4. Bölüm Azra!!!

122 10 2
                                    

Media: Azra ve Biri Vardı,Pera

   Kendime geldiğimde her şey normal gözüküyordu. Hemen arabadaki herkesi kontrol ettim. Herkesin sağlam olduğundan emin olunca derin bir nefes aldım.
     Arabadan inip çarptığımız traktöre baktım. Ondada sıkıntı olmadığından emin olup içindeki adamı kontrol ettim.
Adam daha kendine yeni geliyordu ama hiçbir yarası yok gibi gözüküyordu. Adama kuşkulu bakışlarımı attıktan sonra adamın yanına gittim. Arkamdan kapını açılıp kapanma sesi gelince o tarafa döndüm. Bizimkiler kendilerine gelip arabadan çıkmışlardı.
Zaten ortada kaza yoktu çünkü ikimizde aynı anda sağa kırmıştık. Adamda arabadan inince önce birbirimizi kontrol edip arabalarımıza baktık. Arabalarda sıkıntı olmadığına kanaat getirince bizimkileri arabaya yolladım. Başta bana itiraz etselerde sonunda onları ikna ettim ve yollattım.
"Abi pardon iyi misin?"
"İyiyim de evlat bu nasıl araba kullanış şekli?"
"Abi valla arkadaşım istemeden dikkatimi dağıttı. Abi sende yada arabada sıkıntı yoktur inşallah?!"
"Yok çocuğum yalnız senin gibi insanlar kalmamıştır dünyada. Senin hemen arabayı sormanı beklerdim. İyi yetiştiğin her halinden belli. Sağol benimde arabamında bir problemi yok Allah'a şükür."
"Ne demek abi o?! Senin canından kıymetlimi halledebiliriz arabayı ama senin problemini çok zor."dememle adamın dudaklarında bir gülümseme belirdi.
"Abi bu biraz konuyu dağıtmak gibi olucakta kaç yakar bu?"dememle adamın bana hikaye gibi anlatması bir oldu.
"Bak oğul şimdi bu baya yakar senin şu kuzudan ama bunlarıda kullanmayı bilmek lazım. Ben bu arabaya aşığım çünkü o benim. Sen ona nasıl bakarsan o, o kadar yakar. Aşk gibi arabalarda emek ister"demesiyle biz bir diyaloğun içine girdik. İzmir'deki 3.günümde aksiyonlu geçti ya hadi hayırlısı.
İzmir'e geldiğime başta üzülüyordum falan ama iyiki gelmişim. Belki İstanbul'da olsaydık böyle karşılamayacaktı adam. Yada iyi adama denk geldim.
Yarım saat sonra arabaya binip yollarımızı ayırdık. Ben arabaya binince hemen bir sorgu başladı. Onlara konuştuklarımızı kısaca özet geçip anlattım.
Yol sesiz geçmesin diye bu aralar çok dinlediğim bir şarkıyı açtım. Yani Pera'yı seviyorum iyi grup ama bu şarkısı sanki beni anlatıyor gibi geliyor bana.
Şarkıya bende eşlik etmeye başladım.
Yürüyorum bomboş sokak
Kaldırımlar ıslak
Ve gözümde bir damla yaş
Duruyorum sonra bir an
Geçince zaman
Yokluğunu anlıyorum
Susuyorum tüm sözler tükenmiş gibi
Anlamı yok ya da zaten geç kaldım

Zaman ağırdı hani neden çabuk geçti
Yalan kolay gelirdi sonu hüsran
Sensiz günüm geçemez dediğin o an
Yalan, yalan
Yandan benimle bizimkilerin seside yükseldi. Bende arabanın üstünü açıp şarkıya eşlik etmeye devam ettim onlarla.
Biri vardı
Sever gibi yapıp kandırdı
Biri vardı
Ateşi yüreğimde yangındı
Biri vardı
Kalbinde güzü bahar sandırdı
Ona sorsan ben yokum
Ama bende biri vardı
Şarkıyı söylerken Yağmur ayağa kalktı ve öyle söylemeye devam etti. Hep beraber bağıra bağıra şarkıyı söylüyorduk.
Vazgeçiyorum bak kendimden
İnandığım her şeyden
Koparıp kalbimi ruhumu söküp giderken
Zaman ağırdı hani neden çabuk geçti
Yalan kolay gelirdi sonu hüsran
Sensiz günüm geçemez dediğin o an
Yalan, yalan

Biri vardı
Sever gibi yapıp kandırdı
Biri vardı
Ateşi yüreğimde yangındı
Biri vardı
Kalbinde güzü bahar sandırdı
Ona sorsan ben yokum
Ama bende biri vardı
Şarkının sonuna doğru farkettiğim şey ise Cenk'in bizi çektiğiydi. Bende hiç umursamadan tam gaz şarkıyı bitirdim.
Şarkıyı bitirince eve gelmiştik zaten. Hemen aşağı inip evin içine doğru adım attık. Bizimkiler içeri geçerken bir boşluk hissettim ve 2 dakika hatta 2 saniye sonra o hissin ağırlığı üstümdeydi.
"Hızlı hadi oğlum kalk üstümden."
Evet doğru tahmin Hızlı benim biricik köpeğim. Ailem onu bana ben daha 5 yaşındayken almışlardı. Asla ayırmadım onu yanımdan hayatım boyunca. Hızlı benim için hep bir kardeşti ve bu kardeşide ben çok seviyorum.
Hemen ayağa kalkıp Hızlıyla koşmaya başladım. Bizimkilerde benim peşimden 'ne yapıyor bu?'der gibi geldiler.
Hızlı beni yan eve açılan bahçe kapısına getirmişti ve karşımda çok güzel ve masum bir kız vardı.
Kız beni görünce gülümsedi ve demirlerin arkadından Hızlı'yı sevmeye devam etti.
Hızlı'yı kenara çekip demiri açtım ve kızı içeri aldım. Kız içeri geçerken başta biraz kararsız kalsada sonradan geldi yanımıza.
"Merhaba ben Kaan Korkmaz. Buraya yeni taşındım galiba komşuyuz ha?!"dememle gülümseyip cevap verdi.
"Merhaba bende Azra Can. Bende yan evde oturuyorum. Desene komşuyuz senle. Tanıştığımıza memnun oldum Kaan."
Bende başımla onu onaylayıp bizim yanımıza çağırdım başta mırın kırın etsede yanımıza gelmişti. Bizimkilerle iyi
anlaşmıştı. O da bizimle yaşıtmış hatta aynı okuldaymışız ama o bu hafta çok gidememiş. Yani bizimkilerle daha önceden tanışıyorlardı lakin arkadaş olmamışlardı.
Biraz Hızlı ile oynayıp içeri geçtik. Hızlı benim odamı bildiği için hemen bodruma koşturdu. Bende bizimkileri odama yönlendirdim. Aşağı kata indiğimizde herkes odamı incelemeye başlamıştı. Ama benim dikkatimi en çok çeken Azra'nın inceleme şekliydi. Sonra aniden. "Aynı ablam gibisin. O da bodrumu almıştı ilk taşındığımızda. Nedir anlamam sizledeki bu bodrum katı sevdasını."demesiyle ben şok ben vefat. Azra'yı tam olarak tanımıyordum ve benim şok bakışlarımı görünce hemen konuşmaya başladı. "Ablam diyorum ama yaşıtız. Hem siz benim ablamı tanımıyorsanız harbiden yaşadığınıza emin misiniz?"demesiyle bende kaşlarımı çattım. Kim ki
bu kızın ablası? Ben tam bunu soracakken kapı çaldı. Hepimiz oraya dönünce tam ben kim o?diye soracaktım ki karşımda terlikli bir Necla Sulatan görmeyi beklememiştim. Annem bir bana bir bizimkilere bakıp şok geçirdi. "Oğlum bende ilk günden manyadı mı bu çocuk diye düşünüyordum. En azından arkadaşlarınla konuşuyormuşsun."demesiyle bende anneme sinirle "Anne niye manyayım ben, yani Necla Sultan, ben manyarsan kızlar benden mahrum kalır olmaz."dedim. Evet doğru tahmin Necla vurdu gol oldu.
    Şu anda kesinlikle bir yerlerim morardı ama karizmayı bozmamak için "Acımadı ki acımadı ki..."dedim ve odamda Usain Bolt misali depar attım. Annemde arkamdan "Neden ben bu çocuğu yaparken ilki kadar düşünmedim. Doğru benim hattam bokta çıkabilirdi hesaplamam lazımdı."dedi. Annem bu aralar şu videoya takmıştı dolayısıyla ben normal karşılamıştım.
      Bir dakika sonra annem sıkılıp odayı terk etti ama ikimizinde unuttuğu arkadaşlarım aniden bir kahkaha tufanı kopardılar.  Ben onlara öldürücü bakışlarımı attıktan sonra bir uyarıda bulunma gereği görmedim. Biliyordum ki bu çocuklar kankam olursa annemden çekecekleri var ama bana ne. 'İyidir hoşdir ama baneyna' diyen iç sesime bir Berk'i arattırmadığı için dolu dolu küfürlerimi yolluyorum. Saygılar iç ses.
   Bu düşüncelerden arınmamı sağlayan Cenk'in yüzüme tam doksandan attığı yastığımdı. "Hadi ama Necla sultan bitti sen başladın olmuyor ama."dedim ve birde ağzıma çok sert bir şaplak yedim. Tahmin edin kimden. Tabikide doğru cevap 'Yağmur' doğru iç ses doğru. "Kızım sende vurmasana iki dakika."dedim. Yağmurun kızgın bakışlarına maruz kalıncada "Ben suçsuzun abla vallaha bak."dedim ve bir kahkaha tufanı daha koptu. Ne oluyor lan.
     Bir yarım saat daha konuşup daha sıkı bir arkadaşlığa yelken attıktan sonra hava kararmaya çok yakındı ve artık herkes gülmekten karnını tutar konuma gelmişti.
     Ben önce Azra'yı evine bırakıp ardından bizimkilerle arabaya atlayıp evlerine teker teker bıraktım. En sona Cenk kaldığında biz hala konuşuyorduk. Tabi arabada yarım saat susmamıştık ama Cenkle gerçek anlamda ilk defa konuşuyorduk. Yalnız. Konuşmaya ilk o başlamıştın. "Abi bizimle konuştun iyi anlaştık falan herşey süper ama yani sen kendinden o kadar bahsetmiyorsun."demesiyle kahkaha atıp "Zamanla Cenk, zamanla tanıyacağız birbirimizi bazen nefret ediceğiz ama bazende öyle bir seviceğiz ki hiçkimse bu dostluğu bozamıyacak. Anladın mı beni?"dedim. Başını onaylar gibi sallayıp "Şair gibi söyledin abi."dedi. Bende başımı sallayıp konuyu şimdilik rafa kaldırdık. Biraz daha sohpet ettikten sonra onu evine bıraktım.
      Eve dönüş yolculuğum başladığında biraz kararmıştı hava ve bende cidden yorulmuştum. Bugün gerçektende çok güzel geçmişti ve gerçekten iyi arkadaşlar edinmiştim ama içimde hala bir burukluk vardı. En iyi ve en gerçek arkadaşımın Berk olmasındanda dolaylı olabilirdi bu.
     Yolu yarıladığımda kulakına bir ses gelince biraz şok oldum başta. Sonra sesin telefondan geldiğini anlayınca rahatlayıp gülümsedim. Hemen telefonu eline alıp arayanın kim olduğuna baktım. Tabikide kulakı çınlamıştır salağın başka kim olacak. Berk'in aramasını onaylayıp hoparlöre aldı.
  "Alo kardeşim. İnsan bir özler arar kardeşini 'iyi mi? hoş mu?'diye ama ben senin gibi kırodan ne beklerim ki" dedi. Kesin gene sıkıldı bu dedim içimden ama farkettim ki susmayacak bende konuşamaya başladım.
  "Naber kardeşim. İyi misin? Hoş musun? Ha bu arada bana ne? Ve evet geldik eve. Ev çok güzel,ev çok hoş ve sen neden aradın."
   "Ha şöyle adam ol azıcık dimi yani. Neyse kanka onu bunu boşverde benim sana harika bir haberim var."
    "Nedir kardeşim? Dur, sen söyleme. Matematikçi bana aşıkmış o yüzden ben sınıftan hiç ayrıl mıyım hep onun öğrencisi olayım diye beni o dersten bırakıyormuş hep değil mi? Anlamıştım zaten ondaki problemi. O yüzden derste hep bana soru soruyordu."dememle arkadan bir kahkaha sesi geldi sonra ciddileşti.
  "Hayır kardeşim ve saçmalama. Neyse onu bunu boşver benimki daha bomba kesin bulamazsın."
  "Dur buldum kanka bizim sarkıntı Şule uzun giymeye mi başkadı ama kesin dünya patlar iki dakikaya."
   "Ya oğlum bir sus süper bir haber dedim imkansız demedim. Oğlum İzmir'e geliyorum hemde senin ile aynı okula. Birde aynı evde kalıcam kanka bu da bir haber olsun sana."
Tabi ben bunu duyunca arabayı sağa çektim. Yok ben yanlış duyuyorumdur lan hayallerim gerçek oluyor en yakın, en öküz, en salak arkadaşımla aynı evde ve aynı okulda. Kesinlikle İzmir'in işi bitmiş herkes kaçacaktı bu İzmir'den şimdiden üzüldüm insalara malum. Sonra iç sesimin 'Saçmalama Kaan artık ne güzel işte bütün gün düşündüğün oldu. Azıcık insan gibi sevinsen yada mutlu falan olsan dokumaz değil mi Kaancığım.'dedi ve bende kendime geldim. Arkadan gelen Berk'in sesini umursamayıp "Gel ne olursan ol gene gel kardeşim bekliyorum. Ne zaman gelirsin? Yani haftaya anca hem yıl başınada birlikte gireriz kanka. Zaten girmezsek ritüel bozulur olmaz bizi bozar. Neyse bekliyorum by."dedim ve telefonu kapattım.
   Arabayı çalıştırıp gaza kökledim annemden birde şimdi neden geç kaldın azarı yiyemezdim. Hemen eve gitmek için gazı uç noktalara götürüyorum. Eskiden daha kolaydı tabi malum yarış sevdalısıydım ben ama artık ilgilenemiyorum bu yarış işleriyle. Bakıcam artık diye düşüne düşüne eve varmıştım. Arabayı park edip hemen içeri daldım. Gördüğüm manzara daha önceki gülmelerimden bile daha şiddetli gülmeme neden olmuştu. Abim, benim abim, kaslı, güçlü ve öldürücü bakışlı abim ve üstündeki çiçek desenli önlüktü benim gülmemi başlatan. Hemen elime telefonu alıp çekmeye başladım. Sonra yanlarına gidip olayı öğrendim. Annemin anlattığına göre erkekler börek açar mı demiş abim annemde hadi bakalım görelim deyip eline oklava ve hamuru tutuşturmuş. Abim direnmiş ama yazık başaramamış. Ben geldiğimdede zaten bitirmek üzereydi börekleri.
  Ben bu olay benimde başıma gelmesin diye olay mahalini terk edip hemen aşağı indim. Çünkü biliyordum ki yukarda kalırsam asla ama asla o işleri abim yapmazdı. Ki bu da yetmez di ve ben yapardım.
   Ben aşağıda gitarımla uğramışken 4 tane bildirim sesi gelince telefonuma baktım. Hepsi facebooktandı ve tahmin ettiğim gibi Cenk, Yağmur, Deniz ve tabikide Azra dörtlüsüydü bana arkadaşlık isteyi atan. Bende hepsini onaylayıp gitarımla uğraşmaya devam ettim. Ben gitarla uğraşırken aklıma bugünkü şarkı geldi ve o anı hayal etmeye başladım. Hilal aklıma gelince başımı iki yana sallayıp bu düşünceden hemen kurtuldum. Bizimkilerle görüntülü konuşmak için arabada sözleştiğimizi hatırlayıp bilgisayarımı açtım. Benim bütün sosyal hesapların açık olduğunu görünce küçük çaplı bir şok yaşadım.
  Sonra hemen Cenk'in bir ara bilgisayarın yanında oturduğu geldi aklıma ve hemen bizimkileri görüntülü aradım. Tam ben konuşacakken Cenk başladı konuşmaya.
"Abi sana bir şey söyleyecektim de unuttum ben senin hesaplarda biraz tur attım."
  "Gördüm kardeşimde benim şaşırdığım sen şifrelerini bilmeden nasıl açtın?"
  "Meslek sırrı."deyip sırıttı ve araya Yağmur girdi.
  "Neyse onu bunu boşverin de ben size bir şey söyleyeceğim."
  "Söyle aşkım" diyen tabikide Deniz'di.
  "Yarın sözlü varmış."
Hepimizde aynı anda "Ne?!"diye bağırdık. Bu bağırışmalar devam etti durdu. Konu sonunda değişip durmaya başlayınca bizde sıkıldık yalanını uydurup kapattık çünkü Yağmur gerçektende sıkılmıştı bizim muhabbetten ve bencede haklıydı. Bende kız olsam ve 3 tane öküzün arasında kalıp birde futbol muhabbeti dinlesem bende sıkılırdım.
   Bizimkilerle konuşmayı bitirdikten yarım  saat kadar sonra gitarla uğraşmaya devam ettim. Bu yarım saatlik arada da biraz müzik dinleyip ders çalıştım. Malum yarın sözlü var.
  Sonunda gitarla uğraşmayı bitirip ayağa kalktım. Biraz su içmek için yukarı çıktım. Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum ve onun keyifle yudumladım. İşte bu kadar artık ben su içmiş bir insanım diyerek kendimle dalga geçmeye başladım ama içimden. Benimde bir karizmam var çizdiremem.
  Işıkları kapalı olmasından dolayı saati kontrol etme ihtiyacı hissettim ve saatin 23:45 gösterdiğini görünce  yarım saat çalıştığımı sandığım sürenin aslında daha uzun olduğundan emin oldum.
    Hemen kendimi dışarı attım çünkü kesin bir ses çıkaracaktım ve annem beni oyacaktı. Yazık bana dedim içimden ve sonrada evin yan tarafındaki salıncağa yöneldim bu evin sevdiğim bir diğer özelliğide buydu. Bu salıncak bana çocukluğumu hatırlatıyordu. Sonra gözüm yan eve takıldı. Işıklar kapalıydı ve korumalar şuanda neredeyse ortada yok denebilecek kadar azdı. Normalde burada sayısını bile hatırlayamıyacağım kadar koruma olurdu. Sonradan dikkatimi çeken şeyse kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Evin içinde bir silüet gördüğüme yemin edebilirdim. Hemen ardından bir çığlık duyunca yerimden fırladığım gibi yan eve geçtim.
  Hemen kapının açık olduğunu farkedince içeri daldım. Emindim artık kesin biri vardı evde ve Azra'da içerdeydi. Hemen aşağı katta ilerliyecekken yukarıdan bir çığlık daha duyuldu. Yukarı koşar adım çıktım ve karşımda gördüğüm manzara ile dona kaldım.


Arkadaşlar bu bölümünde sonu gene şüpheli bitti ha!!! Neyse asıl konuya geçiyorum. Malum önümüz yılbaşı vay be nasılda geçti bir yıl. Bende bir karar aldım haftaya gene aynı günden bölüm yayınlayacağım ama ondan sonraki bölümü yılbaşında yayınlamaya karar verdim. Yılbaşına özel bölüm anlayacağınız. Neyse çok çok öptüm.
Kutup yıldızı :)

Resimdeki Kız (Durduruldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin