Chapter 17 (M)

3K 210 60
                                    



Önceki Bölümden;

  Noodle'ı aldı ve arkasına yaslanarak yemeye başladı. Sehun uzun zamandan beri ilk kez böylesine huzurlu hissediyordu. Düşünceleri olabildiğince sakin, bedeni ise yorgunluğun etkisiyle uyuşmuştu. İçeriyi dolduran temiz hava eşliğinde atıştırmalık hazır yemeğini yemeye koyuldu. Bu keyifli anın dakikalar sonra bozulacağını tahmin edemezdi.


Yeni Bölüm;



Oderint, dum metuant
Benden nefret etsinler, yeter ki benden korksunlar. (, De clementia ve Cicéron, De officiis


- KAİ -

Sehun'un orada oturdukları süre boyunca sessiz kalmayacağını biliyordu. Eninde sonunda konuşacaktı. Belki sorular sorup cevap isteyecek, belki de kendisine bazı şeyler itiraf edecekti. Ve en kötüsü birlikte oldukları gece hakkında konuşmak isteyecekti. Evet, en kötüsü buydu. Çünkü olmaması gereken bir şey, olmaması gereken bir şekilde gerçekleşmişti. Kendine hakim olmalıydı o gece. Fakat bunu yapamamıştı. Sarışının tahrik edici davranışları Kai'nin sınırlarını zorlamıştı. Birliktelik kaçınılmaz bir son olduğunda ise Kai diğerlerine yaptığı gibi duygusuzca becermek yerine onunla sevişmişti. Sevişmek. İşte kabul edemediği şey tam olarak buydu. Ona karşı olan tutumu kesinlikle farklıydı ve Kai buna engel olamıyordu. Sarışının kararsızlıkla dolu davranışları, ağzından dökülen her kelime, her bakışı Kai üzerinde tarifsiz bir etkiye sahipti. Çoğu zaman, onun en karanlık gecede bile parlayan saçlarına dokunmak, ipeksi yumuşaklığın parmaklarında bıraktığı hissi tatmak istiyordu. Fazlasıyla yanlış olsa da düşünmeden edemiyordu. Sehun'un o geceki görüntüsünü, kusursuzluğunu zihnine işlemiş, bunlarla kendisine en tatlı acıyı çektiriyordu.

Fakat Kai öfkeliydi. En çok da kendine hakim olamadığı için. Aciz bir insan gibi ona bağımlı tavırlar sergiliyordu. Sehun görüş alanına girdiği anda odaklanabildiği tek şey o ve sarışının belirsiz bakışları oluyordu. Hayır, bunlar Kai için kesinlikle normal değildi. Onun ruhunda inceliğe, bedeninde hislere ve kalbinde duyguya yer yoktu. Yüzyıllardır bu şekildeydi. Kendisiyle ilgili tüm insani şeyleri dondurmuştu. Şimdi bir adamın gelip donmuş olanları, benliğindeki buz dağlarını eritmesine izin veremezdi. Bu onu insanlığa, ölüme sürüklüyordu.

İstediğin intikamsa, Sehun'a karşı Lilith olmaya alışsan iyi olur Kai. Onun karşısında aptal duygular besleme lüksün yok.

Mekandan çıktıktan sonra defalarca kez kendine bunu hatırlattı Kai. Arkasından öfkeyle adını seslenen sarışının sesi zihninde yankılanıyor, iç sesini uzay boşluğunda atılan bir çığlık kadar etkisiz bırakıyordu. Bundan kurtulmalıydı. Sehun'dan, onun etkisinden kurtulmalı ve sarışına karşı tamamen duygusuz bir tutum sergilediğinden emin olmalıydı. Bunu kendine kanıtlama ihtiyacı duyuyordu. Ve tek bir yolu vardı.

Ertesi akşam, insanların sokaklardan çekilip yalnızca karanlık ve sessizliğin hakim olduğu bir vakitte arabasından inmiş, tüm ışıkları sönük olan daireye bakıyordu. Dinledi. Duvarların ötesinde bir kalp atışı dahi duyamadı. Saniyeler sonra içerideydi. Son zamanlarda bunu alışkanlık haline getirmişti Kai. Evin içinde uyuyan Sehun'u aramak. Çoğu zaman onu salondaki kanepede yatarken buluyordu. Başlarda bunu garipsese de, sonraları sarışının orada uyumayı sevdiğine kanaat getirmişti. İçeride biraz gezindi. Onun evde olmadığını anladığında tekrar sürücü koltuğuna geçti. Neredesin Oh Sehun? Dakikalar sonra evine girdiği kişi ona bu konuda yardımcı olacaktı.


-


"Onu ara ve acilen görüşmeniz gerektiğini söyle."

Ses tonu sert ve fazlasıyla kendinden emindi. Bakışları ise Joonmyeon'un gözlerini delip geçmek için çabalıyor gibiydi. Yıllar önce Senoy, yani Tao ile yaptığı anlaşmanın faydalarını görüyordu. Esmerin zaafı olduğunu düşündüğü bu çocuğun yaşamasına izin vermiş ve karşılığında onu ihtiyacı olduğu durumlarda kullanabileceğinin garantisini almıştı diğerinden. Üstelik zavallı sarışın etki altına alındığının farkına bile varmıyordu. En azından Kai'nin bildiği şekilde işler böyleydi.

Deep Breath: LILITHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin