Chapter 8

2.4K 214 8
                                    




Önceki bölümden;

Etkilenmişti. Sebebi belki de rüyalarıydı ancak bunu sorgulamak için doğru yer ve zaman değildi. Gözlerini diğerinin gözlerinden ayırmadan fısıldadı.

"Kai," Saniyelik bir zaman diliminde dudaklarını ıslatıp devam etti.

"Sanırım seni öpeceğim."


Yeni Bölüm;

Ducunt volentem fata,nolentem trahunt.
Kader, onu kabul edene yol verir, reddedeni ezer geçer.


- SEHUN -

Sehun ilk kez bir adamı öpmüyordu. Defalarca öpüşmüş hatta sevişmişti. Buna rağmen dudaklarını esmerin dudaklarına bastırdığında oldukça garip hissetti. Heyecan değildi bu. Aksine Sehun o kadar sakindi ki kalbinin atışlarının bile yavaşladığını söyleyebilirdi. Dudaklarındaki yabancı sıcaklıkla az önceki öfkesi dinmiş, zihni durgunlaşmıştı.

Saniyeler süren aralıklarla dudaklarını kaldırıp tekrar bastırıyordu. Gözleri kapalı, aklı ise hiç bir şey düşünemeyecek kadar uyuşuktu. Hayatı boyunca tutarsız, keyfi hareketlerden kaçınmıştı. Ancak bu davranışı geçmiş alışkanlıklarının yavaş yavaş yıkıldığını hissettirdi ona. Ağır ağır dilini devreye sokarak iki haftadır görmediği -tanıdığı bile söylenemezdi- adamın dudaklarını aralamaya çalıştı. Açık yarasından araya karışan kan tadını alsa da umursamadı. Daha öpücüğüne karşılık alıp almadığının bile farkında değildi. Delirmiş olmalıydı. Umursamazca yaptığı bu davranış, ertesi gün kendine geldiğinde onu pişman edebilirdi.

Dilinin kendi kendine yaptığı savaşı kazandığını düşünmüştü ki bileğindeki tutuşun sıkılaştığını hissetti. Beline yerleşen güçlü bir el.. Ve saniyeler içinde sırtı az önce adamın arkasında olan duvarla buluştu. Zaten içtikleri yüzünden başı dönüyordu. Üzerine bu ani yer değişimi yaşanınca, dengesini kaybedip boşta kalan eliyle esmerin omzuna tutunmak zorunda kalmıştı.

Derin nefesler alırken başını yavaşça kaldırdı ve O'na baktı. Birbirine kilitlenmiş bir çift gözden farklıydı bu. Tutku'ydu. Şehvet'ti. Arzu'ydu. Ve yaşanan her şey, Tanrı'nın planının bir parçasıydı.


- KAI -

Her adımını önceden kararlaştırmış, kendi oyununu kendi kuran, oyuncağının adım adım davranışlarını hesaplayan Kai, şimdi kilitlendiği gözlere, içindeki bastırılamaz duyguları yansıtmamak için büyük çaba sarf ediyordu. Beklenmedik şeylerden nefret ettiğini defalarca deneyimlese de durumdan memnun olmadığını söylemek yalan olurdu. Nihayetinde amacı çocuğu kendine bağlamak ve altına almaktı değil mi? Beklenmedik bu öpücük, başarıya adım adım yaklaştığının bir göstergesi olmalıydı.

O'nu da seçmişti tıpkı öncekiler gibi. Doğduğu hafta öldürmek için beşiğine yanaştığı bebeğin hayatını, kendi eğlencesi için bağışlamıştı. Çünkü Kai buydu. Yüzyıllar öncesinde yaptığı seçim, aldığı karşılık onu kötü olmaya mecbur bırakmıştı. İnsanların onun adını şeytan, iblis, canavar olarak anıyor olması neredeyse hoşuna gidiyordu. Tüm bu yaratıklar adem oğullarını korkutuyordu. Güçlülerdi ve Kai gücü severdi.

Dudaklarının üzerinde çocuğun dilini ve kanı tattığında sakin kalmak için hala tuttuğu bileği sıkmıştı farkında olmadan. Diğerinden böyle bir hamle beklemiyordu. Üstte olmak istediğini bu kadar belli etme küçük tavşan. Sen aşağıda olmak için doğdun.

Deep Breath: LILITHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin