BÖLÜM |7|

1.3K 109 20
                                    

RESMEN KULLANILDIM!

ZİŞAN'dan;

Alarmın sesine gözlerimi güzel bir pazar gününe açtım. Yataktan kalkarak ayağıma terliğimi giyip mutfağa -mutfak diye kullandığımız barakaya- gittim. Bugün çok güzel bir gün, güzel yaşanmalı. Nedense bana diğer günlerden çok farklı gelmişti. Sebebi dün Aslan'ın kampüste beni sürekli yanında istemesi olabilir mi acaba?

Saçmalama Zişan!

Düşüncelerden kendimi sıyırıp çaydanlığın altına su koyup ocağa yerleştirdim. Annelerin en güzeline harika bir kahvaltı hazırlamalıyım. Tabi bizim kahvaltımız en fazla ne kadar harika olabilirdi ki? Koray ve Aslan'da olduğu gibi kuş sütü olmuyor masamızda. İşin garibi, ben mutluyum. Çok mutluyum bu halimizden. Ufak tefek sorunlar var diye hayatımdan nefret edecek halim yoktu?
Çayı demledikten sonra, bir yandan da omleti hazırlıyordum. Yanında zeytin, peynir, bal.

Mükemmel!

Her şey hazır olduğunda bir tepsiye koyup, tepsi ile birlikte hayatımın anlamının yanına doğru ilerledim. Kapıyı sessizce açarak elimden geldiğince uyandırmamaya çaba gösterdim. "Günaydın kraliçemmmmm!" Birden bire bağırınca annem emre amade gibi yatağından ayaklanmıştı. Annemin o hali karşısında kahkaha atarken bir yandan da tepsiyi sakinliğimi koruyarak masaya koydum. Yoksa kahkaha atmamla hepsi tepsiden kayıp dökülebilirdi.

"Allah canını almasın kızım" annemde gülmeye başladı. Güne gülümseyerek ile uyandık, harika bir şey. Yataktan kalkıp bana doğru hızlı adımlarla gelip ellerini belime sarmaya başladı "Sen olmasan ben ayakta duramazdım kızım" duygusala bağlamak yok anne, mutlu bir gün bugün. "Hadi hadi omlet soğuyacak" güzel bir kahvaltı ediyoruz derken birden bire kapı çaldı. Bugün pazar? Annem işe geç gidecekti biraz vaktimiz var bunu da güzel değerlendirmek istedim. Bu neydi şimdi. Yapmayın ya.
Kapıya doğru ilerleyip kolu indirdim. Karşımda duran sima karşısında bir adım geriledim. Gözlerin kor ateşi gibi yanıyordu sanki.

"Seni uyardım! O çocuktan uzak dur dedim!" Koray bağırarak konuşunca elimle ağzını kapattım cümlesinin devamını dışarıda getirmesini istedim. "Kızım kim o?" İnşAllah duymamıştır inşAllah. "Koray anne okulla ilgili bir şey söyleyecekmiş, beş dakikaya geliyorum." Deyip hemen dışarıya çıktım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

"Sen ne yaptığını sanıyorsun lan! Neden söz dinlemiyorsun!"

"Sözünü dinlemem için bir gerekçe yok artık. Korkmuyorum senden ne yapıyorsan yap!" Çok mu cesur olmuştum? Söylediğim şey karşısında bende biraz afalladım. Bizim tek geçim kaynağımız bu zengin züppenin babası. Ne yaptım ben?
Ağzımdan çıkan kelimeleri tek tek beyninde süzer gibi bekledikten sonra, kafasını 'Sen göreceksin' der gibi sallayarak yanımdan uzaklaştı. Galiba kendim ile iki kişinin daha başını yakacaktım.

Annem.. Aslan..

Bir yıldır tanıdığım Koray bu değildi, tamam bana ilgi gösteriyordu ama aşk hayatına vakit ayıramayacağımı biliyordu. Aslan'ında ondan farkı yok, oda benim sürekli yanında olmamı istiyordu. Ben sadece okuyup güzel bir yere gelip, benim yaşadığım şu durumu olacak çocuğuma yaşatmak istemiyorum. Çok mu şey hayalim? Bunu çok mu görüyorlar bana?
Ama Aslan'ın tek farkı vardı aslında, bana Koray'dan daha samimi geliyordu. Sözlerinin altında yatan güveni hissedebiliyordum sanki. Daha bir haftadan kısa sürede yüz yüze gelmemize rağmen, hatta aramızda 2-3 diyalogdan fazlası geçmemesine rağmen samimi geliyordu.

Aslan sen nasıl bir şeysin?

"Zişan!"

Aklımdaki düşüncelerden sıyrılıp bana seslenen isime odaklandım. Yok artık. 10 dakikadır burada donmuş gibi düşünceye dalmıştım. "Geliyorum anne!" Koşar adımlarla içeriye doğru ilerledim.
"Kahvaltıyı ette kaldırayım kızım"
Annem kahvaltısını etmiş beni beklemiş, canım ya. Fakat o çocuğun konuşmasından sonra bende iştah denen bir şey kalmadı. "Ben kaldırırım anne, sen hazırlan yine iş saati geldi. Yine yan yana kalamadık" suratımı asarak masayı toplamaya başladım.
Masayı topladıktan sonra yatağımın kenarında duran telefonumu alıp tuş kilidi açtım.

SOSYOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin