《7》

37 26 0
                                    

Berkant.. (çok yakışıklı biliyorum 😍)

Yeni yazmaya başlamışken durmak yookk

Gözlerim arabanın üstünde gezinirken ne yapacağımı düşünüyordum. Bu sefer sıçmıştım.

Oradan uzaklaşsam mı yoksa gidip burada ne halt yaptığını sorsam mı diye düşündüm. Beynim bu iki şık arasında gidip gelirken de error verdi tabi. Ne güzel! Bir adım ileri doğru attım. Bir yanım burada ne aradığını gerçekten merak ediyordu. Siktigimin meraklı yanı. Öte yandan gururum ise önümde bir bariyer oluşturmuştu. Siktigimin haklı gururu. Bu iki seçeneğin üstüne de en iyi küfür cephanemi boşalttıktan sonra beynim siktir git ne halin varsa gör sinyali verdi. Eh haklı!

Bu arada bu araba bu mahalleye hiç uymuyordu. Mahallenin görüntüsünü bozduğu bir gerçekti. Bir adım daha attım. Teyze ile konuşmaya gelmişse önemli bir şey olmalı diyerek kendime biraz cesaret verdim ve bir adım daha attım. Son an da kararımı değiştirerek arkamı döndüm. Teyzem çalışıyordu o şu an burada değildi. Buna tutunacak geriye geldiğim adımları gittiğim de arkamdan teyzemin sesini duydum. "Ilgın geldin mi? Hadi gelsene ne yapıyorsun bu yağmurda?" Gözlerimi yumdum. Senin evinde doğru düzgün banyo yapamıyorum bakkaldan sabun alıp yağmur da yıkanacağım!

Gözlerimi açıp arkamı döndüm. Korkak bir şekilde kaçmamın kime ne faydası olacaktı. Bu kadar kolay siktir olup gidemezdim o herifin hayatından. Beni bu kadar silemezdi! Hızla kaldırımı adımlayarak teyzemin arkasından binaya girdim. Üst kata çıktığımız da daireye girip yağmurluğumu askılığa o adamın montunun yanına astım. Salona geçtiğimiz de teyzem onun yanında ki koltuğa otururken bende bir kaç saniyelik bakışmanın ardından önümde ki tekli koltuğa oturdum.

"Evet?" Sessizlikten sıkılan bir tek ben olmadığım için içten içe yanlık hissine kapıldım. Bu iyiydi. O adam yani sevgili (!) Biyolojik babam bana bakarak "sadece nasıl olduğuna bakmak istedim." dediğinde gözlerimi devirip koltuğun sırtlığına yaslandım. Teyzem "her şey yolunda Hamza bey." Hala resmiyet ve kibarlık. Cebinden çıkardığı bir kartı ve banka cüzdanını bana uzattı. Kaşlarımı kaldırarak 'bunlar da ne böyle?' diye sorgulamaya başladım.

Açıklama yapma gereği duydu. "banka hesabın ve kredi kartın. Artık burada yaşayacağın için sık sık para bulman ve teyzene de fazlalık olmaman için gerekli. Kredi kartı limitsiz ve banka hesabın ise daha kullanıma açılmadı." Dişlerimi gıcırdatırcasına sıktım. Öyle ki bu sabahki Berkant'ın yaptığı benimkinin yanında solda sıfır kalırdı. 'Fazlalık' mı? Gerçekten tek düşündüğü bu eve fazladan girdiğim bir boğaz olduğum muydu? Bu adam benim bir zamanlar sevdiğim babam mıydı? Ve ben hala bu tavrına hareketlerine alışamamış mıydım?

Oysa bu tavrına iki sene için de alıştığımı düşünüyordum. Ne kadar da yanılmışım. Hırsla ayağa kalktım. Teyzem de bir şey dememişti. Tabi ya onun için de hava hoştu değil mi? Fazladan bir boğaz onun için de yüktü. Hızla "defol git bu evden. Ya da haklısın ben yük olmayayım." diyerek geldiğim gibi kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Arkamdan "ne yaptığını sanıyorsun? Beş parasız ne kadar dayanabilirsin. O serseri arkadaşların mı sana yardım edecek? Parasız olduğunu öğrendikleri anda seni silerler. Arkadaşlıkmış peh hepsi fasa fiso." dediğinde durup gözlerimi yumdum.

Durduğumu fark edince haklı olduğunu sanıp sözlerine devam emri verdi. "Haksız mıyım, Yalan mı? Biri çulsuz bir serseri ikizi desen bataklığın içinde bir diğeri de hastanelerde sürünüyor. Kim üstüne yük almak ister ki? Hele ki senin gibi birini! Al şunu ve gurur saçmalığına da bir son ver. Sende olmayan ve yakışmayan bir duygu." Gözlerimi mümkünmüş gibi daha fazla yumdum. Alt dudağımı haddinden fazla ısırdım ve sonunda kan tadı aldım. Gözlerimi açıp buğulu bir şekilde ayakkabılıktan yağmurluğumu alıp soluğu dışarı da aldım.

ŞavkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin