III BÖLÜM

128 5 0
                                    

Ali-Tolga Sarıtaş
                III BÖLÜM
          HİRANIN AĞIZINDAN
Sabah ezanı okundu o güzelim sesiyle yankılandı etrafa. Doğruldum yataktan abtestimi aldım, namazımı kıldım, Sevdiyime kavuştum yine. Namazımı kıldıktan sonra kalkmadım sedcadeden kardeşimdeden yadigar bana bu sedcade." Allahım affet ya rabbim affet. Kardeşimi cennetinle müjdele. Korkuyorum Ya Rabbim sana isyan etmekten korkuyorum seni kayb etmekten korkuyorum. Allahım sen yüreyinde iman olmayanlara iman ver. Allahım tüm müsliman kardeşlerimizi cehennem azabından koru. Allahım kardeşime peyqamberimiz Muhammed (s.v.s) oturduğu ağacın gölgesinde banada kardeşim gölgesinde yer nasip eyle. Allahım sevdiyim en çok sevdiyime emanet. Allahım kardeşim sana emanet." Duamıda edip katladım sedcadeyi.Yine gece ağladım durmadan. Ağladım ve şükr ettim rabbime. Çok düşündüm yine. İçimdeki fırtınalarla boğuşdum. Durduramadım göz yaşlarımı. Neden kardeşime inandığım gibi hiç kimseye inanamıyorum. Çok korkuyorum karanlıktan korkup da karanlıkta kalıyorum.  Herkes her gün doğduğunda işığa çıkar ya, bense her gün doğduğunda zifri karanlıklara boğuluyorum. Çok özledim seni kardeşim. Hayatında yalnız ölümü bekleyen biri ne diye bilirki bundan başka. Saat 7 hazırlanıp çıkmalıyım kafeye gitmek için ama hiç içime sinmiyor. Ya Mustafa abi küserse bana ? Onun için gidiyorum en çokta.
...........................................................
Arabamı otoparaka park edip indim arabadan . İstanbul trafiyi işte Ama şükürler olsun Rabbime vaktinde yetişe bildim. Arabanın kapısını kapatıp kafeye girdim.
Ufff ya olmaz Mavişle Çırtlak Cadıda burdaymış. Görmesinler nolur ya görmesinler gidiyim yine asabımı bozucak Cadı.
Leyla- Aşkitom şu sinir kızın burda ne işi var.
Hira- Ağzını yamultarak konuşup durma botoksuna yazık.
Leyla- Awkitom şu salak kız ne diyor bana duydunmu. ( cırlamışdı cadı . Sinirlerimi bozuyordu.)
Hira- Kızım bak git işine zaten balık beyni kadar beynin var. Ben laf söylemeden git devrelerin yanmasın.
Aliye baktım o an gülmemek için dudaklarını- dudaklarına bastırıyordu. Bende onun bu haline gülesim geliyordu. Birden gözlerimiz kenetlenip gülmeye başladık ikimizde. Ama kahkaha atmamaya dikkat ediyordum. Alininse bütün kahkahası kafeye dolmuşdu. Çırtlak Cadı Alinin kolunun tutup kafeden çıkarmaya çalıştı. Ali kolunu sertçe çekip ona ters bakış attı.
Ali-Bir daha böyle birşey yaparsan eyer seninle çok kötü konuşucağım. Şimdi defol git şurdan. İşim başımdan aşkın. (Kız ağzını büze-büze )
Leyla- Aşkitom bana böyle neden davranıyorsun. Ama ben üzülüyorum. Dünde itiraz ettin gelmedin yanıma.
Ali- Kızım git başımdan asabımı bozma benim.
Leyla- Tamam aşkitom gidiyorum ama akşam görüşürüz (deyip Aliye yakınlaşdığı zaman . Ali kızı engelledi.Kız ayağını yere vura-vura çıktı kafeden. Mustafa abi ve Melis abla birde dünyalar tatlısı Azat içeri girdiler. Azat beni görünce üzerime koşdu. Bende onun boyunun hizasına getirerek boyumu, açtım kollarımı. Boynuma sarıldı . O kadar çok öptüm ki Mustafa abimler aklımdan çıktı. Ben Azatı öptükçe kahkahası kafeyi bürümüşdü. Azatında amcası gibi mas mavi gözleri vardı. Azat güldükçe hepimiz gülmeye başladık. Yine gözlerim o mavilere baktığında başımı önüme eydim. Ali isyan bayrağını çıkarmış Azata sitem ediyordu.
Ali- Azat gel bakalım amcana.
Azat -  Ya Amca ben prensesimleyim. Bak be güzelcik öpüyor işte kıskandınmı?
Ali- Evet kıskandım hadi gel yanıma.
( Ali yüzüme baka-baka söylemişti)
Çok utanmıştım eminim ki yanağım alev-alev yanıyordur.
Azat- Amca babamla annem konuşuyordular. Seni başköz etmek istediklerini söylediler. Hiracım prensesim başköz etmek ne demek?
Hira- Canım başköz etmek evlenmek demek.
Azat- Amcacım beni Hirayla başköz etsene.
Ali- Yaşın düşmüyor senin prensesinle evlenmeye.
Azat- Prensesim o zaman beni büyüyene kadar bekle. Beklemesende artık amcamla evlenirsin.
Hira - Azat bidaha duymuyucam böyle şeyler canım tamammı?
Ali- Noldu Hira beyenemedinmi zaten seni bu dille kimse almaz kızım . Azatın hatrına sana katlanırım.
Hira- Hira deyil bu bir  Hira hanım. İki siz merak etmeyin yer yüzünde bir siz birde ben kalsam dönüp size bakmam.
Mustafa abi mutfaktan önlük getirip. Aliye uzattı.
Mustafa- Hadi aslanım çenene deyil koluna kuvvet vermelisin. Çabuk tak önlüyü 13 numaraya ne istediklerini sor.(gülerek söylemişti)
Ali -Abi bu ne ya başka işmi bulamadın ofise gitsem?
Mustafa- Olmaz biricik kardeşim valla babam bu sefer senide benide diyer tarafa postalar. ( Mustafa abinin gülüşü tüm kafeni bürüdü.)
Melis- Ali çabuk ol yengecim müşteri bekletmeye gelmez.( melis ablayla masada oturup konuşuyorduk. Kafeye bir çocuk girdi. Bu ne Allahım sabrımımı sınıyorsun. Çocuk tıpa-tıp kardeşime benziyordu. Su içiyordum elimdeki bardak yere düştü. Kendimde deyildim gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Koştum çocuğun arkasından kolundan tutup geri döndürdüm çocuğu. Göz yaşalarım o kadar hızlı akıyordu ki hiç kimseyi göremez olmuştum yere yığıldım birden. Ali koştu yanıma kaldırdı yerden beni,sandalyelerden birini çekip oturtdu beni. Elimde bir acı hiss ettim elim kesilmişdi nasıl olduğunu ben bile anlamadım. Ali elime peçete sarıp çocuğun yakasından yapıştı.
Ali- Naptın lan kıza? Ne dedin böyle oldu? Ersin çabuk söyle 10 saniyen var.
Ersin- Ali valla birşey yapmadım.
Ali elini kaldırıp çocuğa yumruk vurmak istediyi anda kolundan tutup durdurdum onu. Ali bana baktı acıyarak ve anlam veremediyim bir çok duyqularla en çokta kızqınlık.
Hira- Yapama onun bir suçu yok ben sadece (diyip hıckırıklarımı boğamaya çalışarak ağlıyordum. Bu yüzdende konuşamıyordum.)
Koşarak kafeden çıktım ağlamam dinmiyordu. Yürüyerek deniz kenarında kayalıkların üzerinde bir yer vardı hep kardeşimle buraya gelip otururduk. Ve ben bu sefer burda yalnız onsuz oturuyordum.
...........................................................
                ALİNİN AĞZINDAN
Hiranı öyle gördüyümde sanki dünya durdu. Tüm hıncımı Ersinden çıkaracaktım. Ama beni engelledi izin vermedi bana. Koşarak çıktı kafeden Masum Prensesim. Ağlaya-ağlaya yürüyordu kaldırımda sonra bir deniz kenarı kayalığa ileriledi . Önce kayalıklara çıktı bir süre denize bakarak ağladı birşeyler mırıldandı dudağının arasında ama hiç birşey anlamadım. Sonra kayalıklara oturdu dizlerini kendine çekip başını dizlerine dayadı. Zaten o güzelim yüzü harap olmuştu ağlamaktan. Şimdide dizlerinin üzerine koydu yüzünü. Dayanamayıp ileriledim. Oturdum yanına. O kadar çok ağlıyordu ki kalbim sanki yerinden çıkacak gibi olmuştu. Boğuk bir sesle konuştum.
Ali- Hira iyimisin?
Başını kaldırıp bir kez yüzüme baktı sonra yüzünü denize çevirip öylece denize bakmaya başaldı. O güzelim gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan.
Hira- Kardeşimi çok özledim Ali. Hayatımı kayıp ettim onunla beraber. Ruhumda öldü onunla. Ali hayatımda sevdiyim seveceyim tek erkek oydu. Beni koruya bilecek tek erkek. Kalbime sahip tek erkek. Ali dayanamıyorum artık. Çok özledim( Hiranın gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu.) Ali onunla öyrendim sevmeyi. Ali o çocuk kardeşime çok benziyordu. Sarılmak istetim ama haram bana tanımıyorum bile onu. Ali ben yarımım. Hiç kimse anlamıyor anlayamıyor. Neden dün o olaydan sonra kardeşimin yanındaydım biliyormusun? Eger kardeşim yaşasaydı ona söylerdim. Yanımda olurdu. O şeref yoksulu belki yaşamazdı şu anda. Ben onun Erkek Fatmasıyım Ali.Erkek fatması çok güçsüz daha ayakta duramıyor. Her zaman erkeklere kafa tutan kavqa edip kardeşini çağıran ben şimdi hiç birşey yapamıyorum. Şu ana kadar bir saniye bile aklımdan çıkmadı. Ölümünü bilmeyim. Defterlerime ismini yazıyorum herkes sevgilimin ismi düşünüyor kardeşim diyorum aldırmıyorlar. Ali çok kötüyüm, çok güçsüzüm. Çok özlüyorum hasreti millim millim işledi iliklerime kadar. Biraz artık konuşsam herkes yoruluyor. Anlıyorum herkesi. Sadece ölümü bekleyen biri için diyer insanların anlayışı biraz qarip oluyor. Ali yalnız deyilim Allahım var yanımda ama kardeşimin özlemi çaresi bulunmayan hastalık gibi ele geçirmiş ruhumu. Hiç birşey iyileştiremez beni. O kadar ihtiyacım var ki onun kollarına. Kalbinin sesini dinlemeye. Biliyormusun Ali  Ezan sesinden sonra yer yüzünde yankılan en güzel ses sevdiyinin yüreyinin sesidir. Ali ben o sese mahrumum. Ali kardeşimin ölümü beni Allaha daha çok bağladı. Çünki biliyorum beni Allahtan başka hiçkimse sevmiyor. Ali ben kardeşimin sevgisine muhtacım. Onun yüreyinin sesine kokusuna muhtacım. Ben ölmek istiyorum Ali ölmek istiyorum. Ağladım her zaman , beni kızdıran herkes kardeşime özlemimi dahada çok artırıyor. Daha çok özlememe neden oluyor. Beni onun gibi hiç kimse güldüremiyor. Kardeşimden sonra hayatda bitti benim için.

Kendimi tutamadım göz yaşlarımı tutamadım o kadar içten söylemiştiki yaşadım o duyquları. Bir an için o yükü taşıdığımı farz ettim. Aslında her kesin güçlü bildiyi Masum Prenses savunmaya ihtiyacı olan küçük çocukmuş meyersem. Bu kadar büyük yükü nasıl taşıdı hala anlam veremedim.
Hira- Biliyormusun Ali kaç kez ölümü düşündüm. Kaç kez balkon kenarından ilaclardan yani ölümden kıl payı döndüm. Sonra Allahı buldum. En çok sevdiyim diye kardeşim düşündüyüm zaman . Beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan sevgimi buldum. Allahı buldum aklımda ,yüreyimde sevgimi buldum. Namaza başladım sonra örttüm başımı. Ahlakın tamamını buldum. Herkes önce karşı çıktı . Annem baş örtüme çok konuştu. Çok mücadele ettim ama çıkarmadılar.Yanındakı kız beni baş örtüm için küçümserken ben Allahtan onun için bağışlanma dilendim,iman dilendim. Belki sende benim baş örtümü küçük görüyorsun ama beni bu gün yaşatan Allaha sevgimdir. İslamın güzelliyinden kendini mahrum etme Ali .

Susmuştum sadece onun sözlerini dinliyordum. Gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Elimi uzattım yaşlarını silmek için başını geri attı. Qaripsedim o an. Ne cevap verecek diye düşündüm.
Hira- Ali ben sana içimi açtım kardeşimden konuşdum. Ama bir daha böyle şeyler yapma . İlk önce haram senin bana dokunman haram. Sonra ben sevmiyorum öyle şeyler.
Ali- Haram? Neden haram ki. Anlamadım.
Hira- Ali haram yani caiz diyil ben senin helalin deyilim kardeşin deyilim. Kızın deyilim. Onun için haram. Leyla senin koluna girip geziyor ya bak haram işte. Allah sevmez öyle şeyleri.

Birden Ezan sesi duyuldu. Qaliba yakınlarda cami var. Hira çabucak ayağa kalktı benimle vedalaşıp gitti. Ben yinede peşini bırakmadım. Camiye girdi. 18 yada 20 dakika Camiden çıkmadı.
                HİRANIN AĞIZINDAN
Aliyle vedalaşıp camiye koştum o huzur veren sesden mahrum edemezdim kendimi. Aptest alıp namazımı kıldım. Sonra dua ettim Allahtan  bağışlanma diledim. Camiden çıktığımda Bir çocuk vardı caminin önünde 5 yada 6 yaşlarında. Üstü başı çirklenmiş bir halde bana bakıyordu öylece. Qaliba acıkmıştı. Yanına gitip başını okşadım o güzelim yanaklarını öpücüklere boğdum.
Hira- Merhaba canım. İsmin ne bakıyım senin
Çocuk- Mehmet abla .( istemeden gözümden bir damla yaşştü)
Hira - Açmısın canım sen? Biliyormusun yakışıklı benimde kardeşimin ismi Mehmet.
Mehmet- Abla senin ismin ne?
Hira- İsmim Hira canım. Açmısın söyle bakıyım.
Mehmet- Hayır abla. ( Yalan söylediyi her halinden belliydi)
Hira- Mehmet yalan söylemek dinimizde haram günah biliyormusun? Tıpkı içki içip kötü söz konuşmak gibi.
Mehmet - Özür dilerim abla. Ama ben bir şey yiyemem ablam var benim evde hastalandı qrip oldu. O yemek yemeden bende yiyemem.

Mehmetin söylediyi tüm sözler kalbime bıçak gibi saplanıyordu. İsmi gibi karakteride benzemişti kardeşime. Gözlerimden bir damla yaş süzüldü cabuk sildim gözlerimi. Şükür Rabbime iyiki çantamı yanımda götürdüm yoksa bu küçük çocuğa nasıl yardım ede bilirdim ki.

Kardeşimden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin