Media: Kaan'ın iş görüşmesinde giydikleri ve Kaan'ın söylediği şarkı( The Fray - Heartless)
Sabah gözlerimi karanlık odada açtım. Başım çatlayacak derece ağrıyordu. Kendimi hemen banyoya atıp sıcak bir duş aldım. Ardından hızlıca giyinip yukarı ağrı kesici almaya çıktım.
Kafama dün akşamdan görüntüler dolmaya başladı. Hilal ile yaptığım karaoke, Mira ve Erk'i yatıramamız, bizimkilerle izlediğimiz filmler, Hilal ile arka bahçede oturmamız...
Sonra Semih'in gelmesi. Semih benim ve Berk'in çocukluk arkadaşımızdı. Biz Semih ile o İstanbul'a gidene kadar hiç ayrılmadık. Semih beni görünce sarıldık falan sonra biraz sohbet ettik. Semih Hilal'e dönünce bir ciddileşti ve önemli bir şey olduğunu söyleyip özel konuşmaları gerektiğini belirtti.
Hilal, Barış, Beyza ve Semih evden ayrıldıktan sonra Azra'ya kısaca özet geçip içeri girdik. Bizimkilerin hepsi uyku modunu açık unutmuştu. Berk ağzında cips kırıntıları, elinde ve tişörtünde krem şanti, sağ bacağı masada, sol kolu koltukta, bedeni ise yerde bir şekilde uyumaktaydı.
Çifte kumrular -onlara böyle demeyi seviyorum- Deniz ve Yağmur üç kişilikli koltukta Yağmur üste Deniz altta bir şekilde uyuyorlardı.
Yağmur ve Deniz
Asıl bomba olan Cenk ise boş bira ve cips poşetleri ile yemek masasında uyuyordu. Bunu gören Azra'nın yıkılmasını bekledim ama o sadece güldü.
Önce Deniz ve Yağmur'u uyandırdık çünkü onlar daha normal görünüyorlardı. Azra'nın ayarladığı arabaya onları bindirdikten sonra Cenk'i de uyandırıp arabaya bindirdik. Onlar eve giderken Azra'ya ev konusunda özür dileyip Berk'ide alıp eve doğru gittim.
Evet gece kısaca böyleydi ve bütün gece Berk'in saçma sapan sayıklamalarını dinlememek için - hepsi bir yemek tarifiydi- Berk'i kendi odasına götürdüm. Artık bir odası var!!!!
Ben ağrı kesicileri ararken Berk malı sızlanarak odaya girdi ve
"Aaaaa!! Başım ağrıyor lan benim!!" dedi."Bağırmazsan ağrımaz" diye cevap verince bana 'sen çok biliyon' bakışı attı. Harbiden bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Anlatılmaz yaşanılır dediğimiz şeylerden.
Biz böyle birbirimize 'salaksın' ve 'malsın' bakışları atarken odaya terliklerin kraliçesi olan annelerin en güzeli geldi. Benim annem!!!!
"Günaydın beyler!"dedi mutlu sesiyle.
"Günaydın anne ne bu hal erkencisin?"dedim şüpheli bir sesle.
"Aaa! Ben unuttum size söylemeyi. Çocuklar ben İstanbul'a dönüyorum. Hem zaten sizde kendi başınıza yapabiliyorsunuz. Abinde benimle birlikte geliyor ve .... yani .... kısacası biz gidiyoruz çocuklar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resimdeki Kız (Durduruldu)
AcciónO yalanların içindeki tek gerçekti ve hala da tek gerçek. Yalan dostlukları olmayan hayalimdeki kişi. O siyah ve beyaz diye ayrılmış dünyanın tek kırmızısı. O asıl gerçek. O Hilal Akkaya... Onu tanıdığımda sadece 19 yaşındaydım ama yalanların için...