BÖLÜM |4|

1.5K 123 9
                                    

CESARETLİ ÇOCUK

Söz konusu sınıf ve ders olunca zaman geçmek bilmiyordu, işin garibi ne kadar derse girmek istemesem de, arada sırada girmesem de sınavlardan hep iyi notlar alıyordum. Derste olduğum süre boyunca hocanın anlattığı şeyler kulağımdan giriyor beynimin bir köşesine saklanıyor ve oradan hiç çıkmıyordu. Sanırım bu huyumu da dayımdan almıştım. İşin aslı, gayet memnundum.

"Aslan kafanı masadan kaldırıp derse katılacak mısın?"

"Hoca sen sınavdan sonra söyle bana bunu. Şimdi değil"

Kopya çektiğimi düşünüyorlardı, umurumda değil. Varsa öyle bir şey yakalayacaksınız.

Zil sesi ile sıradan ayaklanıp kapıya doğru ilerledim

"İhsan dışarıdayım dostum"

"Tamam benim ufak bir işim var gelirim yanına."

Bahçeye çıkan merdivenlerden inerken, duvarın kenarında Koray ve Zişan duruyordu, aslında bağırma sesleri gelmeseydi görmeyecektim bile. Galiba sorun büyüktü. Madem seviyorsun neden sahiplenmiyor sun arkadaş?

"Bu okulda okumak istiyorsan benim dediklerimi yapacaksın Zişan! Buna mecbursun!"

Buda neydi şimdi? Ne demek istiyor bu Koray... Ben neden düşünüyorum ya? İki sevgili ne halt ediyorlarsa etsinler ama o cümle rahatsız olmama sebep oldu. Koray ne işler çeviriyorsun?

Merdivenden inip çardağa doğru geçip oturdum. Sağ taraftaki çim alanına da Koray'ın yanından hızlıca uzaklaşıp, oturup ağlayan Zişan'a gözüm takıldı. Bir süre ağlamasını izledikten sonra aklımdaki karışıklığı gidermek için oturduğum yerden kalkıp elimi cebime koydum ve Zişan'a doğru ilerledim.

"O çocukla sevgilisin diye kendini ezdirmek zorunda değilsin"

Zişan ağlayan masum yüzünü kaldırıp dibinde duran bana beş saniye baktıktan sonra "Ne sevgilisi be! Defol hepsi senin yüzünden!"

Senin yüzünden?

Ne sevgilisi?

Git gide daha karmaşık hale giriyordu her şey. "Senin sevgilin değilse neden sana ne yapman gerektiğini söylüyor!"

"Sana defol dedim!" Bi kaplan gibi kükremişti. Hiç bir kızdan şu ana kadar böyle bir tepki almamıştım. Buda neyin nesi? Işin garibi ben tek kelime bile söyleyememiştim. Kafamı onaylar şekilde salladıktan sonra tekrar çardağa doğru gidip oturdum.

Sen nasıl bir şeysin Zişan?

Bu kız bir şeyler için ağlıyordu ve ben onun ağlamadığını gördüğüm zaman pek iyi şeyler hissetmemiştim.

Gülümsemesini de gördüm, ağlayışını da. Gülümsemek sende daha iyi duruyor, ağlamak değil Zişan, ben bu senin ağlamana sebep olan her neyse bir an önce öğreneceğim.

Bu konu kafamı kurcalarken bitmek bilmeyen dersler hızlıca gelip bitmişti bile. Bir an önce bir şeyleri öğrenmek için bahçeye doğru ilerledim. Arkamda Ihsan ve İlhan'ın beni takip ettiğini anladım.

Ihsan ve İlhan'a işim var siz takılın dememe rağmen beni yalnız bırakmadılar. Okulun kapısının önünde Koray kişisinin çıkmasını bekliyordum.

Bir süre sonra kapıdan çıkan Koray ve arkadaşları bize doğru gelmeye başladı. Gel Koray gel. Bu sefer iyi uğurlayacağım seni. Daha ağzını açmasına fırsat vermeden yakasından tutup sertçe duvara yasladım.

"Neden bir kızı tehdit ediyorsun kalitesiz!"

Biraz yüzüme baktıktan sonra gülümsemeye başladı. Bu çocuğun sorunları vardı.

"Şimdilik bu kadar Aslan, sana bu konudan uzak dur demiştim!"

Beni iteklediğinde bitkin düştüğümü hissettim. Ne oldu? Ne oluyoruz? Kafamı sızladığını yeni hissettiğim bacağıma doğru eydim, akan kanları gördüğümde anlamıştım.

Kalleş korkak! Bunun hesabını sana soracağım!

İlhan ve İhsan'a "Ne bakıyorsunuz yakalayın lan şu piçi" kanlı elimle Koray'ın gittiği tarafı gösterdiğimde anlamışlardı vurulduğumu. Şaşkın bakışlar attıktan sonra koşmaya başladılar. O an hızlıca yanıma koşan Gizem'i görebildim. "Kim yaptı Aslan sana bunu, İlhan ve Ihsan nerede nasıl yalnız bırakır seni!" Cevap vermeden Gizem'e sinirli sinirli bakmıştım.

Nasıl yapabilir böyle bir şeyi?

Nereden geldi bu cesaret?

Bunu hesabını çok ağır şekilde vereceksin Koray. Çok.

Arkadaşlar yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, düşünceleriniz önemli. Yazar Aslan, okur SİZLERSİNİZ.

Teşekkür ederim

SOSYOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin