Bölüm 8

404 20 3
                                    

 Bölüm yazarı benim sdfghjı(Aslı.)dolayısıyla bölümde benim müthişharikamükemmel karakterim olan Aslı'nın ağzından olacak 


Aslı'dan

Hepimiz Melek'in evinin önünde bekliyorduk.Berk bu akşam Cansu'yu yemeğe götürüyordu ve bizde Melek'i de alıp Cansu'lar da Cansu'yu hazırlayacaktık.Daha doğrusu Berfin hazırlayacaktı.Sonrasında Berk Cansu'yu götürücek onlar giderken bizde arkalarından onları izleyecek bütün planları öğrenecektik.


 Melek anca inerken bizse beklemekten ağaç olmuştuk.Cansu'ya göz ucuyla baktım.Heyecandan tırnaklarını yiyordu.Kim endişelenmezdi ki? "Hadi gidelim.Bu salağın geleceği yok."dedi Nisa sabırsızlıkla."Hala Uygar'ın etkisinden çıkamamıştır."dedi gülerek Deniz.Hepimiz sinsice sırıtırken Melek söylenerek aşağı indi.


 "İki bekleseniz ölürsünüz sanki.Bıktım ya bıktım.Artık şu camdan çıkıp imdat diye bağıracağım."dedi öğretmenin taklidi yaparak.Öğretmen ne zaman konuşanlardan bıksa bunu söylerdi."Cam yok ki."dedi Beyza mantıklı bir şey söyleyerek.Melek bunu dediğinde dışarı adımı atmıştı duymamız için ve dışarıda da pencere olamayacağına göre bu dediği saçmaydı."Saçma konuşmaları kesin vaktim gidiyor size ayırdığım her vakit benim için ölümdür." Dedi Dicle gülerek. 


"Aynen,ama sen varken ölüm değil heryer bana Bodrum Akşamı oluyor güzelim." Dedim Dicle'yi sinir etmek için.Kafama yumruğunu geçirdi.Bir insan nasıl bu kadar istekli ve güzel yumruk atıyor hala anlayamıyorum.Kafam zonklarken yanından biraz ayrıldım ve "Sakin ol şampiyon."dedim.Birşey diyemezdim çünkü anlaşma yapmıştık.


Ben ona göndermeli bir şey demediğim sürece o da bana vurmayacaktı.*Sonunda o uzun yol işkencesi bitmiş Cansu'ların evine varmıştık.Vardık varmasına ama hepimiz ölüp ülüp dirilmiştik.Yaşıyorduk ama ölmüştük.Berfin açlıktan söylenmeye başlayınca yolun üstünde ki bir yerde lahmacun yemeye gitmiştik.


Orda Bodrum Akşamları çalmaya başlayınca ben yine sinsi gülüşümle Dicle'yi deli edip sonra pısırık bir kedi gibi yerime oturduktan sonra bu sefer yemek yemeye gelen biri geçerken Berfin'in yiyiyişle dalga geçmiş Berfin'de çocuğun göbeğini ısırmaya çalışmıştı.Tam her şey bitmişken bu sefer de ben lavabodan çıkıp yanlarına giderken masayı karıştırıp yanlış kişiye "Seni yalarım."demiştim.Ne var yani olur öyle şeyler(!)

                                                                ***

Berfin aynada ki eserine bakıp kendini överken bizse Cansu'ya hayran olmuş bir şekilde bakıyorduk.Makyajı fazla yoktu sadece dudaklarında parlatıcı ve rimel,kalem vs.vardı.Cansu'ysa aynadaki bakışlarını kendinden ayırıp bize baktığında hepimiz bakışlarımızı toparladık.O sırada kapının çalmasıyla camdan gelen kişiye baktık.


Geleni ilk fark eden Beyza olmuştu.Berk geldi dedi Cansu'ya.Hepimiz Cansu'ya o ünlü bakışları artken Cansu bize söylenerek aşağı indi.Berk'e kapıyı açtı.Berk ise gözlerini Cansu üzerinde gezdiriyordu."Çok güzel olmuşsun."dediği tek şey buydu.Berfin benim eserim diye bağıracakken Melek,Berfin sen sus gözlerin konuşsun,dedi.


 Cansu ve Berk çıkarken bizse bizimkileri beklemeye başladık.Erkekler bir araba ve yaşımız yetmediği için sürücü bulacak ve geleceklerdi.Böylece bizim ajan işi ise başlayacaktı.Kapı zili çalarken koşarak kapıya yetiştim.*Bakışlarım yol boyu Melek'teydi.Nedense garip davranıyordu.Şaka bir yana Uygar geldiğinden beri bir farklıydı.


Özelliklede geçen birbirleriyle konuştuktan sonra.Melek hiç ne konuştuklarından bahsetmemişti ama o günden sonra farklıydı.Eskisi kadar konuşken ve salak değildi.Boş derste kağıt yemeye çalışması ve kulağının tekine kağıt geçirip öldüm ben demesi dışında...Tam Melek'e neyin var diye soracaktım ki geldik.


Cansu'lara baktığımda Berk'in lüx arabası çoktan park edilmişti.Hızla restorana girdik ve herhangi bir masaya geçtik.Kalabalık olduğumuz için dikkat çekmişti ama yinede Berk bizi fark etmemişti.11-A'nın gerizekalısı işte n'olacak.*Fakirliğin gözü kör olsun.Yakaşık bir saattir lokantadaydık fakat yine de doğru dürüst bir şey yiyememiştik.


Berfin acıktım diye söylenmeye başlayınca Dicle Berfin'i cimcikleyip söylenmeyi kesmesinini diyince,Berfin'de Dicle'ye göbeğini ısırırım bak diye tehdit dedi.Bizden ajanlık bu kadar olur işte.*Hepimiz dikkatle onlara bakıyorduk.Berk Cansu'ya yüzünde 'Ben şerefsizim.'ifadesiyle piç gülüşü yaparak bir şeyler anlatıyor Cansu ise dolu gözlerle ona bakıyordu.


Bizim sabrımız gittikçe artarken beklemediğimiz bir şey oldu ve o gün fazla konuşmayan Melek bir anda onların masasına gidip Berk'e bir şeyler söylemeye başladı ve Cansu'yu kolundan çekiştirerek bizim masamıza getirdi.(Birkaç gün sonra/Okul)O gün okulun entemiz sınıfı seçiliyordu.Bırakın en temiz sınıfı en kirli sınıf bile olamazdık.


Tek beklentimiz panolardı.Bir teneffüs Dicle ve Alican paspas getirip sınıfı temizliyeyim derken iyice kirletmişti.Ayak izimiz çıkmasın diye mendillerle basıp basıp yürüyorduk.Biri bu kuralı aşıncaysa ona saldırıyorduk.O gün ne olduğuna gelinceyse inanın hiç kimsenin haberi yoktu.Sormaya korkuyorduk zaten.Cansu ağzını açmıyordu.Melek'e kimse sormamıştı zaten.


Berk'se o günden sonra hiç Cansu'nun yanına gelmemişti.Anlayacağınız planları da öğrenememiştik ve her şey suya düşmüştü.Teneffüs boyunca stres atarcasına temizlik yapmıştık.Gerçi bende dahil sınıfın bir kısmı oturup yere basmamak için tarlası yanmış köylü oturuşu yapıyordu. 


Ders zili çalmış öğretmen sınıfa girmişti.Konuyu anlatırken ve Deniz saçma sorular sorarken bir anda kapı çalındı ve içeri Temizlik için kontrole giren iki öğretmen yani Edebiyat ve İngilizce öğretmeni girdi.Herşey o zaman kadar güzeldi fakat öğretmenlerin "11-A sınıfı çok güzeldi.Onları örnek alın." Diyince bizde ki bütün bağlar kopmuş ve onlara en yakışan tabirle Bad Blood olmaya karar vermiştik.


En temiz sınıf olma arzusu bizi bürürken , temizliğin ''T'' sinden anlamayan bir sınıf olarak bununla nasıl baş edeceğiz bilmiyordum . En önemlisi de Melek , Berk  ve Cansu mevzusu sonucu ne olacaktı ? Ya da Melek bu tuhaf hareketlerden vazgeçebilecek mi ? 




Düşman SınıflarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin