GÖLGE

Seyşeller

Yolculuğumuz sıkıntısız geçmiş, yol boyu da adada geçireceğimiz zamanı nasıl değerlendireceğimiz üzerine planlar yapıp durmuştuk. Jetlagi atlatmamız için iki gün yeterliydi. Bu nedenle Murat kırk sekiz saatin sonunda çalışmalara başlamak istiyordu. Bense dinlenmeye ayıracağımız sürenin birkaç gün daha uzamasını istiyordum. Seyşeller'e ilk gelişimdi ve adanın insanın içini ısıtan atmosferine hayran kalmıştım. Ayrıca günlerdir odamdan dışarı adım atmayan vücudumun güzel bir tatili hakettiğini düşünüyordum. Bu yüzden de arkadaşımın saplantılı fikirlerini reddetmeyip buralara geldiğim için memnundum. Araştırmalarına bir an önce başlamak için yanıp tutuşan Murat'ı ikna etmekse pek kolay olmadı. O şeyin, her neyse, bir kere fark edildikten sonra avucumuzun içerisinde olduğunu söyledim. Eğer fotoğrafladığımızı sandığımız canlı gerçekten varsa, doğal yaşam alanı olan bu adadan dışarı çıkması mümkün değildi. Dolayısıyla da elimizden kaçma ihtimali yok denecek kadar azdı. Bunu duymak biraz olsun Murat'ın heyecanını yatıştırmıştı. Yine de keşfini mümkün olan en kısa sürede bilimsel çevrelerle paylaşmak istiyordu. Bunu başardığında heyecan verici keşfi tüm dünyada büyük yankı uyandıracaktı. Sonrasını hayal etmek ise çok kolaydı. Uzunca bir süre bu yeni türün sınıflandırılması için hararetli tartışmalar gerçekleştirilecekti. Bunlar olup biterken de en büyük ilgi onun üzerinde olacaktı. Tezini çürütmek için yapılacak eleştirilere cevap verebilmesi amacıyla sempozyumlara, konferanslara ve çeşitli televizyon programlarına ana konuşmacı olarak davetler alacaktı. Böylelikle tüm gözler de üzerinde olacaktı. Tezleri çürütülemez ve tüm çevrelerce kabul görürse, bu başarısı akademik kariyerine de büyük bir katkı sağlayacaktı. Yüzyılın olayı sayılabilecek bir keşfe imza atmış birinin yükselmesine kimse mani olamazdı. Haklıydı. Bu yüzden biraz daha dinlenmemiz konusunda kendisini ikna edebilmek için farklı bir yol izlemeye karar verdim. Araştırmalara bir an önce başlamak uğruna yeterince dinlenmezsek sağlığımızı tehlikeye atabileceğimizi öne sürdüm. Özellikle günlerdir uykunuz olduğundan bu durumdan ilk etkilenecek olan da kendisiydi. Olur da iklimine alışkın olmadığımız bu yerde bağışıklığımızın olmadığı bir hastalığa yakalanacak olursa, yurda geri dönmek zorunda kalabilirdik. Bu da gerçekleştirmeyi düşündüğümüz planlarımızı uzunca bir süre rafa kaldırmak anlamına gelirdi. Bu ihtimalin gerçekleşmesi hiç de istemeyeceği bir şeydi ve yelkenleri suya indirip, biraz rahatlamak için elinden geleni yapacağına dair söz verdi. Yine de boşa geçirdiği her saniye için hayıflanıyor ve bu tatilin bir an önce bitmesi için sabırsızlandığını dile getirmekten geri durmuyordu. Yerken, içerken, geceleri düzenlenen eğlencelere benimle birlikte iştirak ederken bile yalnızca vücudunun yanımda, ruhununsa o yaratığın peşinde olduğunu hissedebiliyordum. Ortama ayak uydurabilmek için kendisini zorlamaktaydı. Yine de bu zorlama aktivitelerden bir sonuç alamadığı belliydi. Neyse ki akşamları içtiği birkaç duble içki sayesinde uykusuz geceleri son bulmuşa benziyordu. En azından yorgun görünüşünün bir nebze düzelmesinden bu anlamı çıkarmıştım. Böylece iki gün daha uzattığımız dinlencemizi tamamladık ve çalışmalara başladık.

Çalışmalarımızın ilk odağı fotoğrafta gördüğümüz şeyin yerli halk tarafından bilinen, adaya özgü bir tür olup olmadığı ihtimalini araştırmaktı. Ancak, kime konuyu açıp elimizdeki fotoğrafı gösterecek olsak anlamsız bir korkuya kapılarak hızla bizden uzaklaşıyordu. İkinci gün bitmeden tüm yerli halkın bize vebalı muamelesi yapmaya başladığını gördük. Bu durum kalkıştığımız işin ne gibi sonuçlar doğurabileceği endişesini doğurmuştu. Hararetli biçimde sürüp giden tartışmalarla ilk günleri tamamladık. Tüm zorluklara rağmen çalışma isteğimiz bir nebze olsun kırılmamıştı. Ortamda gizemli bir şeylerin döndüğü son iki gün içerisinde yaşananlardan kolayca anlaşılıyordu. Bu gizemi çözmeden de adayı terketmemek konusunda ortak bir karara vardık.