two.

2.9K 222 77
                                    

two.

Kırık kalpler dükkanı.

Yüzüme konmuş naif bir gülümsemeyle beraber, kollarını göğsünde birleştirmiş yabancıya ve ardından, onun anlamdırmadığım bir iç çekişle dükkanını seyredişine takıldı gözlerim. Bakışları, ilk uçurtmasını göğe salan bir çocuk kadar parlaktı lâkin, dudaklarından aşağıya dökülen her söz, atan kalbinin nasıl da tamire muhtaç, sevgiyle ısıtılmak istendiğini bağırıyordu. Gülümsememek için dişlerimin arasına saklanmış dudaklarım, onun hala canlı olduğunu hatırlatmak istiyordu. Bu adam kimdi, neydi ya da bu konuşmamızı yapmamızda ki amaç neydi bilmiyorum, sadece sarfedilmek istiyordu kifayesiz kalan ucu açık cümlelerim. Üstümde, bedenimde gezinen bakışlarını hissediyordum. Saklamayıp sırtımdan aşağıya kayan gözlerine döndüm. Beni incelerken yakalandığı için en ufak bir utanma dahi yoktu. Hoş, bunun olması garip olurdu.

“Doğru, burası bir kırık kalpler dükkanı ise, sevgililer gününü kutlamaz. Ama sorun değil; kırık bir kalbi olması, onun bir şeyleri, aşkı, küçücük dahi olsa sevgiyi denediğini gösterir. Bana kalırsa onun, sıkı bir kucaklaşmaya ihtiyacı var. ”

Damağıma çarpan dilimi şıklattığımda, gözlerinde ki hayranlığı, dudaklarının ucuna yerleşen o minik gülümseyişi seyrettim. Ve ardından gelen, o hayatımı değiştirecek cümleyi işittim.

“Madem bir kucaklaşma yetiyor kırık bir kalp için; bakın açıyorum kollarımı. Bana sarılır mısınız ? ”

O an, bu karşımdaki yabancının, sevgiye muhtaç kalışını, içindeki o çocuk tarafının saklandığı yerden çıkışını gördüm. Bu sevgi açlığıydı, bir öğün yemek gibi hepimiz açtık bu lezzet sofrasına. Gülümseyerek başımı iki yana salladım. İçimden bir çocuk gibi koşuşturarak kahkaha atmak geliyordu.

Normalde yabancılarla konuşmaktan, yolda yürürken biriyle göz göze gelmekten, taksiye bindiğimde sürücüyle ya da markette kasiyerle bile konuşmaktan bile çekinen, nefret eden biriydim. Ama bu kırık kalbe sahip olan yabancı, hiç anlayamadığım bir şekilde sıcak, yakın geliyordu.

Hiç düşünmeden, ki ben her şeyimi planlı yapan ve en ufak ayrıntısını salise sürmeden hesaplayan biriydim, kollarımı omuzlarına dolayarak sarıldım. Bu yabancıya sarılışım bana bir şeyi farkettirmişti.

Birine sarılmayalığı çok olmuştu ve evet, bu gerçekten iyi hissettirmişti.

··

Bazen, hatta çoğu zaman kendi düşünce denizimde boğulur, oradan çıkmak gibi bir derde düşmezdim. Bana göre herkes kendini, düşüncelerini, yaptıklarını ve hatalarını karşısına almalı, iyi bir analizle süslemeliydi yaşamını. Ben sorgulamayı sever, bir şeyi yapmadan veya sôylemeden hemen önce iki kere düşünürdüm. Ama bugün nedense, sadece söylemek için, yapmak için yapmıştım bazı şeyleri. Bu iyi, hatta çok iyi hissettirmişti, kendimi özgür kılmak güzeldi. Mutfak tezgahına yaslanmış, öylece kaynamaya başlayan suyu izlerken aklıma doluşan tüm gerçeklik, dudaklarımdaki tebessümün asıl sebebiydi.

Ona - adını öğrenememiştim- sarılmak delilikti. Tamam, sarılmaktan bir şey olmazdı belki ama ben tensel temasları hoşlanmazdım. Ellerimle kazağımın kollarını çekiştirerek tezgaha yaslandığım yerden doğruldum ve ocağın altını kapattım. Birazdan üvey teyzem Alsśy burada olurdu ve benim yapabildiğim sayılı yemeklerden biri olan rameni yapmayı  tamamlamam gerekti. Belki Baekhyun burada olsa en azından sıcak Erişte yapardı fakat, alışveriş merkezinden hediyeyi aldıktan sonra bana yemek ısmarlama ricasında bile bulunmadan tüymüştü. Baekhyun gerçekten arkadaş olarak istemeyeceğiniz türden biri, sinir bozucu ve en önemlisi cimriydi. Hiçbir yönden artısı yoktu yani, güzel olması dışında. Belki de beni geçebildiği tek kategori buydu; bebeksi bir yüze sahip olması.

Kendi kendime göz devirerek kaynar suya ramen paketini döktüm ve birkaç tur karıştırdım. Canım sıkkındı, hiçbir şey yapasım yoktu ve o yabancıyı düşünmekten kendimi alamıyordum. Ayrıca teyzem Alsśy gittikten sonra bir dünya sunum hazırlamam , ardından sanki yorgunluktan ölmemişim gibi üç şirkete gidip yetkililerle iş görüşmesi yapmam lazımdı. Anlayacağınız, haftalar sonra ilk defa  vuran tatil günümü de Baekhyun ile harcamıştım. Düşündükçe Baekhyun'un beni daha çok sinir etmesi normal miydi ? Çünkü öyle yapıyor, beni çileden çıkartıyordu.

İç çekip sıcak suyun içinde yumuşamaya ve çözünmeye başlamış ramen şekillerini ve içlerine dağılan tavuk parçalarını izledim. Birkaç dakika sonunda tamamen pişmiş olurdu, bu yüzden bir tatlı kaşığı dolusu tuz ekledikten sonra tencerenin kapağını kapattım, tam o sırada da küçük evimin zili çalındı ve ayağımdaki pofuduk terlikleri, başımdaki saç bandını umursamadan kapıya koşturdum. Kapımı araladığım da yaşından daha genç gösteren, güler yüzlü kadını içeriye almadan önce sıkı bir kucaklamaya ev sahipliği yaparak cırladım.

“Alsśy ! ” Yüzüme yerleşen çocukca gülümsemeyle boynuna doladığım kolları sıkılaştırdım. Bu çocuksu, anlayışlı ve cana yakın kadını çok özlemiştim. Kokusu bile buram buram tütüyordu burnumda. Gene güzeldi, şıktı ve görüşmemizin ardından aylar geçmesine rağmen seksiydi. Bu kadını seviyordum.

Görebildiğim kadarıyla kendine yakıştırdığını düşündüğü için dolabında zilyon tane bulunan o kalem eteklerinden biri, üstünde asil bir siyahla bezenmiş sade gömleği vardı ve hepsi narin bedenini süslüyordu. O meşhur ve pahalı parfümlerinden en sevdiğim olanı sıkmış, geçen hafta yılbaşında kargoyla gönderdiğim kadife çantayı takmıştı. O resmen, fena bir çıtırdı. Bunu ona söylemedim, hemen kaşlarını çatıp göz korkutucu olduğunu sanıyor, bende yüz ifadesine gülmemek için kendimi zor tutuyordum. 

Teyzem diye söylemiyorum, erkeklerden hoşlanmasaydım kesinlikle Alsśy ile çıkmak isterdim. Kırkını devirmiş bir anne görüntüsü kesinlikle çizmiyordu, bunu her seferinde ona söylüyordum. Ama kocasından ayrıldıktan sonra yeni sevgilisi için daha marjinal ve genç giyinmeye başlamıştı fakat bir yerde yanılıyordu, nüfus cüzdanı asla yalan söylemezdi.

“ Sana sarılmak gittikçe zorlaşıyor genç adam, gün geçtikçe uzuyorsun resmen. ” Alsśy gülerek yanaklarımdan makas alırken ben gene o sarıldığım yabancı adamı düşünüyordum. Aklımdan çıksa iyi olurdu.

“Hadi ama, Als. Sen kısa olduğunu hala kabul edemiyorsun, topukluların olduğu halde hemde. ” Gülerek Alsśy ile uğraştığımda, onun omzuma vurarak adımı bağırmasını bile özlemiştim.

Sanırım haklıydım, kırık kalpleri tamir etmek için gerçekten bir kucaklaşmaya ihtiyacımız vardı. Hepimizin.

Love Wars || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin