Bu bölüm biraz geç geldiği için kusura bakmayın. Aslında hemen yayınlamak istiyordum ama bazı sorunlardan dolayı gecikti bundan sonraki bölümler düzenli olarak gelecektir. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin. Okuyan herkese şimdiden çok teşekkür ederim :)
Arabadayken çalan şarkı multimediada var.
Kar taneleri...
Penceremden dışarı baktığımda gördüğüm mucizevi şey... Sessizliği, yalnızlığı belki de yaşadığımız anıları içinde bulunduran bir çeşit mucizevi simge... Her zaman düşünmüşümdür aynı biz insanlar gibi kar tanelerininde birbirlerinden farklı olması evrenin bize verdiği ilginç bir mesaj mıydı acaba? Son zamanlarda ikizimin, beni bu dünyada anlayabilecek tek kişinin bile benden farklı olduğunu anlamıştım.
Okula başlayalı üç gün olmuştu ama hala burada ki insanlara, yaşantıma alışamamıştım. Ben mi onlardan farklıydım yoksa onlar mı benim Eskişehir'deki yaşantımdan farklılardı bilmiyorum. Yoksa buraya alışamamamın nedeni gördüğüm imgeler miydi? En son imgemi buraya geldiğim gün görmüştüm ama artık öyle bir duruma gelmiştim ki imgeleri göremeyeceğim diye bile korkmaya başlamıştım. Ama aynı zamanda başıma geleceklerden de korkuyordum. Ama kafamda en çok cevap aradığım soru bunlar değildi. Asıl soru 'Bu işin sonunda ne olacak?'tı. Acaba bu imgeler ne ile sonuçlanacağı en merak ettiğim şeydi.
"Venüs hadi yine senin yüzünden geç kalacağız." İkizimin sitem eden sesini duyduğumda kafamı kurcalayan soruları tekrar beynimin en karanlık köşesine kilitleyip aynadaki aksime baktım. Eskiden pembe pembe duran yanaklarım şuan yüzümün geri kalanı gibi solgun ve sarıydı. Işıldayarak bakan mavi gözlerim ise sanki güzel günleri bir daha göremeyecekmiş gibi solgun ve mat bir şekilde bakıyorlardı. Sanki saçlarım bile şuan yaşadığım duruma uyum sağlayıp koyulaşmaya başlamıştı.
Odamın kapısının açılma sesini duyduğumda kendime bakmayı bırakıp kapıya döndüm. Dünya gelmişti. "Hadi diyorum ya sana gayet güzel olmuşsun merak etme. Artık çıkmamız gerekiyor." Diyerek beni çekiştirmeye başladı. Yerde masamın yanında duran çantamı da alıp beni zorla odamdan, bana ait olan dünyamdan çıkarttı.
"Senin yüzünden yine geç kalmak istemiyorum. Zaten bütün hafta geç kaldık."
"Merak etme geç kalmayız."
"Merakımdan soruyorum sen Eskişehir'de de böyle miydin?"
"Hayır."
"O zaman burada neden sürekli geç kalıyorsun?" Kolumu Dünya'nın elinden kurtarıp sinirle önüne geçtim.
"Çünkü buraya daha alışamadım. Ve sen de alışmam için hiç yardımcı olmuyorsun." Sessizlik... Saniseleri saniyelere, saniyeleri ise dakikalara çeviren ama sanki bize saatler hatta yıllar geçmiş gibi hissettiren SESSİZLİK... Dünya sessiz bir şekilde düşünmeye başladı. Her seferinde düşündüğü zamanlar yaptığı gibi başını kaldırmadan tavana bakarak düşünmeye başladı.
"Aslında ben..." Tekrar sessizlik... Dünya tekrar kendi düşünce alemine bakarken mahçup bir hal alan yüzünü incelediğimde söylemek istediklerini anlamıştım. Ve o an sanki onun hissettiği o duyguyu ben de hissetmeye başlamıştım. Hani bazen olur ya böyle açıklama yapmak istersin ama söyleyecek kelime ya da yaptığın şeyi telafi edecek bir söz bulamazsın işte işte o an tek senin değil karşı taraf için de berbat bir andır. Çünkü asıl bütün üzüntüyü o taraf çekmiştir ama o sana üzülür onun karşısında böyle kötü hissettiğin için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM PERİSİ
Genç KurguVenüs'ün bütün hayatı değişmeye başlıyor. Hızlı gerçekleşen değişimler insanı yıpratır mı? Venüs olacaklara nasıl uyum sağlayacak? Kimlere güvenebilecek? Kimler onun yanında?