《4》

69 41 0
                                    

resimde bu bölümde ki konuk misafirlerimiz...

...Ve şimdi herkez gibi doğru düzgün ailen hakkında bilgi ver. Dünkü davranışında Ne kadar haklısın ondan sonra karar verelim. Ve sakın bir daha sakın bu tarz bir terbiyesizlik yapayım deme Ilgın." Dedi. Siktir git amk.

Sinirden segiren çenemi birbirine bastırdım. Konuşmak istemiyordum. Yorganın altından çıkan sol yanım 'anlat herseyi sende kurtul onlarda' dedi. Bir yanım bunu gerçekten istiyordu ama diğer bir yanım...lanet olsun! niye bir aileyi bu kadar abartıyorlar ki. Lanet alev hoca "evet seni dinliyoruz" Dediğin de içimden ona bütün küfürleri saymaya başladım. Burnunu her boka sokan maydanoz karılar gibiydi. Niye azarlayıp yerime oturtmuyordu sanki.

Kararımı verdikten sonra derin bir nefes aldım ve "annem kardeşlerimin doğumu esnasında öldü. Iki sene önce de Kardeşlerim. Babamda artık bana katlanamadıgını dile getirerek buraya postaladı. İki hatta üç senedir benim için ne baba nede aile kavramı var. Şimdi eğer o boyunuzdan büyük bir boka yaramayan egonuz tatmin olduysa siktir olup gidiyorum" dedim. Bir an Güzey'le göz göze geldik ama şimdi onunla uğraşamayacagım için çantamı aldığım gibi hocanın sesine ve "disiplin cezası mı almak istiyorsun" başlıklı cümlesine aldırmadan sınıftan çıktım.

Bahçede derin nefesler alarak yürümeye başladım. Bugün de Derslere girmeyecektim ama okuldan da çıkamayacaktım. Ne yapacağımı bilemez halde yürümeye devam ettim ve yolum artık bana ait diye kabul gördüğüm sabah ki bankta son buldu. Ağlamak! Insanlara bahşedilen en güzel yetenek. Içini dökmek için en iyi yöntem. Ama benim gibi lanetli insanlara verilmeyerek yapılan en büyük ceza.

Banka vardığım da sabah yaptığım gibi çantamı bir ucuna koyduktan sonra derin bir nefes alarak uzandım. Bahçe boştu. Hoş kimsenin olmaması işime gelmişti doğrusu. Kimseye hesap vermem gerekmiyordu. Kolumu kış güneşinden korumak için gözlerimin önüne siper ettim. Sonrada benden beklenilmeyecek bir şekilde düşünmeye başladım.

Şu iki gündür radarıma bir çok kişi girmiş ve hepsine ateş etmiştim. Hem sözlü hemde şiddetle. Derin bir iç çektim. Bu hocaların derdi neydi? Neden sürekli ağız birliği yapmış gibi aynı soruları tekrarlıyorlardı? Ya hayır saçma olan şu ki sebep diye sorsan verecek mantıklı bir gerekçeleri bile yoktu. Neymiş efendim dünkü hocaya saygısızlık etmişim tanımadığı bir sınıftan şikayet almış şimdi ailemi anlatacakmışım ondan sonra da haklımıymışım haksızmıymışım ona göre değerlendirecekmiş.

Hasta! Tek kelimeyle. şu iki günde öğrendiğim tek şey varsa o da bu okulun anormal derecede ki öğretmenlerinin hasta olduğuydu. "Güneşin keyfini mi çıkarıyorsun?" Diyen sesle Düşüncelerim puf oldu havası kaçtı. Gözümün önüne siper ettiğim elimi indirdim ve güneşten dolayı açmakta zorlandığım için sadece karşımdakini görebilecek kadar önümde tuttum.

"Ne var" dedim en huysuz ses tonumla. Cık cıklayarak Kafasını sağa sola salladı sonra da "ne kadar kabasın sen öyle. Biraz kibar ol kızsın sen." Dedi. Gözlerimi büyüterek ne diyon lan sen bakışı attım. Sonra da "nasihat vermeye mi geldin?" Diye sordum. Hafifçe gülümsedi ve "Hayır." Dedi. "Ee o zaman" diye diretince pis pis sırıtarak "Hoca biriniz gidin bakın şu kıza dedi. Ee bende bulmuşum fırsatı kaçırır mıyım? Koş Güzey dedim ve soluğu burada aldım." Diyince "ne diye bana bakacakmışsın lan...lan mal mı bu karı?" Dedim.

Güzey gür bir kahkaha attıktan sonra "orasını bilmem ama bu iyi oldu. Neyse yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sorunca içimden hay yaşa derken dıştan en soğuk sesimle "kesinlikle." Dedim. Sol elini kaldırdı ve baş parmağını çenesine vurarak düşünüyor gibi yaptı ve en az beş saniye sonra "dur tahmin edeyim. Okuldan çıkmak istiyorsun yanılıyor muyum?" Diye sordu. Başımı onaylarcasına salladım.

ŞavkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin