25 Aralık 2015
Bilgisayarın başında araştırmalarımı yaparken gözüm saate kaydı. 03:40. Neredeyse sabah olacaktı. Fakat ben hâlâ kayda değer bir fikir bulabilmiş sayılmazdım.
Onca gereksiz saçma şeyin bulunduğu internette lanet olası bir kar fikri yoktu. Ama bulacaktım. Çünkü o kız bendim. O küçükten çok, ben istiyordum kar yağdırabilmeyi. Çünkü o kar yağarsa Beyaz kavuşacaktı benliğine. Olması gereken yere, karanlığa. Ya da hayal ettiği karanlıktı olması gereken aydınlık. Kim bilir? Öğrenmenin tek yolu yapmaktı, o küçük kızı, istediğine kavuşturabilmek.
Yanan gözlerimle okuduğum kaçıncı makaleydi bilmiyorum ama hemen sağ tarafta bir reklam gördüm. 'Ucuza Seyehat' Bir anda içim kıpır kıpır oldu. Telefonuma uzanıp Uzay'ı aradım. Çalıyor, çalıyor ve çalıyor.. Açmadı.
Açmamasının sebebini merak ederken tekrar saate baktım. Uyuyor olmalıydı. Hava henüz çok karanlıktı. Gece bitmedi, bitmiyordu. Benim hayatım geceydi. Zaten bitmemesi gerekiyordu.Yarın yetimhaneye küçük kızı ziyarete gidecektik ve ona verecek bir müjdem olmalıydı. Bu sebeple, reklama tıkladım. Bakınmaya devam ederken gözlerim kapanıyordu. Bilincimin de yavaş yavaş kapandığını hissediyordum. En iyisi şimdilik araştırmayı bırakmak diye düşünerek yatağıma girdim ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
***
Beyaz duvarları olan bir odadaydım. Bir kadın doğum yapıyordu.
Her yer kan revan içerisinde kalmış, kadın çığlıklar atıyordu.
Etrafında iki kadın daha vardı.
Sadece izliyorlardı.
Kimse yardım etmiyordu.
Gidip neden yardım etmediklerini sordum.
"O karanlığı doğuran kadın.
Sakın yardım etme."
Dediler.
"Kadın ölecek! Ya, yardım edin kadın ölecek!" diye çığlıklar atıyordum, bağrınıyordum, çırpınıyordum.
Kalbim acıyordu.
Sanki acıyı çeken benmişim gibi ellerimi sıkarak çığlık atıyordum.
Yere kapandım. "Lütfen tanrım, lütfen yardım et!" diye yalvardım.
Kadının sesi tamamen kesildi.
Kafamı kaldırdığımda kıpkırmızı olmuş gözlerim, şaşkınlıktan kocaman açılmıştı.
Anne ölmüştü.
Kadınlar bebeği almış kulağına çığlık çığlığa korkuyu fısıldıyordu;Sen, Gece'sin. Sen, Gece'sin.
Sen Gece'sin.
Karanlığın efendisi.***
Sıçrayarak uyandım. "Ah, sadece bir rüya." dedim kendi kendime fakat pek bir faydası dokunmadı. Bir rüya bir insanın canını ancak bu kadar yakabilirdi. Hani, uyandığınızda taze taze gördüğünüz rüyayı düşünmezseniz unutursunuz ya, ben ilk kez bir rüyayı unutmak istedim, düşünmemek için zorladım kendimi. Unutabildim mi? Hayır, imkansız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Kesiği
Kısa HikayeBırakın, kessin kağıtlar parmaklarınızı. Bu uçsuz bucaksız dünyada, kim sorardı ki hesabını? Tam mutluluğu buldum derken, yıkılır tüm duvarlarınız. Siz acınızı yaşarken kim kurtarır ki karşılıksız? Bırakın, bırakın gelsin bu gece beyaz. Bırakın uzay...