Special part.
(Birkaç ay sonra)
Bir cumartesi sabahı, beyaz çarşaflar arasında çıplak bir şekilde uyandığımda saçlarım birbirine dolanmış, sırtımdan aşağıya doğru inen bir acı ile baş başa bırakılmıştım. İşte şimdi anlayabiliyordum; ben kesinlikle romantik, yavaş ve klasik müzikle erotikleştirilmiş seks seviyordum. Güneş ışığını kesen yorganın arasından kurtulabildiğimde, komidinin üstündeki saat beni gerçekliğe döndürmeye yetmişti. Alsśy çok fena kızacaktı, onu uğurlamak için havaalanına gitmekte çok geç kalmıştım. Belki de şuanda çoktan uçağı kalkmış, Çin üzerinden yol almaya başlamıştı. Bir kez daha, pişmanlıkla kafamı yorganın altına gömerek bu sorumsuzluğumu kendimce cezalandırmak istedim. Ama sonra, derinden gelen boğuk bir sesin kıkırdamasıyla başımı hafifçe yorganın altından çıkarttım. Yerin dibi kaç metre alttaydı? Oraya ulaşabilmek için 21. yüzyılda yapılmış teknolojik bir alet var mıydı?
“Tanrım, Sehun. Ne yapıyorsun bebeğim? ” dediğinde, sözcüklerinde ki alaylı tını sinirimi bozuyordu. Ellerimle yatağa vurdum.
“Yatağın ne kadar dayanıklı olduğunu test ediyordum.” diye uyduruverdim. İnatçı ses tonum, onun ıslak saçlarını kurutan parmaklarının biraz duraksamasına neden olmuştu ama görmemezlikten geldim. Bazen, hiçbir sebep yokken sinirleniyordu ve bu birçok kavganın başlangıcına sebep oluyordu. Sinir hastası olduğu kanısına varmam çokta geç olmamıştı.
“Daha çok kendini boğuyormuşsun gibiydi. Herneyse, Alsśy sana sesli mesaj bırakmış. Seni öldürebilecek kadar çok sevdiğini sôylüyordu..” Jongin durdu ve kaşlarını kaldırdı. “Senin etrafında tek bir normal insan dahi yok mu? Yoksa herkesle böyle mi anlaşıyorsun?”
Jongin saf bir şaşkınla sorarken bir iç çekişle birlikte kendimi gerisin geriye yatağa bıraktım. Hala bedenim çok yorgundu ve uyku, yetersiz kalmıştı. Bu da doğal olarak işe verimsiz gitmeme ve söz verdiğim saatlerde insanlarla buluşamama sebep oluyordu. Yanaklarımı şişererek Jongin'in omuzlarından aşağıya, kalça kemiğinin başlangıcına kadar inen ince dövmeyi seyrettim. Biraz sonra, gövdesine tişört geçirmiş ve tüm şölen sona ermişti.
“Daha az sevişmeliyiz.” Ağzımdan çıkan kelimeler sevimli bir kıkırtıya sahiplik ederken çıplak bedenimin üstündeki yorgan çekiştirildi. Jongin'in bıkkın nefeslerini buradan bile duyabiliyordum. Sinirlenmeye başladığının ifade edilme şekli böyleydi onda.
“Ondan önce, sen bu kadar tembel olmamaya çalış. Geçen gün seni hesaplama yaparken uyukluyor halde buldum. Çok üşengeç olman yetmiyor gibi, uykuyu da seviyorsun. ” Jongin azarlar tonda, yüzüme gelen saçlarımı geriye doğru eliyle taradı. Dudak büzerek gövdemi ve başımı şımarıkça ellerine doladım ve geri çekilmesine müsaade etmedim. Onun yanında kendimi çocuk gibi hissediyordum.
“İşe gitmeliyim, bebeğim. ” Jongin, iç çekerek benden kurtulmaya çalıştı ama izin vermedim.
“İşe gitmesen olmuyor mu? Baban tüm işleri sana devretmiş, patron sensin! Bu kadar iş hayatına dönük olma. Hayatın önceden çok silik olmalı, ben olmasam evine gelmeyi ve araba anahtarlarını nereye koyduğunu unutacaksın. Sen çok savsaksın, bensiz önceden ne yaptığını merak ediyorum. ” derken bile, ses tonumu ayarlayamadığımdan Jongin kaş çatarak beni kucağına almaktan vazgeçti. Yarı çıplak bedenine kıyafetlerini geçirmek için çok aceleci görünmüyordu ama iç çekerek benden uzaklaşmasına izin verdim. Bazen çenemi tutamıyordum, Baekhyun'dan geçmiş kötü bir özellikti. Geveze.
“Hoşlanmadığımız yönlerimizi mi açığa çıkartıyoruz? ” Jongin başını iki yana sallayarak pantolonunu giydi. Bense yataktan çıkmamak için adeta savaş veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Wars || Sekai
FanfictionBu yağmur dinmez bu gece. Sen başını omzuma yasla, uyu istersen. Elimi tut. Ben seni her gece olduğu gibi bu gecede seveceğim. "Seni seviyorum" Exotryaoi | Tüm Hakları Saklıdır. Sekai.