"Yine de umutluyum hayattan. Onu hala biyerlerde görebilme umudu var içimde". Bu sözlerin sahibi bendim. Düne kadar bu şekilde düşünüyordum. Önce onu her yerde her zaman görme isteği oluşuyordu içimde, sonra onu görünce ne yapacağım sorusu beliriyordu kafamda. Düşüncelere boğulup kalıyordum. Aylar olmuştu görmeyeli. Onunla ilk tanıştığım gün hala aklımdaydı. Unutmak mümkün müydü peki? Tabiki Hayır. Hiç belli etmemiştim sevgimi. Belki de anlasın istememiştim. Hep o hafif uzun siyah saçları gelirdi aklıma. Fazla siyahtı...
***
Kahvemi aldım. Her zamanki banka oturmaya gidiyordum. O bankta benden bişeyler vardı. Yada fazla şeyler paylaşmıştık birlikte. Kimse gelmezdi o taraflara belki de bu yüzden sevmiştim orayı. Sakin sessiz... Onu kaybettiğim günden beri insanlar fazla yapmacık geliyordu artık. O varken hiç konuşmazdım. Oda konuşmazdı. Susarak anlaşırdık. Belki de kendimi kandırmıştım. Olsun! Hayali bile güzeldi bence.
***
Banka oturdum. Karşımda koskoca boğaz. içimden öyle şeyler haykırıyordum ki boğaza, duysa belki de suları kururdu. Belki de Kız kulesini yutardı. Olmaz! Boğaz napar kız kulesi olmadan? Oda yıllarca aşkını açamamıştı kız kulesine. Kız kulesinin ise imkansız bi aşkı vardı: Galata Kulesi... İmkansızdı, Kız kulesi de biliyordu bunu ama vazgeçmiyordu. Koskoca boğazın kendisini sevdigini bilse hiç Galata da aşkı arar mıydı? Suç biraz da boğazdaydı. Boğaz buna razıydı...
***
Kahvemi alıp yudumladım her zamanki gibi o yumuşak acı tat vardı içinde. Yaz kış demeden her gün batımından sonra buraya gelir aynı kahveden alırdım. Sanki gün batımını görmek istemiyordum. Son gibiydi. Ama ertesi gün bidaha doğacaktı. Peki neden batıyordu? Umutları mı tükenmişti? Yoksa artık vaz mı geçmişti? Bunları bilemezdim. Arada sesi gelirdi aklıma. Sesini tam hatırlamıyorum. Artık unutuyor gibiydim ses tonunu. Bilemezdim...
***
Sonra kafamı hafif öne eğip gözlerimi kapattım. Sadece nefes alıyordum. Burda otururken vakit çok çabuk geçiyordu. Saat 21.00 sularıydı. En sevdigim vakitlerdi. Sonra arkamdan bi ses duydum. İçimden bişeyler kopmuştu sanki. Kendime o ihtimali vermek istemedim ama ses git gide yakınlaşıyordu. Yanıma geldi. Artık sesi hatırlamıştım. Aynı yumuşaklığında kalmıştı. Çok yakındaydı ses gözlerimi açmak istemedim. İstemsiz bi sekilde ağlamaya başladım. Sessiz gözyaşlarım bir çığlığa dönüşmeye başladı. Kendimi tutamıyordum. Arkadaki ses benim ağladıgımı farkedip yanıma geldi, oturdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gökyüzü Hikayesi
ChickLitDüşüncelerin hikaye ile buluştuğu kitap... Eminim kendinizden bir şeyler bulacaksınız...