24. Bölüm (CEVAP)

378 23 8
                                    

Kaç ay oldu buralara gelmeyeli...

Bu aradan dolayı çok üzgünüm. Uzun uzun sebepleri anlatarak sizi sıkmak istemiyorum, ama bir açıklama hak ettiğinizi de biliyorum. Bu yüzden çok kısaca söyleyeceğim.

Abartısız söylüyorum ki tam bir ay boyunca okulda katıldığım bir yarışmanın hikayesiyle uğraştım. O hikayeyle ilgilenmekten başka hiçbir şeye vakit bulamadım. Ardından sınav haftaları, ödev zamanları bu süreyi takip etti. Psikolojik olarak çok kötü hissettiğim zamanlar oldu ve hikayeyi yazamadım. 

Ancak hikayenin facebook grubunda olanlar bilirler ki, geçen hafta Cuma akşamı okullar biter bitmez oturdum bilgisayarın başına ve başladım yazmaya. Dilerim beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. 

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum, tüm yorumlarınızı, eleştirilerinizi bekliyorum! Sizi çok özledim! 

Arada kopukluk yaşamayın diye önceki bölümün son kısmını buraya bırakıyorum. Ardından yeni bölüme başlayabilirsiniz! 

******** 

Adamın soluk kahverengi gözleri Cemleri bulduktan sonra onlara yaklaşmaya başlamıştı. Gittikçe yüzü daha da netleşen adam emin adımlarla geldi.

"Siz mi röportaj yapacaksınız?"

Sesi hastalıklı bir demir gıcırdaması gibi çıkıyordu ve en az bir demir kadar sert, soğuk ve keskindi. Adamın kırışık suratını yakından gördüğümde, yaşlılara duyduğum saygı yerle bir olmuştu. Saygı yaşla hak edilen değil, ahlakla hak edilen bir değerdi.

"Evet," dedi Ezgi.

Cem ve Buse'ye oranla aralarında daha sakin olabilen Ezgi'nin cevap vermesi çok daha iyiydi. Eğer Cem orada adamı öldürürse, üçü de sağ çıkamazdı. Bu olmamalıydı.

Adam ince ve mor dudaklarıyla çarpık bir gülümseme attı. Gülümsemek gibi, dünyanın en güzel mimiği, en sıcak duygusu, insana bu kadar mı oturmazdı?

"Gençler benim için her zaman önemlidir. Böyle çalışkan olmanızla gurur duydum. Röportajınıza ben de katılacağım, tabii izin verirseniz?" diye sordu izin vermemelerine olanak bırakmayacak emrivaki tavırla.

"Tabii," dedi Cem. Ya ben pimpirikliydim, ya da o çok kindar konuşuyordu. "Memnuniyet duyarız."

"O halde," dedi adam ve yaşına uygun olmayan çeviklikle arkasına döndü. "Beni takip edin, çocuklar."

Adam yürüdükçe, yarattığı rüzgarla siyah takım elbisesinin etekleri geriye doğru açılıyordu.

"Koray," dedi Cem bir kez daha. Sesinden dişlerini sıktığını anlıyordum. "Tek kelime; 'öldür.' Hadi!"

23. Bölüm Sonu

**********

-24. BÖLÜM BAŞI-


Cinayetin kokusu, kilometrelerce öteden hiç bu kadar kendini hissettirmemişti. Cem'in Ayhan Korkut'u öldürme isteği, buram buram kan kokuluydu ve bu koku burnumu yakıp geçiyordu. Dünyadaki yaşamının son bulmasını istediğim tek insanın şu an ölüp ölmemesi konusunda kararsızdım. Cem'in dediği gibi, bu fırsat bir daha ele geçmeyecekti, ama arkadaşlarım da bir daha geri dönemeyecekti. Hepsinin kaderi, şu an Koray'ın dudaklarından dökülecek kelimelerde gizliydi.

Koray düz bir sesle, "Sık kafasına, gebert gitsin dememek için kendimi zor tutuyorum. Ama şimdi değil, Cem, sırası değil. Hiçbirinizi tehlikeye atamam." dedi.

Rahatlayıp rahatlamama konusunda kararsızdım. Cem'in sert nefesi kulaklarımdan zihnime akmıştı.

"Kızları geri yollarım." diyerek tekrar şansını denedi.

İNTİKAM RÜZGARI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin