Media: Selin, Aşk Toprağı Yüksek Sadakat.
Hilal şuan karşı evde ve sınıftaki gibi resim çiziyordu. Tek fark o şu anda suluboya kullanıyor yani kara kalem değil. Beni görmesini istemedim çünkü yüzündeki o ciddi bakış yerini huzura bırakmış gibiydi.
Hemen perdeyi kapatıp aşağı indim ve yatağıma atladım. Başta Berk biraz homurdandı falan ama sonra hemen uykusuna döndü. Bende kendimi uykunun kollarına attım.
Hilal'in ağzından,
Eve geldiğimde gece yarısı falandı. Erk'e dün söz verdiğim için eve gelmiştim. Aslında amacım ona görünüp kaçmaktı ama bugün evime gidemeyeceğimi adım gibi biliyorum.Erk ve Azra uyuduğu için bende çatı katına çıktım. Her zaman yaptığım gibi hemen eşyalarımı hazırladım. Önce müziği açtım. Sonra beyaz tişörtümü giydim. Bu beyaz tişörtlerinde en güzel şeyi hemen kirlenmeleri. Bu yüzden bende resim yaparken hep beyaz giyiyorum.
Müziği açmamla birlikte kendimi şarkıyı mırıldanırken buldum. Bu şarkı ne kadar beni üzsede bana ilham veriyordu.
Elimde bir kaç kelime,
Biri gider diğeri sakın gitme. Dağıldım yoruldum belki kırıldım, Yinede sen bunu bilme.Şarkının beni anlatması ne kadarda ironik değil mi?
Bu gece sessizce odamda denize uzandım,
Dalgalar koşarken kıyıya ve sönerken,
Ben oradaydım.Aşk toprağında ne ekersen onu biçersin,
Her gece odamda kavuştuğum hayal sensin,
Dinmiyor bu yaşlar zaman geçse de dostlar gelse de,
Mevsim dönse de.Peşimde önümde deliler,
Bir ümit yoluma serilen,
Elinde sonunda dönersin en başa kaçsan da,
Hayaller çağırır yeniden ve gidersin, gidiyor olsan da.Aşk toprağında ne ekersen onu biçersin,
Her gece odamda kavuştuğum hayal sensin.
Dinmiyor bu yaşlar zaman geçse de dostlar gelse de,
Mevsim dönse de...Kendimi resme ve şarkıya o kadar vermişim ki saatin sabahın 5'i olduğunu bilmiyordum. Bende hemen üstümü değişip tuvalleri örtüyle kapattım. Benimde böyle bir takıntım var bitmeden kimse göremez.
Odayı kilitleyi anahtarı her zaman ki yerine koydum ve aşağı indim. Ben indim inmesine ama bizimkiler hala uyuyordu. Telefonuma baktığımda bütün aramaların Beyza ve Barış'tan geldiğini görünce şaşırmadım. Hemen Erk'in odasına gittim ve onu sulu sulu öptüm. Uyurken bir tek öperdim onu böyle. Sonra hemen çıktım odadan ve Azra'nın odasına gittim.
Onuda öptükten sonra kısa bir not bıraktım çünkü merak edeceğini biliyordum Erk'in. Erk diyorum çünkü Azra artık alıştı. Notta "işim çıktı, kahvaltı yapın."demiştim. Hemen evden dışarı çıktım ve arabama doğru yürüdüm. Bu sıradada korumaları başımla selamlıyordum elbet.
Arabaya atladım ve hemen Beyza'ya mesaj attım. "Her zamanki kafede yaklaşık 15 dakika sonra" diyeceksin şimdi neden kısa yazıyor. Benim olayım bu normalde daha kısa yazarım ama bugün iyi günümdeyim.
Tabi ben bunu yazar yazmaz telefonum çalmaya başladı. Bende açtım. Arayan Beyza olmayacağını adım gibi biliyordum. Tahminler. Tabikide Azra'ydı. Kesin mesajımı görmüştü bende açınca konuşmaya başladı.
"Alo abla."
"Ha.."
"Ay bugün ne kadarda kibarız hanım efendi ben hiç cevap beklemiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resimdeki Kız (Durduruldu)
ActionO yalanların içindeki tek gerçekti ve hala da tek gerçek. Yalan dostlukları olmayan hayalimdeki kişi. O siyah ve beyaz diye ayrılmış dünyanın tek kırmızısı. O asıl gerçek. O Hilal Akkaya... Onu tanıdığımda sadece 19 yaşındaydım ama yalanların için...