9-HAYALET KARDEŞLER

48 8 4
                                    

Gnarls Barkley - Crazy

Kanyonun öbür ucu artık gözüküyordu. Yalnızca birkaç kilometrelik yolları kalmıştı. Draigar ile yaptıkları dövüşten sonra yolculukları kanyonun sonuna kadar gayet rahat geçiyordu. Şu zamana kadar hiç bir saldırıya uğramamışlardı.
"Kanyonun bu kısmı Draigar'ın hükmettiği bölgeden sonra en tehlikeli yerdir. Dikkatli olun" dedi Elahir, iki kardeşin tedbiri elden bıraktıklarını hissetmişti.
Hareda'nın ayağı bir şeye takılıp tökezledi. Bir taşa takıldığını düşünen çocuk hiç düşünmedenen adım attı. Ama bir şey ilerlemesine engel olmuştu. Pantolonu takıldığı yerden kurtarmak için eğilince, kıyafetine takılan el benzeri dalı gördü. Tam onu çıkaracaktı ki dal birden ayağına sarıldı ve garip bir yaratık çığlık atarak yüzeye fırladı.
Hareda korku dolu bir çığlık attı. Elahir ve Eoancy arkalarını döndüklerinde zombi benzeri garip bir yaratığın Hareda ya saldırdığını gördüler. Hareda çoktan canavarı ateşe vermişti. Elahir hemen hava savurarak canavarı çocuktan uzaklaştırdı.
"Bu da neydi böyle?" diye sordu Hareda heycanla.
"Nihayet kendilerini gösterdiler. Bunlar berzerkenler. Bir zamanlar burada hüküm sürmüş olan şehrin lanetlenmiş insanları. Draigar'dan sonra kanyondaki en güçlü yaratıklar bunlardır. Hemen koşun. Onlarla kanyon çıkışına ne kadar yakın bir yerde dövüşürsek o kadar iyi" dedi elf.
Onlar son hız yol alırlarken, yerden yirmi tane berzerken çıkmıştı bile. Kimisinin üstünde zırhlar ve silahlar vardı. Kimisi drazar iskeletlerine biniyordu.
"Bu bir ordu, berzerkenlerden oluşan bir ordu" diye yakındı Hareda. Yolu yarılamışlardı ki etrafları yüze yakın düşman tarafından sarılmıştı. Kurt iskeleti şeklindeki canavara binmiş bir berzerken birkaç adım öne çıktı. Üstünde bir zamanlar çok görkemli ve sağlam olduğu belli olan, ama şimdi ise paslı ve kırık bir zırh vardı. Başına taktığı miğferin arkasında mor gözleri ölümcül bir şekilde parlıyordu.
"Bu onların kralları olmalı" dedi Eoancy. Grup üyelerine anlamsız gözlerle bakan berzerken birden ince, kulakları yırtarcasına bağırdı ve bindiği kurt iskeletini harekete geçirerek saldırdı. Elahir hemen topraktan bir duvar oluşturdu. Ama canavar bu kalın duvarı kırarak geçti. Bu sefer Elahir ona sert ve keskin bir rüzgâr bıçağı göndererek kafasını gövdesinden ayırdı. Bütün berzerkenler gözlerini yere düşen liderlerine çevirdiler. Aynı anda korkunç bir şekilde kükrediler ve düşen efendilerinin intikamını almak için öfkeyle saldırdılar. Birden grubun üstüne güçlü ateş saldırıları yağmaya başladı. Kimi berzerkenler de kılıçları, topuzları, balta ve mızraklarıyla saldırıya geçmişti.
"Sırt sırta verin. Güçlü bir savunma yapmalıyız" dedi Elahir. Eoancy tar azulerasını açtı ve siyah alevler yağdırmaya başladı. Hareda da eğitimde gördüklerini başarıyla uyguluyordu. Düşmanın sayı üstünlüğüne rağmen, kısa süre içinde grup üyeleri duruma ayak uydurmuştu. İki kardeş güçlü bir savunma yaparken, Elahir çoktan üstünlüğü ele geçirmiş ve adım adım berzerkenleri geriletiyordu.
Ama bu durum kısa süre içinde tersine döndü. Drazar iskeletlerine binen berzerkenler kardeşlere karşı saldırıya geçmişti. Fiziksel saldırılarındaki güç ile üstünlük kurmuşlardı. Ardı arkası kesilmeyen saldırılardan biri önce Haredayı yere yıktı. Yaratıklar hiç durmadan saldırılarını kıza çevirdiler. Eoancy tüm gücüyle savunmaya geçmişti. Ama yaratıkların gücü Eoancy'nin ötesindeydi. Saniyeler içinde yaratıklar kızı da yere yıktılar.
Ama Elahir duruma müdahale etti. Güçlü bir rüzgâr ile çocukların etrafını saran berzerken grubunu dağıtarak çocukları kurtardı. Bu kadar eğitimin yeterli olduğuna düşünen Elahir artık kanyondan çıkma zamanının geldiğine karar verdi.
Yollarını kapatan berzerkenleri güçlü hava ve ateş saldırıları ile yıkarak ilerlemeye başladı. Çocuklarda onu takibe geçti.
Kısa süre içinde kanyonun çıkışına kadar geldiler. Elahir bir hamle ile kanyonu çevreleyen uçuruma çıkan bir yokuş yükseltti. İki çocuk önde Elahir arkadaydı. Üstlerine alev topları yağmaya devam ediyordu. Bazı berzerkenler de yokuşu tırmanmaya başlamıştı. Ama grup üyeleri farkı açmıştı ve kendilerini kanyondan dışarı attılar.
Ancak öfkeli bir berzerken peşlerinden gelerek kanyondan dışarı fırladı ve Elahir'e doğru saldırdı. Ama bir anda bütün vücudunu mor bir alev kapladı. Berzerken acılar içinde yere düştü ve saniyeler içinde küle döndü. İkinci bir berzerkenin kolu kanyondan çıkmıştı ki aynı mor alevler onun kolunu da kapladı. Canavar acı ile kolunu geri çekti. Mor ateş yavaşça söndü. Canavar onlara öfkeli gözlerle bakıp, kükredi. Sonra arkasını dönüp anlamsızca şeyler konuşarak aşağı inmeye başladı. Berzerkenler birer birer toprak altındaki yurtlarına çekildiler ve kanyonu tekrar sessizlik kapladı.
"Onlar bu kanyonun lanetli sakinleri" dedi Elahir "Buradan çıkmaları yasak. Dünyanın sonuna kadar bu ölü diyarda kalmaya mahkûmlar"
İki kardeş yorgun bir şekilde yere çöktüler. Kanyondan çıktıkları için rahat rahat dinlenebileceklerini umuyorlardı.
"Kendinizi hemen bırakmayın" dedi Elahir. Sesi ciddiydi. "Bazı misafirlerimiz var". Aynı anda beyaz ve ağır bir hava çöktü etraflarına. Görüşleri nerdeyse sıfıra düşmüştü. Eoancy bu duyguyu daha önce tatmıştı "Hayalet kardeşler" dedi.
"Birbirinizden ayrılmayın ve bana yakın durun" dedi Elahir. Bu sis içinde ne rakiplerini görebiliyor ne de auralarını hissedebiliyordu. Tüm dikkatini düşmanlarını hissetmeye odakladı. Gözlerini kapadı, en küçük sesi bile duymak için dikkat kesildi. İki farklı yönden gelen hava saldırısının seslerini duydu. Yerden iki toprak duvar yükselterek saldırıları durdurdu.
Eoancy ve Hareda olmasaydı hiç tereddütsüz saldırıya geçerdi ama onlardan uzaklaşıp hayatlarını tehlikeye atamazdı. Kendi özel tekniğini kullandı. Etrafa soğuk bir sis çöktü. Bu sisin içinde oldukları sürece nerede olduklarını ve hareketlerini algılayacaktı.
"Bu o garip sis" dedi Eras kardeşine "Bunu içinde bizi hissedebiliyor"
"Evet. Gizlilik planımız suya düştü"
"Son bir deneme yapalım. Sen elfe saldır, bende çocuklara. İşe yaramazsa başa baş bir mücadeleye gireriz". Arah tamam manasında başını salladı. Ayna anda hızla saldırıya geçtiler. Elahir saldırıyı direkt karşılamak yerine çocuklarla birlikte durduğu toprak parçasını yükseltti. Böylece duman ve sisin dışına çıktılar. Elahir dövüşü kesin bir şekilde bitirmeye kararlıydı. Arah hızla duman ve sisin içinden fırladı. Ama Elahir güçlü bir hava darbersi ile onu yere çaktı. Sonra hızla döndü ve çocuklara saldırmaya çalışan Ersa'yı ateşten bir kırbaç ile yakaladı. Kızı hızla kendine çekerken elinde buzdan bir kılıç oluşturdu ve kızın karnına sapladı. Kılıç kızın karnındayken Elahir buzdan dikenler çıkararak iç organları parçaladı. Ersa'nın cansız bedeni yere düştü.
Kardeşinin düşüşünü gören Arah'ın gözleri dehşet ve öfkeyle açılmıştı. Hiç düşünmeden Elahir'e doğru fırlayarak saldırıya geçti.
Elahir olduğu yerde duruyor, düşmanını dikkatle izliyordu "Öfke, güçlenmek için mükemmel bir motivasyon kaynağıdır. Eğer onu kullanabilirsen" dedi. Adamın saldırısını karşıladı ve onu kolundan yakalayıp yere çarptı. Adamın tepki vermesine izin vermeden kılıcını çekti, hızla Arah'ın kalbine sapladı. Adam birkaç saniye kasılıp titredikten sonra hareketsiz kaldı.
Elahir onun ve kardeşinin cesetlerini Ölüm Kanyonu'nuna fırlattı ve "Hadi yolumuza devam edelim" dedi.

Asuraların YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin