Media: Yağmur, Cenk ve Deniz
Ben hala onların kim olduğunu düşünürken, düşünmekten vazgeçtim. Bir beş dakika sonra kendimi kafeteryada buldum. Sonradan farkettiğim şeyden çok beni taşıyanların halleri beni gülmeye sürüklemişti ama yapmadım. Beni taşıyanların daha demin konuştuğum önümde oturan oğlanla kız olması değildi beni güldüren. Güldüren şey onların kan ter içinde kalmalarıydı. Ben kahkaha atmaya başlayınca kız sinirlendi ve "Biz beyfendinin hayatını kurtaralım o bize gülsün. Ohh! Ne ala memleket."dedi. Bende bunu duyunca gülmeyi kestim. Ona soran gözlerle bakınca açıklama yapması gerektiğini anlamış olacak ki konuşmaya başladı. "Sen kimin arkasından gittiğinin farkında mıydın acaba? O Hilal namı diğer koyu kırmızı. Yanlış yollardasın koçum. O bildiğin kızlardan değil. Hiç bulaşma. Buda benden sana ilk arkadaşlık tavsiyesi."dedi ama beni şaşırtan şey bu kız bunları nasıl tek nefeste söyledi. Sonradan dediği şeyleri beynim terazi misali tartmaya başladı. Koyu kırmızı ne? Sanırsın mafya. Sonradan düşünmeye devam ediceğimi anlamış herhalde erkek olan " Hadi Kaan işimiz var."dedi. Sonra beni bir yere sürüklemeye başladı. Masada bir oğlan oturuyordu. Bu oğlanı daha önce hiç görmemiştim. Aslına bakarsan ben bu okuldaki kimseyi daha önce hiç görmemiştim. Beni masaya oturtan oğlan arkadaşa teşekkürlerimi yollamaktan sıkılıp önüme döndüm. O masada oturan oğlan önce bana baktı sonra yüzüne bir gülümseme takınıp "Merhaba ben Cenk. Cenk Bilir."dedi. Bende kendimi tanıtmak amaçlı "Bende Kaan. Kaan Korkmaz" dedim. Bunu deyince ister istemez insanın gülesi geliyor. Sanki 'Merhaba ben Bond. James Bond' der gibi. Tabi ben bunları düşünürken 'sen bunları asla söyleyemeyeceksin muhahhahahahah' diye cadı kahkahası atan iç sesime hem sevgilerimi, hem saygılarımı, hemde Berk tarafından üretilmiş küfürleri yolluyorum- ki kendisi benim en yakın arkadaşım olur-.
Hemen dikkatimi öbürlerine yönelttim. Yanımdaki kız elini uzatıp "Merhaba bende Yağmur Can" demesiyle yanındaki çocuğun kolunu omzuna atıp konuşması bir oldu." Bende Deniz Cambaz. Yağmur'un sevgilisiyim" demesiyle öldürücü bakışlar atmaya başladı. Bende kafamı 'anladım patron. İnce iş' der gibi salladım. Hepsiyle çok yakın olmuştuk, hemde tamtamına otuz dakikada. Onlarla konuşurken bile aklıma hep Hilal'in gelmesiyle artık pes edip onlara Hilal'i sormaya karar verdim. "Abi benim bir sorum var. Bu Hilal kim?"dememle Yağmur'un ağzımı kapatması bir oldu. Hemen hepsi yanıma gelerek bana yakınlaştılar. Ben onlara soran gözlerle bakınca Deniz hemen sordu." Neden sordun kanka?"demesiyle soğuk terler atmam bir oldu. Bana ne yani o kızdan vücudum da bir garip. "H-hiç işte böyle okulun patronu havalarında geziyor, sonra ben izin vermesem olmazdı diyor, sonra kural koyuyor. Yani merak ettim." Ben Kaan Korkmaz ilk defa kekelemiştim. Deniz'de hemen "Ha! Demek ondan. Bende başka birşey sandım. Mazallah!"demesiyle ben şok ben vefat. "Neden ki?"dedim. Deniz sanki normal bir hikaye anlatır gibi yanıma yaklaşıp başladı anlatmaya. "Bak abicim. Bu okul hiçbir okula benzemez. Burada ya masumsundur, yada fazla siyah. Hilal biraz karışık. Eskiden bembeyaz, saflığın simgesi gibi birşeydi bizim için. Hilal 2 sene önce deyişti yani kimse hatta dünyadaki hiç kimse onun neden değiştiğini bilmiyor. 2 sene önce bu okula ilk gelişiydi. Okula değişik bir hava katıyordu. İnsanı mutlu eden bir havası vardı.Bu Hilal okula başladığında bizim yani masum kısmın kraliçesi gibi birşeydi. Tabi gönlünü bizim bad boy kralı hatta siyah taraf olarak anlatılan birine kaptırdı. Sonra bunlar o dönemin sonuna doğru okulda görünmez oldular. Sonraki sene ikiside gelmedi. Sanki yer yarıldı ve onlarda içine girdiler gibiydi. Sonra 2 yıl falan geçti yani Hilal bu sene geri döndü ama kimsenin hatta hiç kimsenin bir fikri yok."dediğinde ben şoklarımı yaşamıştım. Ne yaşamış olabilir ki bu kadar da değişti. Bunları düşünürken asıl kafama takılan soruyu sordum. "Peki Deniz nasıl anladınız bu kızın değiştiğini ve neden koyu kızıl."dedim. Denizde sanki bu soruyu bekliyormuş gibi kafasını sallayıp anlatmaya başladı. "Hilal'in hep kırmızıya bir aşkı vardı. Biz ona hep sen beyazsın derdik o da kızardı. 'Ben beyaz değilim kimse beyaz değil bu dünyada. Kimsede olamaz. Olsa olsa açık bir renk olur. Bende açık kırmızıyım.'derdi. Bizde hep güler geçerdik. İşte bu 1 sene önce koyu kırmızı diye biri tanınmaya başladı. Kimse kim olduğunu bilmiyordu. Aniden Hilal çıktı ortaya ve dedi ki ' açık kırmızı öldü koyu kırmızı doğdu' o gün bu gündür o koyu kırmızı bizim için."dedi ve omuz silkti. Sanki çok doğal ya bu anlattıkları. Yağmur'a döndüğümde bana yaklaşıp "Nolur Kaan daha fazla bulaşma bu kıza. Bunlar bile fazla sana. Bu kıza ne oldu Allah bilir. Bırak kurcalama onu yoksa senin canın yanar."demesiyle sustum. Cenk konuşmaya dahildi hep ama bu konuda hep susmuştu. Bu beni biraz garip hissettirmişti çünkü Cenk şen şakrak bir adamdı ve her konuşmaya seni soğutana kadar katılırdı. Yani ilk izlenimim. Hemen ona döndüm ve son soru dercesine bana baktı bende onaylayıp sordum." Nasıl okul başkanı oldu bu kız?"demele Cenk'in bana gülerek bakması bir oldu. "Onuda ben anlatıyım. Şimdi bu kız ilk geldiği yıl seçildi bu kaptanlık şeysine" demesiyle bende "Okul kaptanlığı."dedim. Bana öldürücü bakışını attıktan sonra "Her ne bok ise. O seçilince bizde hiç değişmedik niye değişelim ki."dedi ve bende bu konuyu hiç konuşmamak üzere kapattım.
Bir yarım saat konuştuktan sonra sınıflara ilerledik. Öğrendiğime göre Cenk bizim iki yanımızdaki sınıftaymış. Nedenini sorduğumda ise aldığım cevap şu oldu. 'İnce işeler kardeşim'. Ben bunları gülüp geçerken sınıfa yaklaştık. Cenk tam bizden ayrılıp sınıfına yönelicekken telefonum çaldı. Arayanı görünce içimden yarım saat küfür etmeye başlasamda ben açmayınca bizimkiler başıma toplandı. Bende açtım
"Efendim Emel"
"Alo! Kaan nerdesin sen?"
"Senden uzakta ve mutlu Emel. Ne istiyorsun gene."
"Sevgilim öyle deme ama bak ben-" devam etmesine izin vermeden
"Sevgili falan yok Emel. Bize ayrılan 1 haftanın sonuna geldik by" dedim ve telefonu kapattım. Bana sinirle bakan Yağmur dışında Cenk ve Deniz anlamamışa benziyorlardı. Kafama yediğim darbelerden sonra bir garip oldum. "Lan bende insan evladıyım. Annem bile daha bana kıymadı. Kız dur."demem rağmen hala bana küfür ederek vuran sevgili Yağmur'u hiç kimse durduramadı. Daha doğrusu durdurmadı. İçimden yazık bana ama dememle iç sesim bana sinyal çaktı. 'Mal kız bilmiyor senin mevzuyu şuanda seni çapkın, kızların kalbini kıran, öküz, hayvan......'diye söylenip durdu zaten bende bana yetene kadar dinledim onu. Hemen Yağmur'un kolunu tutup "Bir dinle şu arkadaşını. Nedir sizin şu kadın dayanışması merakınız."dedim sitem edercesine. Sonra hala Yağmur'un kolunu tutuğumu ve Deniz'in kızgın bakışlarını görüp bıraktım elini. "Bak sana iki şey söyleyeceğim Yağmur. 1 ben senin sandığın kızların ruhlarıyla oynayan bir adam değilim. Ben aşk adamı değilimdir tamam mı? Ve bunu herkes bilir. Ben onlar hala beni istedikleri için bir şans veririm ve onlara bir hafta müddet veririm. Onlara karşı birşey hissetmem sadece onlar bana karşı hisseder bu kadar. 2 ve bu Deniz'ide ilgilendiriyor. Elin çok ağır ve hala vurduğun yerler zonkluyor ve ben sana asla zarar vermem. Elini öyle tutuğum için özür dilerim ama ne yapabilirim kendimi korumalıydım." dediğimde Cenk, Yağmur hatta Deniz bile bana gülümsüyordu. Sonra Deniz gelip "Sana güvenebileceğimizi biliyordum. Normal biri olsa bu açıklamaları yapmaz Yağmur'a demediğini bırakmazdı. Seni test etmedik bu arada, sadece gerçek bir arkadaş mısın diye baktık. Ha bu arada unutmadan Yağmur istese seni devire bilirdi."demesiyle şok içinde Yağmur'a baktım yakasının çeker gibi yaptı sonra "Hadi sınıfa uçun kuşlar."demesiyle bizde ilginç kapıdan geçip sınıfa girdik. Derse katılmaya başladım. İşte ilk gün ya ne öğrenirsem kardır deyip hocaları dinledim. Yani ne kadar dinlemekse o? Hilal neden gelmedi acaba dedim içimden, tabi bu arada gene içimde 3. dünya savaşları kopuyordu. Son ders zili çaldı. Ders edebiyat. Eskiden en sevdiğim dersti ama artık öyle değil galiba. Neyse deyip hocayı dinlemeye başladım. Son ders olmasına rağmen herkes pür dikkat hocayı dinliyordu. Hoca gerçekten çok güzel anlatıyordu. Yani bence bu okulda tekrar edebiyata aşık olabilirim. Ha sen ne dersin iç ses? 'Amin Kaancığım amin.'dedi bende gülüp geçtim. Hoca beni farketmiş olacak ki "Sen yeni öğrenci Kaan Korkmaz mısın?"dedi. Bende "Evet hocam ben Kaan Korkmaz."dememle hocanın gülümsemesi bir oldu." Eee!! Kaan söylesene edebiyatla ilgileniyor musun?"dediğinde bende başımı onaylar gibi sallayıp" evet ama artık eskisi kadar ilgilenemiyorum."dedim. Hocam bana gülümseyip " o zaman arkadaşlar size bir ödev veriyorum. Herkes doğadan bir konu seçip o konu ile ilgili bir kompozisyon ve bir şiir yazacak. Gençler lütfen çabalayın çünkü bu sizin kanaat notunuz olacak."demesiyle zilin çalması bir oldu. Bende hemen bizimkilerle sınıftan çıktık. Yağmur ve Deniz bu ödev konusunda konuşurken Cenk'te bize katılınca bende bir teklif attım ortaya "hadi! Bize gidelim."demele bizimkiler şok geçirir gibi bakmaya başladı. Sonra Cenk kafasını onaylar gibi sallayıp "Uçur bizi pikaçu" dedi. Bende önden buyurun deyip arabamın önüne doğru yürüdüm. Bizimkiler şoklar içinde arabama bakarken bende birşey olması korkusuyla arabaya baktım. Sonra bir sıkıntı olmadığına karar kılıp "hadi beyler ve bayan hadi!Ne olduda bakıyorsunuz. Yani baya baya şuan traktör görmüş yılana benziyorsunuz."dememle Cenk "Bu bebek senin mi?"dedi ve "Ben aşık oldum gençlik."deyip arabama yürüdü." Lan yavaş yavaş, sakin sakin. Hadi eve gidelim."dedim sonra arabaya atladık. Deniz ve Yağmur arkaya yayıldılar. Cenk ve bende öne malum biz sapız. Berk burada olsaydı kesin 'bizim gibi papatya saplarının da canı var' derdi. Ay! Ne kadar özledim bizim malı. Mal falan ama Berk işte. Yanımda bir el hissetmemle aniden sağa dönüp oraya baktım sonra önüme döndüğümde camdan bir kamyon dönmemle herkesin çığlık atması bir oldu. Sonra kendimi dua ederken buldum ve son duyduğum ses traktörün kornası oldu.Merhaba sevgili kitap severler. Bu ne be çok resmi. Olmamış beğenmedim.Gene meraklı bir son oldu ha ne dersiniz? Bu arada birkaç gün normalden geç geldi ama bu benden kaynaklı değildi.
Öptüm
Kutup yıldızı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resimdeki Kız (Durduruldu)
AksiO yalanların içindeki tek gerçekti ve hala da tek gerçek. Yalan dostlukları olmayan hayalimdeki kişi. O siyah ve beyaz diye ayrılmış dünyanın tek kırmızısı. O asıl gerçek. O Hilal Akkaya... Onu tanıdığımda sadece 19 yaşındaydım ama yalanların için...