"Offf arkadaşlar beni yeni bölüm yaz diye sıkmayın! Sünnet oldum, psikolojim çok bozuk. Hiçbir şey yazamam!"
Bu sitede yazar kaprisine giren insanın kafasından yaşamak istiyorum. İlk başlarda yazar yeni başlamanın heyecanı ile devamlı yazıyor. Hikâye beğenilip okunması milyonlara ulaştığında yazarlar ikiye ayrılıyor:
1. İlginin hoşnutluğu ile yazmaya ara vermeden devam eder.
2. "Nasılsa bir sürü bölüm yazdım, ben tekrar yazıncaya kadar onlarla oyalansınlar. Yazmak istemiyorum çünkü bana ne."
Bir numaraya plaket ve madalya veriyoruz, orada sıkıntı yok. O yazarların ellerini öpmek gerekiyor. Ancak iki numara tam bir dehşet'ül vahşet. Ben zaten her türlü okunuyorum düşüncesi ile kitabı unutuyorlar. Arada bir okurların zoruyla birkaç bölüm yazıp yeniden ortadan kayboluyorlar. Geldiklerinde ise bahaneleri "Çok zor bir dönemdeyim, kafam çok karışık, hayatım berbat." Hangimiz mükemmel şeyler yaşıyoruz? Bu bir mazeret sayılabilir mi? Hayatınızın sonuna kadar aynı sorunun pençesinde mi kalacaksınız? Ben buraya bütün günün stresini atmak için giriyorum ve gördüğüm şey: Yeter yeter bıktım, ölmek istiyorum. Yazarları anlıyorum, bir defter alıyorsunuz ilk sayfaları özenli özenli doldurup sonlara doğru defterin amına koyuyorsunuz. Bu aynen böyle bir şey. Ama bu durumun bokunu çıkarıyorlar. Aylarca bölüm yazmama sebebi? Aynen sizin sınavlarınız hiç bitmiyor, çok önemli sınavlarınız var, özel hayatınızda ekşın hiç bitmiyor, şirketler zinciri yönetiyorsunuz. Olur öyle arada. Bir de şu var, "Yeter yha benim özel hayatım çok kötü daha fazla yazamam!" diye atar yapıp gidiyorlar. Okur yeni bölüm için bekliyor, sonra bir sabah kalkıp bakıyor ki kitap silinmiş. NİYE? Her şey bir yana yarım bırakılan kitaplar IQ seviyesini düşürüyor. Sayenizde geri zekâlı olduk. Tşklr düşünceli yazarlar.
Y.N/ Bu bölümde yazar notu yazmayacağım. Bunu derken yazar notu yazdım. Kendi kendime paradoks yaptım galiba.
Ne kadar da uzun bir bölüm ismi, adeta bir destan.