7. Bölüm (Polis)

737 55 10
                                    

Evin içinden ayak sesleri duymamla ağzımın kapanması bir olmuştu. Korkuyla gözlerim büyürken Cem'e tekme atıp vuruyordum ama beni sıkıca tutmuştu ve bırakmıyordu.

"Yahu, kızım bir sakin ol. Korkma bir şey yapmayacağım."

Ağzımı kapadığı elini ısırmak için dudaklarımı aralamaya çalıştım ama çok sıkı tutuyordu. Çırpınmamı engellemek için, bir elini göğsümün altından sarınca daha fazla çırpınmaya başlamıştım. Ondan o kadar tiksiniyordum ki bana dokunmasına tahammülüm yoktu. Ayaklarım yerden kesilince bir faydası olmayacağımı bilsem bile onu yormak için havayı tekmeliyordum.

Bana oldukça uzun gelen bir zaman diliminden sonra kapı nihayet açılmıştı.

Koray ve yanında uzun boylu, düzgün fizikli, uzun siyah saçlı bir kız endişe karışımı meraklı gözleriyle bir kaç saniye bize baktı. Koray beni kolumdan sertçe tutup Cem'in kollarından sıyırınca büyük bir rahatlamayla ona sımsıkı sarıldım.

Koray bıçak kadar keskin sesiyle "Ne yapıyorsun sen Cem!", diye sordu.

Cem ellerini havaya kaldırdı ve suçsuzmuş gibi başını eğdi "Sadece susturmak istedim. Beynimi sikiyordu az kalsın", dedi çabucak.

Koray'ın göğsüne gömdüğüm yüzümü açığa çıkarıp ona doladığım kollarımı çözdüm ve bağırdım "Eğer bir daha bana dokunursan seni gebertirim. Yemin ederim gebertirim", deyip tüm gücümle Cem'in göğsüne yumruk savurdum. Koray beni belimden tutup kaldırarak kenara aldı. Koray'ın kol kaslarını hatırlayınca bunu bu kadar kolaylıkla yapması normal gelmişti.

Cem alay eder gibi gülmüştü ve bu benim canımı çok fazla sıkıyordu. Koray Cem'e dönerek "Arka bahçeye git beni bekle", dedi öfkeli sesiyle.

Koray gibi birinin böyle bir kuzeni olması kadar mantıksız bir durum yoktu. Aynı genleri taşıdıklarına inanamıyordum.

Cem bana kısa bir bakış atıp yanımızdan uzaklaştı. Koray bana bakınca bakışlarında bir endişe görmüştüm. Benim için endişelenen bir insan vardı ve bu bana daha önce hiç tanımadığım, adını bile bilmediğim bir duyguyu hissettiriyordu. Ne denirdi bu duyguya? Hafızamı zorladım, Buse'nin kitaplarını ara sıra karıştırdığımda karşıma çıkan cümleleri değerlendirdim. Ama somut veya soyut hiçbir şey canlandıramadım.

"Ondan o kadar korkmana gerek yok. Artık bir şey yapamaz", dedi beni rahatlatmak ister gibi.

Derin bir nefes alıp başımı salladım. Koray'a güveniyordum. Yanımızda duran ve bana hiçte sıcakkanlı yaklaşmayan kız Koray'la arama görünmez bir çizgi çiziyor gibiydi. Zaten benden hiç hoşlanmadığı bir kaç dakika önce kullandığı 'sürtük' kelimesinden de anlaşılıyordu. Durup dururken Koray'ın evine geliyordum ve olay çıkıyordu. Olduğum yerde huzur yoktu. Artık lanetli olduğumu düşünmeye başlamıştım.

Bir açıklama yapma gereği hissederek "Şey, Koray. Ailem bir kaç gün şehir dışına çıktılar. Evde tek kaldığım için senin yanına gelmek istedim. Eğer kabul edersen birkaç gün yanında kalabilir miyim?" , diye sordum.

Belki yalnız olsa kalmama izin verebilirdi ama bu kız öyle bir bakış atmıştı ki, arkama bile bakmadan banklarda yatmayı kaderim olarak görüp kaçmak istemiştim Koray gözlüğünü düzeltip "Elbette", dedi.

Teşekkür etmek için ağzımı açmışken asık suratlı güzel konuştu. "Nasıl yani? Bu evde mi kalacaksın?", dedi benden iğrenircesine.

Daha tanımadığım bir insanın karşısında pasif duracak kadar ezik bir tip değildim. "Ev sahibi izin verdiğine göre, ben bir sıkıntı göremiyorum", diyerek, donuk ve sen kim oluyorsun dercesine bakan gözlerimi kızın yüzüne odakladım.

İNTİKAM RÜZGARI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin