Eğer o gün o bakışma olmasaydı yüreğim böyle delicesine çarpmayacaktı. Hissetmeseydim eğer bakışındaki o ışığı rüyalarıma kadar girmeyecektin. Ve o rüyayı görmeseydim kor alevler düşmeyecekti bedenime. Hiç acı çekmeyecek gözyaşlarımdan ummanlar oluşturmayacaktım. Kim inanırdı ki bir tek küçük bakışın zihnimde kalbimde tamiri olmayan derin yaralar açacağına.
Kadere inanıyordum elbette ama tesadüf de ağır basmıyor değildi. Kimdi? Neydi? Ne işi vardı? Neden öyle bakmıştı? Neden bu kadar takılmıştım buna bilmiyorum. Bilinçaltıma atıp uykuda gün yüzüne çıkaracak kadar etkileyen neydi beni? Hiçbir zaman bilemeyecek ve o ana asla geri dönemeyecektim. Oysa nasıl da hayat dolu cıvıl cıvıl bir genç kızdım. Evet gençtim bu acıları yaşamak için henüz çok gençtim ama gençliğimin üstünde bir kader vardı büyü artık diyordu kaderim. Sen büyümezsen ben seni acılarla öyle bir harmanlarım ki istemesen de büyümek zorunda kalırsın.O cumartesi sabahı çok farklıydı. Her hafta sonu geç saatlere kadar uyuyan ben sabahın erken saatlerinde uyanmış, düşle gerçeği ayırt etmeye çalışıyordum. Kalbimi dinledim hala gümbür gümbürdü. Hemen gözlerimi kapatıp gördüğüm rüyanın devamını görmek istedim. Zorladım olmadı. Hayal kurdum nafile... Ne yaparsam yapayım bir türlü devamını getiremiyordum. Niye uyanmıştım ki sanki. Güneş bile yeni doğuyordu. Rüyalarımda bile bir kadersizlik vardı. Neden hep en güzel yerinde uyanırdı ki insan..
Yatakta debelenmenin bir manası olmadığından kalktım. Ne tuhaftır ki aç değildim. Yerimde de duramıyor en yakın arkadaşıma gitmek ona gördüğüm rüyayı anlatmak istiyordum. Tabi bu sabahın altısında pek mümkün görünmüyordu.
Rüyayı zihnimde defalarca canlandırdım. Her seferinde de tanımlayamadığım bir heyecan sardı bedenimi. Bu böyle olmayacaktı en iyisi bu rüyayı yazmalı ve sonsuza dek unutulmaz kılmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsimsiz Düşler
RomanceBizim gibilerin her yaşı içinde yüzyıllık yaşanmışlık barındırır. Yüzümüzde çizgi gözlerimizde solgunluk varsa bilin ki acılar dostumuzdur