Mutlu olmuştum beni yalnız bırakmadığı için. Ares içeri geçip Berkegilin yanına oturdu. Ben de kızların yanına mutfağa geçtim. Ahu "kim?" diyince
"Ares gelmiş."
"Barıştınız mı?"
"Küsmedim ki. O anda sinirlenmiştim." dedim gülümseyerek. Bir bardak ve bir tabak fazla koyduk. İçeri geçtiğimizde filmi seçmiş bizi bekliyorlardı. "Nihayet gelebildiniz." dedi Ümit.
"Patlama geldik." dedim gülerek. Biz Ares ile ikili koltuğa geçtik. Diğerleride dörtlü koltuğa geçmişlerdi. Filmi izlemeye başladık. Şuan yanımda Ares olduğu için o kadar heycanlanmıştım ki yanaklarım kızardı. Herkes televizyona baktığı için umursamadım. Film korku filmi olduğu için ışıkları kapadık. Genelde fazla saçma olmazlarsa çok seviyorum korku filmlerini. Bizimkilere baktığımda Berke bana bakıyordu. Diğerleri film izliyorlardı. Bana baktığını görünce kolamı hemen elime alıp tv ye döndüm. Bir süre sonra omzumda bir el hissettim. Elin sahibine baktığımda ise Ares' ti. Başka kim olabilir ki? Sonuçta yanımda o oturuyordu. Berke' ye gözüm kaydı. Yine bana bakıyordu. Ares' e gülümseyerek yanağından öptüm. Sırf Berke baktığı için. Sonrasında Ares' in göğsüne yatıp tv devam ettim. Uyumuştum. Uyandığımda film bitmek üzereydi. Bizimkilere baktığımda Mehtap Ümit' in kolarına, Ahu Berke' nin omzuna yatmıştı. Ares ise bana sarılmıştı. Biraz daha izledikten sonra bitti. Sehpadan telefonu alıp saate baktım. 01.03 tü. Oha bu kadar olmuş muydu? Mehtap ve Ahu uykulu uykulu bakıyorlardı. Sonra Berke, Ümit ve Ares' i yolcu ettik. Biz kız kıza konuşmayı planlıyoduk. O başka bir güne artık. Mehtap' a odasını gösterip bir kaç parça giyecek verip yatışa geçtik.
*********************
Alarmın sesiyle uyandım. Okul vardı. Kalkıp rutin işlerimi yaptım. Dolabımın başına geçip siyah dar paça pantolonumu ve beyaz salaş üzeri taşlı bir t-sihirt alıp giydim. Saçlarımı at kuyruğu bağladım. Aklımda Ares vardı. İlk gün gördüğüm yakışıklı. Aklıma öğrenci kartı geldi. Kırmızı geniş bir çantaya ceketi ve kartı koydum. Dün vermeyi unutmuştum. Gerekli kitapları ve telefonuda koyduktan sonra çantayı kapadım. Makyaj masama oturup kalın bir eyeliner çekip kuyruğunu uzattım. Ardından maskaramı sürdüm. Fondöteni ve kırmızı rujumu sürdüğümde hazırdım. Gidip önce Ahu' yu sonra Mehtap' ı kaldırdım. Onlar hazırlanırken ben de mutfağa geçip sofrayı kurdum. Onlarda gelince kahvaltımızı yapıp topladık. Çıkarken üzerime siyah bir ceket geçirdim. Sonbahar yaklaşıyordu. Ayakkabılarımızı giydiğimizde hepimiz de hazırdık. Yürümeye başladık. Araba almaya karar verdim. Aslında okul uzak değildi ama gezerdim. Sonuçta ehliyetim vardı. Yurt dışında arabamda vardı. Yakın zamanda gidip babamı aramalıydım. Çıkışta aramaya karar verdim. Okula varmıştık. Sınıfa geçtik. Berke ve Ares gelmemişti. Sadece tanıdık olarak Ümit vardı.
"Selam."diyerek girdim. O da karşılık olarak;
"Selam." dedi. En arkaya geçtim. Ares' in buraya oturacağını düşünerek. Berke de gelmişti. Ares hala gelmemişti. Merak ettim. Telefonu tuşlayıp kulağıma götürdüm. Açıldığında "nerde kaldın?" dedim endişeli sesimle.
"Bir işim var. Diğer derse yetişirim." dedi. Düz bir sesle.
"Tamam görüşürüz." dedim ve kapadım. Ahu' nun yanına geçtim. Biraz konuştuktan sonra profesör geldi. Ben de hemen yerime geçtim. Defter çıkarıp not almaya başladım. Zaman çabuk geçmişti. Ahu Berke' yi, Mehtap ta Ümit' i koluna taktı. Berber aşağı kattaki kantine indik. Ümit gidip hepimize latte sipariş etti. Biz onları beklerken merdivenlerde Ares göründü. Beni görünce yanımıza geldi ve bir sandalye çekip yanıma oturdu.
"Selam."dedi. Ahu, Mehtap ve Berke de "selam." dediler hep beraber. Ümit gelince herkes lattesini aldı. Ares te kendisine alıp geldi. Güzelce içip sınıfa geçtik. Dersleri bitirip dışarı çıktık. "Bugün ne yapsak" dedi Ahu. "Evet ya bişeyler yapalım." dedi Ümit. "Akşam kulüpe gidelim." dedim. "Beni unutun." dedi Ares. Ahu ona dönüp "sende gelceksin."
"İşlerimi halledersem gelirim." dedi. Ben de "tamam kaçta gidiyoruz?"
"Bilmem. Hazırlanınca gideriz." dedi Mehtap. Anlaşınca Mehtap Ümit' in arabasına, Ares kendi arabasına, ben ve Ahu Berke' nin arabasına bindik. Eve geldiğimizde Ahu' yu içeri gönderdim ve Berke' ye seslendim. " Berke biraz konuşalım mı?"
"Tamam bin arabaya." gidip ön koltuğa oturdum. Sessizce yolculuk bitti. Geldiğimiz yer sahil kenarıydı. Arabayı park edince indim. Berke de yanıma geldi. Yürümeye başladık.
"Ne konuşacağız?" dedi meraklı bir sesle. "Neden mutsuzsun?"
"Mutlu olmam için bir sebep yok."
"Sevgilin var mı?"
"Yok, ne yapacaksın?"
"Sadece sordum." dedim nazikçe.
Sonra bana döndü.
"Gerçekten seviyor musun?"
"Kimi?"
"Tabiki Ares' i."
"Bilmiyorum." dedim. Gerçekten de bilmiyordum. Formalite bir sevgiliydik. Zaten ayrılacaktık. Böyle bilmesi daha iyi oldu. 'Neden ayrıldın?' demezdi.
"Çok uzak davranıyorsun. Tanımıyormuş gibi." dedim ve ekledim.
"Biraz yakın davransan olmaz mı?" bunu arkadaş olmak için söylemiştim.
Arkadaşlar ne içindir?
Sadece mutlu zamanında değil, kötü zamanında da yanında olmalı.
Bu yüzden Berke ile iyi bir arkadaş olacağımı düşündüm. O yüzden biraz yakınlaşıp daha iyi tanımam lazım.
"Evet birbirimizi tam anlamıyla tanımıyoruz."
"Haklısın. Birbirimizi tanımak için zamana ve birbirimize ihtiyacımız var." dedim ve gülümsedim. Sonra o da gülümsedi. Sarıldık.
"Hadi gidelim. Malum hazırlık yapacağım." dedim ve o da kafasını olumlu anlamda salladı. Arbaya binip eve geldim.
Anahtarı yanıma almadığım için zile bastım. Ahu
"Geldim." diyerek gelip kapıyı açtı. İçeri girdim ve koltuğa zıplayıp oturdum."Sana elbise ayarladım." dedi sevinçle.
" bakayım." dedim heycanlı sesimle.Yukarı koşar adımlarla çıktı. Ben de yavaş yavaş yanına gittim. Yatağın üzerinde iki elbise vardı.biri kırmızı biri bordo renkliydi. Kırmızı olanı bana uzattı. Elime alıp daha dikkatli baktım. Sadeydi. Sırtı açıktı ve dizimden bir karış üzerinde olmalıydı. Gidip odama giyindim. Aynanın karşına geçip kendime baktım. Fazla kısa değildi. Beğenmiştim. Ahu' nun yanına geldim."Nasıl olmuş?" dedim. Etrafımda dönerek. Ahu da bordo renkli elbiseyi giymişti.
"Çok yakışmış tatlım." dedi.
"Ben nasılım?" dedi o da dönerek.
"Sana da çok yakışmış bitanem." dedim. Sonra geri odama geçtim. Saçlarımı düzleştirip at kuyruğu bağladım. Sıra makyaja geldi. Makyaj masama oturdum. Kırmızı bir ruj sürdüm. Fondöten ve eyeliner sürdüm. Son olarak maskaramı sürdüm. Dolaptan siyah topuklu kısa botlarımı ve siyah taşlı çantamı da aldığımda hazırdım. Ahu yanıma geldi."Güzel olmuş mu?"
"Süpersin." dedim. Gerçekten de süperdi. Ayağına siyah topuklu ayakkabı giymişti. Saçlarını topuz yapmıştı. Makyajı ise bir harikaydı. Elbisesi benimkinden kısaydı. Üzerinde küçük taşlar vardı. Siyah çançası da taşlıydı."Hazırsak Ares' i arıyorum." dedim ve bir yandan çantamın içindeki telefonu çıkardım.
"Hazırız. Ben de Berke' ye bir bakayım. Anlaştık?"
"Anlaştık." dedim gülerek. Ahu anahtarı alıp çıktı. Ben de mutfaktan bir su alıp odaya geçip oturdum. Sudan bir yudum aldım ve Ares' i aradım."Hazır mısın?"
"Hazırım."
"Geliyorum o zaman."
"Tamamdır." dedim ve kapadım. Sonra Meltem' i aradım.
"Meltem, hazır mısın?"
"Evet." dedi.
"O zaman kulüpte buluşuyoruz."
"Yeri bilmiyorum."
"Mesaj olarak atarım şimdi. Ümit' i unutma."
"Tamam görüşürüz."
"görüşürüz." dedim ve kapadım. Korna sesini duyduğumda camdan baktım. Gelen Ares ti. Üzerime deri siyah ceketi giydim. Kapıyı kitleyip anahtarı çantama attım. Ares siyah bir porşe ile gelmişti. Kendisi de siyah parlak dar kesim ceket ve siyah pantolon giymişti. Ayakkabıları da yine siyahtı. Hafif sakalları çıkmıştı. Yanıma gelip elimi tuttu. Arabanın kapısını açınca bindim. Hızlıca geldik. Önce kendisi indi ve yanıma gelip kapımı açtı. Çantamı alıp indim. İçeri girerken belime sarıldı ve hafif kendine çekti. İçeride müzik çalıyorlardı. Bizimkilerin yanına gittik. Berke gri bir takım elbise giymişti. Saçları bir harika olmuştu. Ümit ise lacivert pantolon ve ceket içine ise beyaz t-shirt giymişti. Mehtap' a gelince açık mavi uzun bir elbise ve mavi yüksek topulu ayakkabı giymişti. Saçlarını açık bırakmıştı. İçeceklerimizi sipariş verip geldi Ares. Ahu Berke' yi çekiştirerek dans etmeye başladılar. Mehtap' la Ümit te dans etmek için yanımızdan ayrıldılar. Ares:
"Bizde dans edelim." dedi. Ben de kabul ettim. Yavaşça dans etmeye başladık. Bir süre sonra şarkı bitgülerekrimize geçtik. Bu arada dördüncü bardağımı içiyordum.
"Fazla hızlı değil misin?" bunu diyen Ares ti.
"Kafaya takma." dedim gülerek.
Hareketli bir şarkı çıkınca hepberaber zıplamaya başladık. Bu şarkı da bitince en sevdiğim ve bildiğim hareketli şarkı çıktı. Ares uzaklaşıyordu. Nereye gittiğine baktığımda sahneye çıkıyordu. Ben de yanına gittim. Beraber sahneye çıktık. O mikrofonu eline aldı. Ben ise gitarı. Ben çalmaya başladım. O da söylemeye. Gitar çalmayı yedi yaşında öğrenmiştim. Hâlâ da çalıyorum. Bu yüzden profesyonel bir çalıcı olmuştum. Birbirimize bakıyorduk ve gülüyorduk. Sesi çok güzeldi. İnsanı etkiliyordu. Şuan mutlu ve sarhoştum. Şarkı bittiğinde büyük bir alkış koptu. Ares bana doğru ilerliyordu ve bende ona. Sonunda belimden tutup kendine çekti ve öpmeye başladı. Tabi karşılık veriyordum. Uzunca böyle durduk. Yine alkışkış sesleri gelince ayrılıp bizimkilerin yanına geçtik. Yedi bardak daha içince rekorumu kırdım. Toplam on bir olmuştu. Çantadan telefonumu çıkarıp baktığımda 02.11 di. Oha bu kadar olmuş muydu? Ares' e baktığımda konuşuyordu.
"Gidelim mi?" dedim bizimkilere. Hepsi de olumlu cevap verdiler. Çıkışa doğru ilerledik. Ahu' ya dönüp "bugün eve gelmiyeceğim." dedim.
"Nereye gideceksin?" dedi endişeli bir şekilde.
Sendeledim. Düşmemek için yanında duran Ares' ten destek aldım ve sırıtarak.
"Ares' e." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUM
RomanceSevdiği kişiyi kaybetmemek uğruna uzun bir yolculuğa çıkan Çiğdem'in hikayesi...