six.

2.2K 200 64
                                    

Six.

Yedi saniyelik rüyanın içinde ona sarıldığım binlerce kare, gözlerimin içinde canlanmıştı. Uyumak ilk defa bu kadar çok hoşuma gidiyordu ki, ben uyumanın tembellik getirdiğini düşündüğümden bu failiyetten hoşlanmazdım. Şimdiyse, yüzyıllar boyu yatağımın içine hapsolabilirdim. Bir pazar sabahı gelip çatıyordu buğulu camlarıma ve benim tek yapabildiğim, yüzüme yerleşmiş gülümsemeyle aynaya bakmaktı. İki gündür tek düşündüğüm o ve sarılı kaldığımız on iki saniyeydi. Evet, saniyeleri saymıştım. Hayatımın en güzel anı olduğunu söylebilirdim çünkü Alsśy teyzem beni ilk defa bu kadar huzurlu ve mutlu gördüğünü söylüyordu. Aslında ona inanmıyordum, bunu demesinin tek sebebi onu, Baekhyun'un çenesinden kurtarmam için söylediği sahte iltifatlarıydı. Gene de, güzel bir andı işte. Üstündeki lekeleri silmeye üşendiğim yuvarlak çerçeveli aynam bile böyle söylüyordu bana. Çoğunlukla aynalarla işim olmazdı, doğuştan yakışıklı olduğum için falan söylemiyordum ama giderim olduğunu düşünüyordum. Yani, bir eşcinsel için gayet ilgi çekici, hoş biriydim. Gerçi, çoğu eşcinseller yakışıklı/güzel tiplerden oluyordu. Bunun belirlenmiş bir tespit olduğunu falan düşünmekten kendimi alamıyordum ve ek olarak; tanıdıklarım, okuldakiler, iş çevrem ve olmayan arkadaşlarımın "ilgi çekici" kısımlarına girenler eşcinsellerdi. Bu yüzden bende öyle olduğumu düşünüyordum.

Geçen gün, tekdüze geçen bir iş çıkışı bir yerlere gitmek, kafa dağıtmak için Baekhyun ile sözleşmiştik ve ben özel günler haricinde ilk defa gözüme kalem çekmiştim. Chanyeol beni şirketten arabası ile aldığında da, "ateşli" olduğumu söyleyip yatağa atmak isteyebilenecek biri olduğumu ve asla tanımadıklarıma yanaşmamı belirtmişti. Alaylı bir şekilde söylemi olmadığına kanaat getirip ciddiye almıştım, ta ki Baekhyun "boka benzemişsin" diyene kadar. Bence kıskanıyordu. Beyinsiz, güzel göt herif. Küfür bile edemeyecek kadar terbiyeliydim. "İyi bir gelin adayısın" Alsśy duysa kesin böyle derdi.

Her neyse işte, böyle düşüncelerimin gün yüzüne vurulduğu huzurlu bir gündü. Baekhyun'u kandırıp alışveriş merkezine kaçırmayı düşünüyordum çünkü adının Kai olduğunu öğrendiğim esmer yakışıklının, almayı unuttuğum telefon numarasını öğrenmem gerekiyordu. Baekhyun'a bunu söylediğimde beni öldürmemesini umuyordum. Chanyeol ile romantik bir gün falan yaşayacağını sanıyordu, ne yazık. Her şey hayal olacaktı onun için.

Ayaklarımı yere sürte sürte elimle gözlerimi ovuşturdum. Esniyor, bir yandan da birbirine karışmış saçlarımı belirli bir şekle sokmaya çalışıyordum ama aynı babamınkiler gibi inatçı duruyorlardı. Annemin hep bu yüzden yakınmalarını hatırladım, bir ara onlara yaşadığımı ve hala "gelin adayı" bulamadığımı -Kai sayılır mıydı? - söylesem iyi olurdu. Boşverip üstüme sıcak tutan hırkamı geçirdim, belli ki bu saçlarımın iyi bir köpüklü şampuana ve ılık bir suya ihtiyacı vardı; yani, duşa girsem iyi olurdu ama üşeniyordum. Alsśy uyanmış ve evin içinde koşuşturuyor olmalıydı ki, durmadan hareketlenen ayak sesleri yüzünden alarm kurmama gerek kalmamıştı, pazar sabahı olmasına rağmen!

Hızlıca, çıplak ayaklarımın zeminin soğukluğunda titreyerek ilerlemesiyle, küçük evimin mutfağına girdim. Alsśy teyzem, tezgah ve yemek masası arasında mekik dokuyor, dudaklarının arasında belirsiz kelimeler dökülürken ocaktaki yumurtaya tuz ekliyordu. Hareketli ve canlı bir kadın olduğunu her zaman sôylüyordum, pembeli pjimaları onu kendi yaşından daha küçük gösteriyordu fakat yüzünde kapatıcı olmadığından, yılların verdiği kırışıklıklar oradaydı. Gülümseyip neşesiz bir sesle “günaydın” mırıldandım ve esneyerek kahvaltı sofrasına oturdum. Alsśy alışveriş yapmış olmalıydı çünkü, dolabımda hiçbir zaman gevrek ve süt dışında bir şey olmazdı. Ama şimdi, reçelden tutun zeytinyağlı yumurta rulolarına kadar her şey vardı. Hayatımın en iyi gününü falan yaşıyordum? Olabilirdi.

Love Wars || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin