Bölüm 6 ATABERK

183 31 3
                                    


Resim : Ataberk


"Şimdi ona daha yakınsın güzel kızım..."

"Onu nasıl bulacağım?"

"Hayat onu senin karşına çıkaracaktır merak etme."

"Onu bulunca hayatım nasıl değişecek ki? Artık ölümler görmeyecek miyim?"

"Aslında onu bulunca hayatın daha da çıkmaza sürüklenecek. Her şey daha zor ve karmaşıklaşmaya başlayacak. Hazırlıklı olsan iyi olur. Şimdi gitmem gerekiyor seni uyarmam için ayrılan süre bu kadar. Kendine dikkat et ve kimseye de güvenme sakın..."

Dedikten sonra Sultan Ana beyazlara bürünerek ortadan kayboldu ve bende kendi zamanıma döndüm. Ah onu görmüştüm. Hala inanamıyorum. Ne kadar da yakışıklıydı. O boncuk gibi olan mavi gözleriyle bana bakmıştı. Acaba o da beni görebilmiş miydi? Onu da böyle uyaranlar var mıydı? Umarım bir an önce çıkardı karşıma. Onu bulmak için sabırsızlanıyorum. Düşüncelerimi kafamdan atıp etrafıma bakındım. Hemen yanı başımda iki çift ayak görünce kafamı kaldırıp başımda dikilen Dünya ile dedeme baktım. Dedem endişeli gözüküyordu ama Dünya'nın gözleri merak içindeydi.

"İyi misin Burçin'im?"

"Evet iyiyim dedeciğim sadece biraz başım döndü de. Uzun süren yolculuklarda oluyor böyle kötü bir şeyim yok."

"İyi bakalım kalk yerden üşüteceksin." Dedem bunları söyledikten sonra yavaşça oturduğum yerden kalktım ve yeni evime doğru yürümeye başladım. Büyük kahverengi kapıdan geçip evin içini incelemeye başladım. Dedem deriye olan hastalığını evin büyük salonunda da kullanmıştı. Siyah deri tekli koltuklar büyük ve evi ısıtan taş şöminenin önünde duruyordu. Şöminenin hemen yanında büyük siyah bir kitaplık tavana kadar uzanıyordu. Kitap okumak için mükemmel bir alandı burası. Salonun diğer tarafında duvara asılı olan büyük bir televizyon ve yanında da sinema sistemi vardı. Televizyonun karşısında da bordo rendi deri koltuklar yer alıyordu. Büyük camları örten perdeler de bordo rengiydi ve koltuklarla uyumluydu. Dedem ve Dünya evi oldukça mükemmel bir şekilde düzmüşlerdi.

"Odam nerede?"

"Üst katta Dünya göstersin odanı. Umarım beğenirsin Dünya ile birlikte düzdük."

"Neden beğenmeyeyim ki. Beğeneceğime eminim. Ben odama gidip biraz dinleneyim."

Dünya ile birlikte üst kata çıktık. Odam onunkinin hemen yanındaydı. Ve odamın lacivert olan kapısının üstüne sarı harflerle ismim yazılmıştı.

"Uyanınca benim odama gelirsin sana evi gösteririm. Sonra da belki birlikte İstanbul'u dolaşmaya çıkarız. Sende o sırada bana gördüklerini anlatırsın. Ne dersin?"

"Sen benim gördüklerimi görmüyor musun?"

"Hayır tabi ki. Senin yeteneğin var. Ben sadece o rüyayı gördüm. Ve o çocuğu. Onun haricinde senin gibi sürekli görüntüler görmüyorum."

"Onu buldun mu?"

"Hayır bulamadım. Aslında aramadım da sen daha fazlasını görmüşsündür ve o çocuğu bulmuşsundur diye düşünmüştüm. Ne gördün biraz önce?"

"İlk defa yüzünü gördüm. Ve sanırım artık ona daha yakınmışım. O benim karşıma çıkacakmış."

"Neler olacak çok merak ediyorum. Neyse sen dinlen sonra konuşuruz."

Odama girince etrafı incelemeye başladım. İlk dikkatimi çeken lacivert renginde boyanmış duvar olmuştu. Tam yatağımın üstüne gelen kısmada yıldızlar ve gezegenler yapıştırılmıştı. Aynı gökyüzü gibi... Küçüklüğümden beri ismimden dolayı sanırım yıldızlara ve gezegenlere merakım vardı. Duvarlar ise sarı renkliydi. Lacivert renkli bir kitaplığım ve aynı renkte çalışma masam ve gardırobum vardı. Yatağımın üstünde ise Fenerbahçeli bir nevresim vardı. Biz ailece Fenerbahçeliydik. Ama en fanatik olan bendim. Dedemin de bunu odamda yansıtması oldukça hoşuma gitmişti. Koyu renk perdeleri çekip odamın tamamen karanlık olmasını sağlayarak yatağıma uzandım. Ama düşünmekten uyuyabileceğimi sanmıyordum. Gökyüzünü andıran tavana göz atmaya başladığım sırada başımda keskin bir ağrı beliriverdi. İşte yine başlıyorduk. Ağrı hızlı hızlı bütün hücrelerime yayıldı. Nefes alamıyormuş gibi hissediyordum ve başım dönüyordu. Hareket edebilecek gücümün bile kalmadığı anda görüntüler yavaş yavaş gözümün önüne gelmeye başladı.

ÖLÜM PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin