BEN SANA GÜVENİYORUMZişan, sen nasıl bir şeysin böyle?
Dudağındaki çilek tadı, bir an hiç bırakmayacağım sanmıştım. Elleri bana düşman gibi göğsümden ileri doğru iteklediğinde gözlerimi açarak karşımdaki kül kedisine baktım. Yüzündeki şaşkınlık ve korku ifadesini gizlemeye çalışır gibi ne yapacağını bilmez bir şekilde arkasına bakıp bakıp duruyordu.
Yerinde duramıyorsun ufaklık, bir rahat dur.
Sonunda ağzını açarak bir cümle kurabilmeyi başardı "Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"Öpüyorum" Yüzümün sinsice gülümsemesini izlediğini gözlerinde görebiliyordum.
"Şaka yapıyorsun? Aslan ben senin takıldığın o kızlara benzemem. Beni istediğin zaman öpemezsin. Hem bizim aramızda daha bir şey yok" Ne dediğinin farkında değildi herhalde? Eminim ki öpüşme sonrası yaşadığı bir travma olacaktı bu. İlk defa bir kızın böyle bir tepkisiyle karşılaşıyorum ve 'Senin takıldığın o kızlara benzemem' de ne demekti? Ne sanıyorsun beni ZİŞAN! Her ne olursa olsun şu an bunu düşünecek bir zamanda değilim, bunu yazıyorum bir kenara ufaklık.
"Ufaklık" dedim, aradaki mesafeyi kapatarak elimi kıvırcık saçlarında biraz gezdirmeye başladım. Galiba bundan hoşlanıyordu, kesinlikle bunu bir daha tekrarlamalıyım. "Sen benim ufaklığımsın."
Saçını eliyle geriye atmaya başladı, Zişan, utanıyor musun yoksa? Galiba utanıyor olmalıydı ki beni geri tepmişti. Saçını arkaya çektiğinde yüzünün kızarıklığının ortaya çıktığını fark edince utandığını kesin bir şekilde anlamıştım. Şimdilik bu kadar yeter ufaklık, daha halletmem gereken bir KORAY kişisi var.
"Seni görmek istedim ve gördüm ufaklık, şimdilik bu kadar yeter, işim var"
"Beni görmek istemedin, Koray'ı almak istedin bari yalan söyleme." Beni ne sanıyordu bu kız? Tamam çok şey söylemişti ama bir yere kadar değil mi? Madem beni böyle birisi olarak tanımış, kendimi açıklayamazdım, birde bununla uğraşamazdım. "Ufaklık şimdilik bu kadar yeter dedim?" beş saniye kadar yüzüme baktıktan sonra aniden arkasını dönüp eve doğru yürümeye başladı, yanlış bir şey mi demiştim? Her neyse, daha önemli şeyler var şu an ufaklık, seninle sonra konuşacağız.
Elimi cebime atarak telefonuma ulaştım, tuş kilidini açıp taksi numarası çevirdim. Yine arabamam İhsan'da gitmişti ve benim bu halde yürümeye niyetim yoktu.
"Seyhan gölü, çatalan villalarının önüne bir taksi yollayın" dedikten sonra telefonu kapattım.
Taksinin gelmesini beklerken tekrar elimi cebime atıp bu sefer sigara paketini çıkarttım ve bir sigara çıkartıp paketi geri cebime koydum, sigaramı yakarken içime kötü bir his düştü, hayırdır inşAllah?
Hayırlısı olsun.
Sigaramın yarısına geldiğimde taksinin yanımda olduğunu fark ettim, bu aralar neden bu kadar düşünceye dalıyorum ben? Sigaramdan son bir duman çekerek yere attım ve ayağımla ezdikten sonra taksinin kapısını açıp koltuğa oturdum. "Nereye?" doğru söylüyordu, nereye gideceğim ben? İhsan o piçi nereye götürdü. "Sür sen dayı" dedikten sonra tekrar cebimde duran telefonu çıkartıp rehberden İhsan'ı buldum ve arama tuşuna bastım. İki defa çaldıktan sonra telefonu açtı "Neredesin Aslan?" 'Neredesin' çok güzel bir soru. Sorusuna soruyla karşılık vererek "Asıl sen neredesin lan yerini söyle" İhsan telefonun diğer ucunda bir şeyler mırıldanırken Koray'a laf söylediğini az çok duyabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOSYOPAT
Teen FictionHakim kararı verdiğinde bir süre şaşırmış şekilde baktım, gülümsedim. "Anlamadım, ben şimdi çıkıyormuyum? " "Evet, birdaha ki mahkemelere gelmen şartıyla.. " Hakimin ağzından çıkan kelimeleri tek tek duyduktan sonra yüzüme daha fazla gülümseme yayıl...