıyor hem ceza veremiyor. Sadece arkadaşlarıma göstermelik. Niyeyse o, beni bilen bilir yani.
Neyse fazla benden bahsettik. Hadi şu müdüre bakalım da öğrenelim neymiş bunun karın ağrısı. Gene sigaraysa yuh yani alış be amca. Yani ben sıkıldım. Yok alkole bile kızıyor. Sana ne be adam? Sanki okulda içiyorum. Yani şu yaşıma kadar bir defa bile sarhoş olmamışımdır ama adam hep aynı nedenden çağırıyor be. Başka neden cezalandırır yani sigarada yaklamadı ki üstümde hem geçen gün azarladı daha tabi nasıl bir azarlamaysa o? ' tamam Hilal özgür ruhlusun ama arkadaşlarına izin verme' neyin kafası bu bende istiyorum ondan. Neyse hadi müdürün kapısına geldik öğrenelim. Beyaz kapıyı öyle bir açtım ki 3 şok geçirmiş 1 alışmış insanla karşılaştım. Tamam iyi, hoş da size ne lan benden der gibi hemen siyah, deri koltuğa yayıldım. Yani yerim belledim burayı. Hala bana şoklar içerisinde bakan bir kadın, bir adam ve birde yanımdaki kendini bir bok zanneden oğlan vardı.
Hemen bakışlarımı müdüre döndürüp " oooo....... Hocam bugün erkencisiniz. Ben gelecek zamanlar için hazırlamıştım kendimi bu ritüele" dedim. Yanımda oturan çocuğa kaydı gözüm. Gözleri üstümdeydi. Off çekemem hiç bunu şimdi. Kesin yeni. Off başka çöplüğe oğlum. Müdüre döndüğümde gülümsüyordu. Ay benim salak müdürüm. Çocuk oturduğu yerde dikleşmişti. Kesin ilk düşünceye önem veriyordur bu. Bizim okulda böyle değil. Ne mal olduğun sana bakılınca değil zamamla belli olur o yüzden okul başkanıyım ya. " eeeeee....... Hocam beni istemişsin. İşim var beklemesek böyle"dedim. Bayanla adam aniden gerildi, kesin zengin bu. Müdür hemen konuşmaya başladı." Bu arkadaşın Kaan, Hilal ona okulu gezdir. Hem bu senin görevin" dedi. Bende sadece 1 şeye takıldım 'arkadaş'. Ben kahkaha atmaya başlayınca herkes bana 'uzaylı mı bu' de gibi baktılar. Çokta tın. "Arkadaş derken ben arkadaşlarımı göremiyorum. Hem ben kimseden emir almam" dedim. Her kelimenin üstüne bastıra bastıra söylemiştim. Normal adımlarla kapıya doğru gittim. Tam çıkacağımda çocuk "nesi var kızın" gibi saçma cümleler kurdu ama ben takmadım yani dinlemedim bile. Çokta fifi. Arkadaşmış yok ..... tövbe tövbe. Zil çalmıştı ve ders resimdi. Sonraki ders edebiyat ve ondan sonrada müzik vardı. Bende sınıfa doğru yavaş ve sakin adımlarla yürüdüm.
Kaan'dan
"Anne şaka yapıyorsun değil mi? Benden 11. Sınıfın başına 3 gün kala bana başka bir okula hatta başka bir şehre taşınmayı planladığını söylüyor olamazsın değil mi?"dedim ama annemin ne kadar ciddi olduğuna adım gibi emindim çünkü annem şaka yapmazdı. Bu konuşmadan tam tamına 2 gün sonra İzmir uçağından inmiş, yeni evimize taşınmış ve benim yeni okuluma kayıt yaptırmıştık. Peki arkada bıraktığım şeyler. Sevgilim - tamam kendisinden 2 gün sonra ayrılacaktım yani bugün ama neyse- , arkadaşlarım, hayatım.
Peki burada neyim var? Tek araba koleksiyonum. Harika mucizevi koleksiyonum. Şimdi nerdeyim diye sorarsanız şu anda tam yeni okulumun yeni müdürünün kapısındayım. O kocaman beyaz kapının ardındaki adamla görüşme yapıp sınıfımı öğrenip 11. Sınıfa başlayacağım. Hadi bakalım hayırlısı. İçeri girdiğimizde annem ve abim beyaz deri koltuklara oturdular. Bende onların karşısında duran iki tekli siyah, deri koltuktan müdüre yakın olanına oturdum. Müdür bana okul kurallarından, bazı kişilerden ve tabikide işine karışılmaması gerekenleri söylemedi ama okulun sitesine girdiğimde herkes 1 çeteden ve onların başlarından korkuyla bahsetiyorlardı.
Müdürün odası gerçekten büyüktü ve 1 duvar komple okulun başarıları ve bunları yapan öğrencilerle doluydu. Arkasındaki duvarda bir resim vardı ve ben bu resmi biliyordum. H.A. adlı birinin resimiydi. Bu kişi gerçekten yetenekliydi ve onun katıldığı bir yarışmaya katılmışsan bir şansın yoktu. Baya pahalı resimleri olduğunu bizimkilerden öğrenmiştim. O yüzden arkadaki resmin çakma olduğunu düşündüm. Bizimkiler kim olduğunu çok araştırmışlar ama kimse bulamamış zaten yarışmalarada resim öğretmeni aracılığı ile giriyormuş.
Duvardaki başarılarla dolu olan duvara baktım ve hepsinde bir sürü farklı yüzün yanında hep gördüğüm iki kişi vardı ve neredeyse bütün resimlerde varlardı. Bende merakıma yenik düşüp " bu resimdeki kızla oğlan kim?"dedim. Müdür başta resimlere bakıp güldü sonra bana dönüp " ikisinide yakında tanıyacaksın ama sabır erdemdir. O yüzden bekle hem onlar sana vakti gelince söylerler. Hem bu okulda sabredip beklemezsen sen zararlı çıkarsın" dedi. Bende başımı onaylar gibi salladım. Müdür bir bayanı çağırdı ve Hilal diye bir kızı çağırmasını istedi. Kadın başını onaylar gibi sallayıp odadan çıktı.
Annemle müdür konuşurken aniden kapı açıldı ve içeri bir kız girdi kız ardından kapıyı kapattı ve tak diye yanıma oturdu. Herkesin gözü onun üstündeydi. Kızım yeşil gözleri ve koyu kahve saçları vardı. Kız hemen konuştu " oooo....... Hocam bugün erkencisiniz. Ben gelecek zamanlar için hazırlamıştım kendimi bu ritüele" dedi. Ben hala ona bakarken bana döndü. Sanki sezmiş gibi bana baktı. Gözlerimiz buluşunca oflayıp önüne döndü. Ay ben sanki sana çok meraklıyım dedim içimden tabi iç sesim durur mu? Konuştu hemen yavaş salyan akacak hödük dedi. Yani iç sesim diye söylemem harbi ters tiptir. Hemen önüme dönüp biraz dikleştim. Sırtım ağrıyordu benim lan. Kız hemen konuştu tekrardan. Sanki sıkılmış gibiydi sesi ama zaten cümlesi belli etmişti onu."eeeeee....... Hocam beni istemişsin. İşim var beklemesek böyle" dedi. Anneme döndüğümde şoklarını yaşıyordu. Müdüre döndüğümde müdür beni gösterip konuştu. Ama beni şok eden cümledeki -sin ekiydi. Valla adam hiç kızmadı."Bu arkadaşın Kaan, Hilal ona okulu gezdir. Hem bu senin görevin" dedi. Sanki birşey hatırlatır gibiydi müdür. Sonra yanımdan bir kahkaha tufanı kopunca hemen o tarafa döndüm. Çok güzel gülüyordu ama neye gülüyordu? Birden gülmesi kesildi ve eski ciddiyetine döndü. "Arkadaş derken ben arkadaşlarımı göremiyorum. Hem ben kimseden emir almam."deyip normal adımlarla kapıya gitti tam gideceği zaman bende içimden " nesi var bu kızın? Ne dedi ki? " dedim ama ben bunu dıştan duymamalıydım. O yüzden adı iç ses off kesin dıştan söyledim. Kapı aniden çarpınca bende düşüncelerimden çıktım.
Yarım saat daha annemle müdür konuştuktan sonra sıkılıp ayağa kalktım ve hemen müdüre dönüp " hocam ben şu kağıtları alıp gideyim zaten 2 ders kaçırdım."dedim. Müdür bana kağıtları verirken "sınıfın 11B, sınıfında 30 kişi var ve sınıf hocanız Furkan hoca aynı zamanda sizin müzik öğretmeniniz. Seçmelilerine baktım müzik ve resim seçmişsin. Resim hocanda Esin hoca. İkiside çok iyi hocalardır. Ha bana ya ismimle hitap ederler ya müdür derler yada abi derler bilgin olsun" dedi bende gülüp geçtim. Ben tam çıkacakken bir şey ekledi. "Bu arada Hilal'e dikkat et onun düşmanı değil dostu ol yoksa çok çekersin ama eğer onun dostu olursan o zaman rahatsındır."dedi. Odadan çıkıp sınıfımı aramak için gözlerimi koridorda gezdirirken bir oda takıldı gözüme. Tek renkli kapı o odadaydı. Bütün kapılar beyazken bu hem beyza hem siyah hem kırmızıydı. Kapının üstünde 11B
yazıyordu. Peki beni ne bekliyordu bu kapının ardında?Arkadaşlar bu benim ilk kitabım bu benim için çok önemli lütfen ona göre yorumlarınızı ve votelarınızı yapın. İlk bölüm güzel giderse ben daha bir istekli ve daha mutlu yazacağıma inanıyorum. Bölümleri geciktirmemeye çalışacağım. Sizi çok seviyorum. Öptüm. Kutup yıldız :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resimdeki Kız (Durduruldu)
ActionO yalanların içindeki tek gerçekti ve hala da tek gerçek. Yalan dostlukları olmayan hayalimdeki kişi. O siyah ve beyaz diye ayrılmış dünyanın tek kırmızısı. O asıl gerçek. O Hilal Akkaya... Onu tanıdığımda sadece 19 yaşındaydım ama yalanların için...