\2/

95 8 0
                                    


\2/

Bir sonraki derste yine aynı hoca sınıfa girdi, ardından bizi yine serbest bırakıp telefonuna gömüldü. Adının Ed olduğunu öğrendiğim sıra arkadaşım ise yanıma oturup bana sıcak bir şekilde gülümsemiş ve çantasından defter ile birkaç resim kalemi çıkarıp bir şeyler çizmeye başlamıştı. Onu takmayıp başımı sıraya gömdüm ve gözlerimi yumdum.

"4 tane daha soru hakkım var," dediğinde başımı kaldırmadan bıkkın bir ses tonuyla,

"Sor o halde," dedim.

"İngilizcen nasıl bu kadar iyi?"

"Yıllardır eğitim alıyorum. Emin ol o kadar ders alsan sen de Türkçe'yi sökerdin," dedim kısık bir sesle. Bu kadar fazla soru sorması canımı sıkıyordu.

"Her insanın bir yeteneği vardır. Peki, seninki ne?"

"Ben her şeyden nefret edebiliyorum," diye yanıtladım onu, ses tonum artık susması gerektiğini söylese de o susmak bilmiyordu.

"İrem," dedi adımı garip bir şekilde düzgün söyleyerek. Cevap vermedim.

"Sana güçlü olmayı öğreteyim mi?"

Başımı kaldırıp yapmacık bir şekilde,

"Hah," dedim. "Güçlü olunca ne olacak Ed? Ailem ve kaybettiğim her şey geri mi gelecek?" diye sordum alayla. Bu çocuk haddinin sınırlarını zorluyordu.

"Okul çıkışı, seni bir yere götüreyim ve umudunu kaybedenin sadece sen olmadığını sana göstereyim. İzin ver bana," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Sana neden güveneyim? Belki de bir mafyasındır," dediğimde güldü.

"Ben hiç mafyaya benziyor muyum sence?" dedi tekrar gülerek.

"Belki de sapıksındır. Bana kötü şeyler yapmayacağın ne malum?" dedim boş boş bakarak. O ise hala gülüyordu.

"Belki de katilimdir değil mi?" deyip tekrar güldüğünde ciddi bir şekilde onu başımla onayladım.

"Ya da deli de olabilirsin," dediğimde hala gülüyordu. Oysaki ben bunda gülünecek bir şey göremiyordum.

"En fazla seni öldürürüm, ki bu senin için bir kayıp değil kazanç olur," dediğinde haklı olmasına karşın sustum. Ben ölmek istiyordum ve o bana ne yaparsa yapsın beni daha da mahvetmezdi.

"Sadece bir gün," dedi Ed. Yeşile benzeyen gözlerini gözlerime dikmiş ve yalvaran bakışlarını benim boş bakışlarıma kenetlemişti.

"Senden de nefret ediyorum," dedim pes etmiş bir şekilde. Gülümseyip çizimine geri döndü.

"Teşekkür ederim," dediğinde yüzümdeki ifadeyi bozmadan,

"Ne için?" diye sordum.

"Bana güvendiğin için..."

-

Okulda Ed ile daha fazla konuşmamıştım. O da anlamış ve susmuştu.

Şimdiyse yine içimdeki buruk bir acıyla eve doğru ilerliyordum. Şu an annemin evde olmasını ve ben içeri girdiğim anda,

"Geldin mi?" diye sormasını öyle isterdim ki...

'Hayaller...' dedi iç sesim.

"Hayatlar..." diye mırıldandım.

Eve girdikten sonra tüm eşyalarımı bir kenara fırlatıp odama ağır adımlarla ilerledim. Önce siyah kıyafetlerimden kurtuldum, ardından uzun süreli bir duşa girdim.

HOPE ❌SHEERAN❌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin