BÖLÜM |1|

4.8K 207 24
                                    


MERHABA ADANA!

Evimi gördüğümde hiç bu kadar sevineceğimi tahmin etmemiştim. Normal şartlarda eve gelmemek için elimden geleni yaparım. Ama bu sefer çok farklı. İçim rahattı, odama geçip güzel bir uyku çekmeye hazırım.

Hazırdım.

İçeriye girdiğimde geçmiş olsun diyen topluluğu görene kadar.

Başım ağrıyor dememe rağmen beni bırakmayan anne annem sağ olsun ki yine odama çıkamadım. Herkese karşı gelirdim sözünü dinlemezdim ama anneannem benim için çok farklı bir insan. "Oğlum ben sana demiştim akıllı ol diye dualar ettim her gün çıkman için" klasik anneannem işte. Her zamanki sözler. Ama sarıldığında bunu sanki doğduğumdan beri ilk defa yapmış gibi hissettim. Garip geldi.

Sarılmak...

Artık dayanamayıp "Ben odama çıkıyorum dinlemem lazım" dediğimde bu sefer karşı gelemezlerdi. Eşyalarımı seda hanım -evimizin temizlik sorumlusu- alıp giderken bende odama doğru hızlıca çıkmaya başladım. Kitaplığımdaki okuduğum kitapları görünce içim ısındı, kitap okumayı çok severdim. Ceza evinde de çok kitap okumuştum. Ama bunlar çok farklı, kendi kitaplarım.

Benim kendi evimde, odamda, duran kitaplarım...

Üstümdeki ceza evinden çıktığım kıyafetlerden kurtulup dolabı açtım. Bir siyah tshirt ve kot giyip yatağa uzandım. Uyumayı düşünüyordum ama otobüste uyuduğum için ufak bir uzanıp dışarı çıkacaktım. Her şeyi özlemişim. Aşağıya doğru koşar adımlarla inip bir şey demeden evden çıktım. Zaten fazla kalmıştım evde. Güzel bir ailem vardı fakat ben fazla sıklaşmaya gelemiyordum.

Evden "Aslan bey bir dakika" diye ses geldiğinde arkama baktım. Seda hanım elinde bir anahtarla bana doğru gelip "Babanız kendisi verecekti ama yerinizde durmadığınızı bildiği için annenizin vermesini istemiş" elinde Mercedes anahtarı vardı. Alıp garaja doğru gittiğimde siyah bir Mercedes cla 200 gözümün önünde duruyordu. Eski arabamı özlemiştim ama bu daha iyiydi.

Adana'nın her yerini gezip, her şey yapmak istiyorum.

Ailem varlıklı bir aileydi. Öyle miras falan değil, babamın nereden getirdiğini bilemediğim aşırı çok para ile zengin olmuştuk ve bir şirketi vardı. Benim işime geldiği için hiç üstüne düşmemiştim.

Ceza evine girmeden önce okuduğum kolejin yanındaki kötü melek adlı cafeye geldim. Bana iyi geliyordu. İçeriye adım attığım anda çocukluk arkadaşlarım beni gördü "Bizimkine Demir parmaklıklar dar gelir duramaz demiştim" diyen İhsan'a baktığımda yüzüm gülümsedi. "Özlendin be dostum sensiz buraların tadı yok" derken sarılmaya başlamıştı İlhan. "Tamam lan bu kadar samimiyete gerek yok" dediğimde hepsi birden gülümseye başladı. Arkadaşlarımı can dostlarımı çok seviyorum, onlar için yapamayacağım şey yok. "Otur da bir çay içelim artık" ceza evinde çay içmekten bıkmıştım ama ilhan için bir bardak içerdim.

İhsan ve İlhan çocukluk arkadaşlarımdı. Ne olursa olsun hep yanımdan ayrılmadılar. Bazen kavgalar etsek de hiç yalnız bırakmadılar beni. Dostluk bunu gerektirir değil mi? Hep aynı sınıfta okuduk, kolejde okuduğumuz için aynı sınıfta olmamız zor olmamıştı. Ben onlara lise 3 de görüşürüz dedim. 1 sene kalmıştım. Okulun başlarında ceza evine girdim ve okuyamadım.

Akhan kolejinin artist müdürünün artist kardeşi cafeye girene kadar her şey güzel gidiyordu.

KORAY...

Koray koleje ilk geldiğinden beri, okulun popüler çocuğu olmak için elinden geleni yapıyordu. Parasıyla herşeyi yapmak isteyen bir tipti. Zengin olmak neden bu kadar göz boyuyor? Ben neden öyle değilim? Bazen kendi kendime sormuyor değilim. Ben herkesin aksine birşeylerle hava atmayı sevmem. Çünkü karşımdaki insan benim hakımda ister kötü şeyler düşünsün ister iyi düşünsün umurumda olmaz.

Böyle şeyleri takmaya vakit ayıramazdım.

Yapın da ne varsa o olacaksın, doğduktan sonra gelen para, yapmacık davranışlar...

İçi doldurulmuş dünya starı oyuncağı gibi.

"Oo kimleri görüyoruz burada, Aslan Kara" galiba benim yokluğumu dolduracak kimse karşılarına çıkmamış ama ben artık buradayım. "Koray sen gidecektin değil mi? Kapıya kadar eşlik edeyim mi sana?" Ayağa kalktığımda İhsan kolumdan tutup "Şimdi değil Aslan. Yeni çıktın şimdi değil." Dedi.

"Ne oldu Aslan kafese girince kedi olup mu çıktı?" Bu onun ağzından çıkan son cümleydi.

"Aslan kafese girse de kraldır" dedikten sonra ayağa kalkıp yumruk attım. Herkes bize bakarken ihsan ve ilhanda yanındaki tanımadığım üç kişiye daldılar. Cafede bunu yapmam gerçekten çok saçmaydı ama dayanamıyordum. "Aslan yeni çıktın be oğlum yapılmaz bu" Dediğinde Ahmet amcaya -kötü melek cafenin sahibi- döndüm. "Hoş buldum Ahmet abi bende seni özledim" Dediğimde beni gelip Koray'ın üstünden kaldırdı. Küfürler savurarak dışarı çıkan Koray hoş geldin hediyesini aldı.

Masaya tekrar oturduktan sonra Ahmet abi "Bir şeyin var mı oğlum diyeceğim ama çocuğun vurmasına izin vermedin ki" Ahmet abi çok sevdiğim bir abimdi. Ama yanlış bir şeye kalkıştığımda düşmanım gibi karşımda duruyordu. "Biraz hamlamışız abi elim ağrıdı ama iyi geldi" dediğimde gülümseyerek "ah siz gençlik ah" deyip masadan kalktı.

*******

Arkadaşlarla biraz vakit geçirdikten sonra yorgunluğumu hissettim ve eve gidip sabaha kadar uyuyacaktım. "Benden bu kadar" elimi cebime koydum. İhsan daha yeni başladığımızı düşünüyordu ama bakışımdan anladığını sanıyorum.

"Yarın okula geliyorsun değil mi?"

"Ben artık buradayım, Bensiz okul olur mu?"

"O zaman yarın,okulda"

"Okey"

******

Eve geldiğimde hiç kimseye gözükmeden odama çıktım. Kıyafetlerimi çıkarıp üstüme rahat bir şeyler aldım. Ve sonunda yatağımda saatlerce uyuyabilecektim.

Arkadaşlar yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, düşünceleriniz önemli. Yazar Aslan, okur SİZLERSİNİZ.

Teşekkür ederim

SOSYOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin