Alper ayyıldız-siyah
O gece iki kardeş Zazark'ın kaldığı handa gecelediler. Kapının sertçe çalınması ile uyanan ilk kişi Eoancy oldu.
"Hadi uyanın. Yola çıkmamız gerek" diye seslendi Zazark gür sesiyle. Anlaşılan handa kalan diğer müşterileri rahatsız edip etmediği onun için önemli değildi.
Eoancy kafasını çevirip pencereden baktı. Eoera'nın mavi ışıkları henüz havayı aydınlatmamıştı. Hemen giyindi ve kardeşini uyandırdı. Kısa sürede hazırlandar ve handan ayrıldılar.
Liman boş sayılırdı. Gece boyunca limanı adımlayarak git gel yapan bir kaç muhafız nöbetlerinin son saatlerini tamamlıyordu. Gemilerde hareket eden tek tük karartılar göze çarpıyordu. Limanın canlanmasına henüz bir kaç saat vardı. Ondan sonra burada iğne atsanız yere düşmezdi.
Kısa bir süre sonra Zazark'ın Ejderha adlı küçük gemisinin yanına geldiler. Büyük bir gemi sayılmazdı. Tek kişi idare edebilirdi. Yine de açık denizin dalgalarına ve fırtınalarına dayanabileceğini düşündü Eoancy.
Tüm Ateş Krallığı gemileri gibi onunda gövdesi çeliktenti. Ateş Elementi saldırı açısından en güçlü kabul edilirdi ama savunması zayıftı. Bu yüzden savunmadaki açıklarını zırh ve silahlarıyla güçlendirmek için insanlar metal işçiliği ve demircilikte kendilerini ilerletmişlerdi. Sonradan bu bilgilerini deniz savaşlarında elflere denk olabilmek için gemilerinde kullanmışlardı.
Zazark önde gemiye çıktılar. "Sen evlat demir al. Kızım sende yelkenleri indir" dedi Zazark.
Gemi gittikçe artan bir hızla ilerlemeye başladı. Zazark gemiyi limandan, açık denizlere çıkarttı. Saniyeler geçtikçe şehir arkalarında küçüldü ve en sonunda kayboldu.
Eoancy önlüğünü çözüp duvara astı. Yemekler birazdan hazır olurdu. Mutfaktan çıktı. Bugün hava güzel ve deniz sakindi. Herkesin gündelik bir işi vardı. Hareda yerleri siliyor, Eoancy mutfak işleri ile ilgileniyordu. Zazark ise dümeni tutuyor, arta kalan zamanlarda da onlarla uğraşıyordu.
Eoancy uçsuz bucaksız denizi izlerken Zazark da güverteye çıkmıştı. İlk işi yerleri silen Hareda'ya sataşmak oldu.
"Bu ne böyle yerler böyle mi silinir? Gençler, gençler biz sizin yaşınızdayken peh be neler yapardık" dedi ve pro dumanını Hareda'ya doğru üfledi. Hareda'nın yüzünde bir öfke ifadesi belirdi ama anında kayboldu. Sonuçta adam Elahir'in bir dostuydu ve Elahir onun bazı sinir bozucu davranışlarına karşı iki kardeşi önceden uyarmıştı.
Ardından Zazark mutfağa yöneldi. Eoancy yaptığı yemekleri tattı "Neyse bu sefer bizi öldürmeye çalışmamışsın. Ufakta olsa bir iyileşme var"
Eoancy içten içe kızsa da bir şey demedi. Yüzündeki sakin ve duygusuz ifadeyi korudu. Çok az şey bunu bozabilirdi. "Yemek yapmayı sevmiyorum. Gerekmedikçe de yapmayı düşünmüyorum" dedi düz bir sesle.
"Ne o yoksa evinde bir dediğini iki etmeyen hizmetkarların mı var?"
Hareda'nın yüzünden bir şok dalgası geçti. Ama Eoancy'nin yüzü hiç değişmedi. Elahir Zazark'ın güvenilir olduğunu söylemişti ama kimliklerini söylediği konusunda bir şey dememişti. Bilip bilmemesi Eoancy için önemli değildi ama eğer Zazark onların kim olduğunu bilmiyorsa bunu Eoancy'den öğrenemeyecekti.
Sonra gene Zazark konuştu "Heh gerçi o kadar zengin olsanız Elahir'in yanında sürgün hayatı içinde olmazdınız... Neyse hadi sofrayı kuralım da yemek yiyelim. Kurt gibi acıktım"
Tüm şikayetlerine rağmen yemeği büyük bir iştahla yedi Zazark. Ardından purosunu yakarak derin bir nefes aldı ve üflerken Eoancy'e seslendi "Hey küçük velet! Şu yelkenleri toplada fırtınada yırtılmasın"
"Fırtına mı? Gökyüzü açık. Bir tane bile bulut yok" diye itiraz etti Hareda.
"Dediğimi yapın. Gerisine karışmayın"
İki kardeş adamın dediklerini yerine getirdi. Çok geçmemişti ki birden büyük bir fırtına patlak verdi.Ancak yaşlı adam tecrübeliydi. Gençliğinden beri bu denizlerde gezmişti. Geminin şiddetli fırtınayı zarar görmeden atlatabilmesini sağladı.
Fırtınadan sonra yolculukları epey sakin geçmişti. Zazark'ın onlara verdiği angarya işler ve sürekli eleştirileri dışında her şey tıkırında gidiyordu. Yolculukları nerdeyse bitmişti. Ateş Krallığı topraklarına iki haftalık yolları kalmıştı.
Hareda eski yelkenin hasar görmüş yerlerini dikiyor, Eoancy ise yemek yapmaya çalışıyordu. Aksi adam onun yanına geldi ve yine söylenmeye başladı.
"Bir de kız olacaksın sen buna yemek mi diyorsun. Efendi Elahir sizi benim elime verecekti, bir haftada adam ederdim" dedi. Eoancy artık alışmıştı. Hatta adamın babacan davranışlarından hoşlanmaya bile başlamıştı. Zazark'ın bu tavırlarında sevdiği birini kızdırmaya çalışan muzip birinin havası vardı. Eoancy bir şey demeden yemek yapmaya devam etti. Zazark mutfaktan çıkmıştı ki gemi bir şeye çarparak sallandı. Hemen ardından korkunç bir canavar çığlığı duyuldu ve yılana benzer dev bir deniz yaratığı ortaya çıktı. Yaratık gemiye saldırmak üzere gerilmişti. Eoancy tar-azulerasını açtı ve koşarak mutfaktan çıktı. Hareda kılıcını çekmiş hazır bekliyordu. Ancak tam bu sırada yaratığın ağzının içine bir zıpkın saplandı ve arka derisini yırtarak çıktı. Sonra ikinci bir zıpkın canavar'ın gözüne saplandı ve patlayarak dev yılanın başını paramparça etti. İki kardeş yaşlı adama baka kaldılar. Yaşlı adam kahkaha atarak "Denizlerin yaşlı kurdu Zazark'ı yenebileceğini mi sandın seni değersiz varlık?" diye bağırdı. Yaratığın cansız vücudu denize düşerken Hareda yaşlı adamın yanına geldi ve "İhtiyar, senden böyle bir hareket beklemiyordum" dedi.
Yaşlı adam şen bir kahkaha attı "Bu denizlerde dolaşacaksan ya deli yada güçlü olacaksın. Neyse ki ben her ikisiyim de" diyerek karşılık verdi.
Akşam olunca Eoancy ve Hareda odalarına çekilmişlerdi. Hareda kısa sürede uyuya kalmıştı. Eoancy'nin gözüne ise uyku giymiyordu. Uzun zamandır ayrı oldukları vatanlarına tekrardan ayak basakları için hem heyecanlı, hem sevinçli ama bir o kadar da gergindi. Kendi memleketine bir kaçak, bir düşman olarak girecekti. Varlıları fark edilirse başları belaya girerdi. Derin bir nefes aldı ve battaniyesini üstünden atarak ayağa kalktı. Hava almak için geminin güvertesine çıktı.
"Demek senide uyku tutmadı" dedi Zazark her zaman ki gibi prosunu içiyor, bir yandan da elindeki testiden içiyordu. "Biraz ister misin?" diye sordu.
"Ben içki içmem" dedi Eoancy.
Zazark gür bir kahkaha attı ve "İçki değil ki bu. Ateş çiçeği özü"
Bu içecek Eoancy'nin favorilerindendi. Ateş Krallığında yetişen Ateş çiçeğinden yapılırdı. Hiç ısıtılmasa bile her zaman sıcak olurdu ama içildiği zaman insana ferahlık verirdi.
"Sen geç otur" dedi Zazark ayağa kalkarken "Elf Krallığında bundan bulmak zordur ama fırsatını bulunca asla kaçırmam. Elimde taze üretilmiş büyük bir stok var. Yalnız başıma içmek sıkıcı olurdu"
Ambarlara indi ve kısa bir süre sonra elinde birkaç şişe ile birlikte döndü.
Yan yana oturup içmeye başladılar. Gerçekten lezzetli ve tazeydi.
"Heyecanlı olmalısınız prenses Eoancy. Sonuçta yıllardır memleketinizden uzaktaydınız" dedi Zazark büyük bir yudum içtikten sonra.
Eoancy "Bizleri tanıyordun" dedi Eoancy düz bir sesle.
"Elbette tanıyordum. Yoksa verdiğim inca angarya işlerin ve sataşmaların bir tadı olmazdı. Söylesenize kaç Ateş Krallığı vatandaşına prens ve prensesini böyle çalıştırma şansına erişe bilir" diye cevap verdi Zazark ve bir kahkaha attıktan sonra ekledi "hem on yıl boyunca hizmetinde bulunduğum adamın çocuklarını tanıyamayacak mıyım?"
"Sen babamın hizmetinde mi çalıştın?"
"Evet dedenize ve babanıza toplamda otuz yıl amiral olarak hizmet ettim. Onlar hayatımda en çok saygı duyduğum kişilerdi"
"Peki niye ülkeyi terk ettiniz?"
"Bu anlatmayı sevmediğim bir konu" dedi adam. Sonra gülerek ekledi "Hem insanlar geçmişimi bilmediği için onların gözünde çok daha gizemli duruyorum".
Eoancy ister istemez hafifçe güldü "Peki ya Efendi Elahir ile ne zaman tanıştınız?"
Zazark kıza baktı. Elahir ile ilgili bir şeyler duymak istediği, onun hakkında bir şeyler öğrenmek istediği o kadar açıktı ki. Zazark o zaman fark etti. Eoancy o adama aşıktı. Hafifçe gülerken purosundan bir nefes çekti.
"İşte bu anlatmayı sevdiğim bir hikaye" dedi ve devam etti "Ateş Krallığından ayrılışımın üstünden üç yıl geçmişti. Zamanımın çoğunu Bereethil'de geçiriyordum. Bir gün Efendi Elahir geldi ve bana bir maceraya çıkmayı teklif etti. Ateş'in en güçlü ikinci ryusu olan Ejderha'nın peşine düşecektik. Uzun zamandır böyle ilginç bir macera teklifi almamıştım. Bu yüzden severek kabul ettim. Çetin bir savaştan sonra o küçük kertenkele yavrusunu yakaladık ve güvenilir birinin içine mühürledik"
"Kimin içine?" diye sordu kız.
"Eğer söylersem heyecanı kaçar. Efendi Elahir vakti gelince size söyleyecektir" dedi Yaşlı adam. Eoancy konuyu devam ettirmedi.
Zazark elindeki şişeyi kaldırdı ve Gelecek mutlu günlere içelim" dedi.
"Mutlu günlere"Ateş Krallığı'nın sahillerine varmışlardı. Zazark geminin yaklaşabileceği kadar sahile yanaştı. Sonra bir kayık hazırlayıp suya indirdi.
"Bundan sonrasını bunla devam edelim"
Eoancy ve Hareda yerlerine yerleşti ve Zazark kürelere geçti. Kısa süre sonra kıyıya vardılar.
"Kendinize dikkat edin Prenses Eoancy ve Prens Hareda" dedi gülerek "Umarım tekrar karşılaşırız.
Eoancy ve Hareda da aynı şekilde karşılık verdiler ve yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asuraların Yükselişi
FantasyGüçlerinin varlığından habersiz Bir şekilde Azurahinin görkemli sarayın da yaşayan Eoancy'nin hikayesi. Ailesinin uğradığı ihanetin bedelini ödeyen Bir kız hem de amcasının ihanetiyken Daha da zor olmalı. Birde ölümler olmasa Daha mı kolay olur si...