four.

2.3K 217 101
                                    

four.

Zor olduğunu bildiğim ama alıştığım, anlamadığım ama katlandığım, inandığım ama emin olamadığım şeylerin ortasında kalmış gibiydim. Ve bunun asıl sebebi Baekhyun'du. Onunla tanışmadan önce hayatım rayında, belasız, sakin ve mutlu gülücüklerimle doluydu. Aslında tamam, böyle bir şey yoktu ama Baekhyun hayatımı daha fazla bataklığa çekmekte kararlı olduğunu kanıtlamaya çalışır gibi gözlerimin önünde sevgilisine, benim aptal olduğumu savunduğu hareketlerimi ve planlarımı anlatıyordu. Bu anılarımda kesinlikle yer etmeyecek fotoğraf karesi olmasına rağmen beni sinir eden sonsuz tane şey vardı. En basitinden, ben hala şu uzun boylu sevgilisinin adını hatırlayamıyordum ama çocuk benim hakkımda çok şey biliyor gibi duruyordu. Ayrıca yüzünde saçma olarak tanıtabileceğim bir gülüş vardı.

İki, farkettiklerini umuyordum ama kendi aralarında beni çekiştirirken ben hala yanlarında dikiliyordum. Benim burada olmam pek umurlarında değildi, Baekhyun sevgilisinden çekinmese bana küfür bile ederdi, biliyordum. İçimden bu duruma göz devirsem de, beni göz ardı etmelerine gıcık olmuştum. Aslında ben, boyumun yeterince uzun olduğunu düşünüyordum,  nasıl olurda beni hayalet Casper yerine koyarlardı ? Hele ki sevgilisi olacak şu sırık çocuk?

Üç, iğrenç diyebileceğim şekilde sarmaş dolaşlardı ve kesinlikle beni adam yerine koyan yoktu. Bunu daha önceden demiştim ama cidden, sevgililerden ve olası tüm Baekhyun'lardan nefret ediyordum. Ayrıca iş yerindeydik yahu, azıcık terbiyeli boyuta indirebilirlerdi dokunma içeren hareketlerini.

Dört, onlar sadece Baekhyun ve sırık sevgilisiydi. Bu bile beni sinir ediyordu, ne olmuş yani ?

Beş, Baekhyun laf arasında sevişmelerine gôndermeler yapıyordu - bu konuya nereden geliyordu hiç anlamıyordum- ve ikiside sanki yaptıkları harika bir şeymiş gibi kıkırdamaya başlıyorlardı. Si-nir-bo-zu-cuy-du.

Tamam, biz Baekhyun ile ota boka gülen insanlardık, onunla arkadaş olmaya başlamamızda ki temel neden de buydu. Yoksa bu hayatta hiçbir şeyin komik olmadığını ben de biliyordum ama asıl amaç buydu, değil mi ? Baekhyun rahat bir hayat istiyordu, bende her şeye rağmen gülmek. Ama tasfir ettiğim benim Casper'a dönüşüp en yakın arkadaşımın, sevgilisiyle kıkırdamasını seyretmek değildi. Kesinlikle. Bunun nasıl sap gibi, ki öyle, hissettirdiğini bilir misiniz ? Hem de aklınızda, yabancı bir erkekle dolanan sarılma anınız kaset gibi dönerken? Bildiğinizi sanmıyorum. Bir Sehun değilsiniz sonuçta.

Ellerimi yumruk yaparak çenemin altına dayadım ve göz kapaklarım titreşerek kapandı. Derin bir iç çekiş dökülürken dudaklarımdan, bedenimin ücra köşelerinde bir iç savaş vardı. Nedensizce o garip dükkana gitmek istiyor, en azından o yabancının ismini öğrenmek istiyordum. Bu tuhaf hissiyatı içimden yok etmek istiyor, veyahut sadece Baekhyun'u boğazlamayı arzuluyor olabilirdim. Hiç susmaz mıydı şu çenesi ?

“Gördüğü yakışıklı yabancıya sarılan akılsız bir arkadaşa sahibim. Tanrım, Chanyeol. Bir de Sehun, onu aklından çıkartamadığını söylüyor. Ispanak beyinli velet. ” Baekhyun'un homurdanması kulaklarıma dolarken, daha ne kadar beni görmezden gelebilirler sorusunun cevabını arıyordum. Üstelik Baekhyun, bana söylediği kelimeleri özenle seçip bir argoya çevirmekte dahiydi. Ama asıl takıldığım başka nokta, sonunda uzun boylu sevgilisinin ismini öğrenebilmemdi. Chanyeol.

“Hadi ama bebeğim, kötü değil. Biz de birbirimize yabancıydık ama bak, ilk tanıştığımız günden seviştik. Sehun en azından sadece sarılmış. Demek ki sadece yatak arkadaşı olmak istemiyor. Bu iyi. ”

Chanyeol, ciddi bir şekilde bana baktıktan sonra cümlesinin sonunda, kocaman bir gülümsemeyle Baekhyun'a dönmüştü. Chanyeol ve Baekhyun'un sevgili olduğuna inanmak zordu, ama şimdi anlıyordum. Onların tek derdi sevişmekti. Göz devirerek cümlenin sonunda geçen kelimeler zihnimde yankılandı.

Demek ki sadece yatak arkadaşı olmak istemiyor ? Tanrım. Hayır, kesinlikle hayır. Ben sadece o yabancının isteğini yerine getirerek ve gerisini düşünmeyeden ona sarılmıştım. Asla Baekhyun gibi dakikalar öncesinde tanıdığım birinin koynuna atlayacak biri değildim. Bahsetmiştim, ben tensel temasları -hastalık derecesinde değil- hoşlanmazdım.

“Chanyeol, ne derler bilirsin. Ustanın, ki bu ben oluyorum, dediğini yap; yaptığını yapma. Bu doğanın kanunu. Sehun ilişkiler konusunda berbat bir heriftir, şu parmaklarımın sayısını geçmez sevgilileri. Ayrıca, ben onu tanıyorum, ukenin tekidir. O yakışıklı her kimse bu saf arkadaşımı altına alır. ” Pekala, bu ağır olmuştu. Baekhyun'un ağzı gerçekten iyi laf yapıyordu ve cidden, en yakın arkadaşlar bazen düşman olabiliyordu. Resmen saf olduğumu iddia etmiş, adamın altına yatacağımı söylemişti. Beni sinir ediyordu.

“Tabiki de hayır. ” diyerek bir çıkış yaptım ama biliyorsunuz, onlar için ben Casper'dım. Kafetaryada ki herkes bana garip ifadelerle bakarken onlar kendi aralarında benim hakkımda konuşmaya devam ediyorlardı. Başka işleri yok muydu bunların?

“O akıllı biri Baekhyun. Birilerinin altına yatabilecek biri değil, bu yüzden samimi bir ilişki istiyor olmalı. Belki de o yakışıklı ile tanışıp niyetini anlamalıyız. ” Pardon?

Ben daha Chanyeol'ün adını öğreneli beş dakika bile olmamıştı, o beni nereden tanıyordu? Belki de sürtüğün tekiyimdir, sonuçta Baekhyun'un arkadaşıyım; hayır yani nereden biliyorsun? Şu sırığı hiç sevmediğimi söylemiştim. Ayrıca ne diyordu o, dükkanda ki yakışıklı ile tanışmak mı ? Adam beni hatırlamıyordur bile, ne ilişkisi Tanrı aşkına. Arkadaşlarım - Chanyeol'ün arkadaşım olduğundan emin değildim ama o, öyleymiş gibi davranıyordu - kafadan kontaktı. Eminim.

“Saçmalamayı kesin! Sadece...sadece alışveriş merkezine gidip dükkanı ziyaret edeceğim. Oradaki herhangi bir çalışana sarıldım diye ne bir ilişki istiyorum, ne de aşık oldum. Abartıyorsunuz. ” diyerek masanın üstünde ki çantamla ayağa kalktım. Baekhyun ve Chanyeol sonunda beni farkedebilmiş görünüyordu. Ama sandığım kadar sağlam değildi cümlelerim. Çünkü unuttuğum bir şey vardı, Baekhyun dişli bir rakipti.

“Tamam, ne diye o zaman onu aklından çıkaramadığını söylüyorsun, Oh Sehun? Herhangi bir çalışana sarıldığını sanıyordum? ”

Sadece, sinir bozucu bir yavaşlıkla Baekhyun'un yüzüne yayılan gülümsemeyi izledim. Ardından kulaklığımı kulağıma takıp ellerimi cebime koydum ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım. O dükkana gidecektim, oradanne yapacağımı bile bilmiyordum ama, belki de içimdeki kurtlar yok olurdu. İç çektim. En yakın arkadaşım haklıydı ve bu beni sinir ediyordu.

Baekhyun'dan nefret ediyordum.

··

İçerideki sıcak hava, gömüldüğüm montuma çarparken üstümdeki karlar erimeye başlamıştı. Alışveriş merkezinin kapanmasına az bir vakit kalmıştı ama etraftaki tüm kırmızı kalpler ve mağazlarda gezinen insanlar çok fazlaydı. Güvenlik görevlisinin dakika başı saatine bakıp mesaisini doldurmak için acele ettiği belliydi. Ve ben hala, burada ne aradığımı soruyordum kendime.

Yürüyen merdivenlere binerken mağazaların parlayan vitrinlerine yüz buruşturuyordum. Ciddi anlamda, ne kadar gereksizdi bu sevgililer günü ? Bunun sap olmamla alakası yoktu. Kesinlikle.

Ellerimi cebime tekrar sokarken üstümdekilerime şöyle hızlıca göz gezdirdim. Klasik iş günü kıyafetlerimle buraya uyumsuzdum. Umarım çok fazla dikkat çekmiyorumdur. Utanmak istemiyordum, hele de onun yanında.

Mağazaları hızlı hızlı geçerken telefonumdan üvey teyzem Alsśy'e kısa bir mesaj çektim. Beni merak etmesini istemezdim. Tüm alışveriş merkezinin temasına aykırı dükkan gözüme çarptığında, dudaklarıma ucu açık bir gülümseme yayılmıştı ama bir sorun vardı. Geçen günkü o yabancı dükkanını kapatmak üzereydi. Suratım anında asılırken aslında bunun iyi olduğunu düşünüyordum. Zaten ona ne diyecektim ki?

Ama çok geçti. Beni farketmişti bile. Tedirginlikle göz bebeklerim genişlerken benim aksime onun yüzünde bir sevinç dalgası belirmişti. Hızlı adımlarla yanıma ulaştığında bir şeyler söylemek için ağzımı araladım ama hiç beklemediğim bir şey oldu. Bana sarıldı. Daha sıkı, daha candan ve daha sıcak.

“Tanrı'dan seni bana getirmesini istemiştim. Geldiğin için teşekkür ederim. Şu kırık, aciz kalbimin sıkı bir kucaklaşmaya daha ihtiyacı var...”

··

Okumadım. Kötü olmuş veya saçmalamışsam şimdiden özür dilerim.
Pingkeu.

Love Wars || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin