Herkese merhaba :) Uzun bir ara oldu ve ben yeni bölüm yakında gelecek demiştim ama kusura bakmayın. Bayadır buralara uğrayamadım. Ama sonunda tekrar döndüm. :) Eğer yeni gelecek olan bölümlerle ilgili sorular sormak istiyorsanız, İnstagram sayfam olan "Sununkitapguncesi" adlı hesaba mesaj atabilirsiniz. Linki profilimde var. Herkese keyifli okumalar :)
Neden hiçbir şey beklediğimiz gibi olmuyor? Neden çaresizlikten çürüyüp yok olmak zorundayız? Neden acılar, arzular ve yapmak zorunda kaldığımız seçimler bizi yüz binlerce parçaya bölüyor? Yeni bir okul, sadece benim gibi olan insanların olduğu bir yere gitme fikri oldukça iyi gibi gözükmüştü aslında. Ama neden bütün güzel gelen şeyler engelleniyordu? Neden istediğimiz şeylere bir türlü ulaşamıyorduk?
Gözlerimin önüne iki gün önce gördüğüm rüya geldi. Sonra o adamın söylediği son cümle beynimin içindeki hücrelerde titreşimlerle yayıldı. "Sen kimseyi sevemezsin Ölüm perisi. Çünkü seni besleyen şey kan..." Ama bu doğru değildi ve beynimin büyük bir kısmı bunun doğru olmadığını kanıtlamamı söylüyordu. Sanırım elime geçen en iyi fırsatta bu gibiydi. Beynimin içinde bulunan yönetici kısım ayakları hareket ettiren kısma emir verdi 'İleri!' Ataberk'in arkasından yavaşça çıkıp silahlı adamlara doğru bir adım attım. Adamlardan biri gözleriyle beni dikkatlice süzdü. Korkudan hızlı hızlı atan kalbimin sesi dışarıdan duyuluyor muydu acaba? Peki ya beynimin içinde dönen çarkların sesi? Beynimin bir kısmı attığım adıma lanetler savuruyor, bir kısmı ise doğru yolda olduğumu söylüyordu. 'Korkusuz olmalıyım! Duygularımı ve saçma düşüncelerimi bir kenara atmalıyım!'
Tam bir adım daha atacağım sırada ağaçların arasında çarpma sesleri sonra da birkaç tane kanat sesi duyuldu. Gak! Gak! Kafamı kaldırıp düzensiz ve oldukça yüksek olan çam ağaçlarının arasında gözlerimi gezdirdim. Karla kaplanmış yeşil ağaçların birine konmuş bizi izleyen bir kargayı gördüğümde içimde kol gezen korku dalgası iyice hızlandı. Küçükken anneannemin anlattığı hikayelerden birinde kargalar ile ilgili söylediği sözler kulaklarımda yankılandı. "Kargalar ölümün bekçileridir Venüs'üm."
O sırada karga başını çevirerek bana bakmaya başladı. 'Belki de ölüm perisi olduğum için bana bakıyordur.' diye geçirdim içimden. 'Korkma o da senin gibi. Belki de anlatılanlar sadece bir efsanedir.'
Şuan tek bir dileğim vardı; o da bunların hepsinin sadece aptal bir imge olmasıydı. Sonradan düzeltebileceğim birkaç görüntü...
Ama değil gibiydi. Gözlerimi ağaçlardan çekip ayaklarıma doğru bakmaya zorladım. Sonra da geçeceğim yeri göz ucuyla bir taradım. Hiçbir engel yoktu, sadece bembeyaz kar... Keşke bir engel olsaydı da gitmek zorunda kalmasaydım diye düşündüm içimden. Ya da bir adım arkamda duran Ataberk'ten gelecek herhangi bir ses. Beynimden gelen titreşimlerle bir ayağımı kaldırıp diğerinin önüne koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM PERİSİ
Fiksi RemajaVenüs'ün bütün hayatı değişmeye başlıyor. Hızlı gerçekleşen değişimler insanı yıpratır mı? Venüs olacaklara nasıl uyum sağlayacak? Kimlere güvenebilecek? Kimler onun yanında?