GECE PARS.
Işığın ablasıyla olan kısa sohbetin ardından kahvaltıya indim. Ve azıcık evi inceleme fırsatım oldu. Bu ev ise diğerleri neydi Allah aşkına. Uzun merdivenlerden inerken bakakaldığım tablolar tarihi eser olduğuna yemin edebileceğim süsler, heykeller Ve... ve. A..Aman Allahım kos kocaman bir avize. Evet bir avize. Milyonlarca taşla süslenmiş bir avize. Mükemmeldi. Benim oldum olası bir avize tutkum vardı. Kendimi bir şatodaymış gibi hissettim bir an. Ta ki. Benim daldığım rüyadan uyandıran o çığlığa kadar.
" teyzeeeeee."
Bu, bir erkek sesiydi. Yumuşak ama öfkeli bir ses sanki bu sesi yıllardır işitiyor gibiydim çok tuhaf hissediyordum. Yanımdan rüzgar hızıyla geçen zelişin peşine takıldım. Bir kapının önünde durdu. Bana döndü. Gözleri dolu doluydu. Birazdan ağlayacağına emindim. Neler oluyordu Allah aşkına Şaşkın yüzüme inat o sakin ama hüzünlüydü. " Gece bebeğim Sen aşağı in lütfen o... şey biraz rahatsız yani. Ah dayanamıyorum." Dedi. Ve benim şaşırtacak derecede ani bir şekilde. Bana sarıldı fısıltılı biçimde konuşmaya çalıştı " onu öyle görmeye dayanamıyorum çok canım yanıyor durumu her geçen gün daha korkunç oluyor." Ona güç vermek istercesine sıkıca sarıldım siyah saçları benimkilere karışıp aşağıya dökülüyordu Bir süre daha öyle kalmamızın ardından beni bekler diyip doğruldu. Gözlerini kurulayıp yüzüne şirin bir gülümseme takındı. Ellerimi sıkıca tutarak fısıltıyla "teşekkür ederim canım" dedi ne olmuştuda bu kadar yanmıştı bu çocuk içi alev alevdi sanki onu tanımak isterdim konuşmak derdini dinlemek isterdim. aşağı inip zeliş ablayı beklemeye karar verdim. Aşağıda harikulade bir sofra vardı mükemmeldi. Bizim yemekhanedekine bin basardı. Bir ekmeği. Paylaşan 4 çocuk. Kişi başına düşen Ufacık peynir. Üçer zeytin işte akşama kadar ki yemekler bunlardı. Ama müfettiş ziyareti olduğu zamanlarda bir kuzu çevirme yapmadıkları kalırdı. Burası rüyalarımın evi bu hayallerimin kahvaltısıydı. Masaya oturup zeliş ablayı ve yiğenini beklemeye başladım. Hem düşünmek için fırsat bulmuştum. Işık. O çocuk, bilemiyorum işte biraz tuhaf yani nasıl desem. Birden Sen şakrak Birden dokunsan ağlayacak moda giriyordu. Bazense o kadar Şaşkın oluyordu ki. Tıpkı Ben demeden edemiyordum.
Şimdi Ne olacaktı bir ömür burda ne yapardım ben ne sıfatla bir yer edinir otururdum bu evde. Ah aklım Çok fazla karışıktı bir iş bulup çalışacak sonrasında param birikince Burdan gidecektim. En iyisi buydu kapı sesiyle beraber ayaklandım seri adımlarla kapıya gittim açmam doğru olurmuydu ki " gece aç bebeğim." Merdivenlerin en tepesinden bana gülümseyen zeliş ablama gülümseyip kapıyı açtım a.a.. bu da ne " Sarııııı benim karııııı." "Aaaay" Ay Allahım ne bahtsız bi insanım ben yaa sarı benim karı diyen hayvan boğa gibi kollarıyla sarılıp ağırlığını üstüme verince yere yapışmıştık tabi ki " Gece iyimisin canım yaa Aras çekil kızın üstünden ayı" bu olayın hatayla olduğunu biliyordum ama hiç iyi hissetmiyordum sanki biri zorla.. ya of içimde ağlama hissi belirirken asrın yada her neyse işte o ayı hızla üstümden kalktı " zelo sen burdaysan bu afet-i devran kim." Asrının sözleri üzerine zeliş abla gözlerinden ateş çıkararak baktı oha o nasıl gözdü öyle gözler öldürebilseydi şu an asrına fatiha okuyor olabilirdik. " Aras defol git şurdan almayayım ayağımın altına salak." " Ah bebeğim bende seni seviyorum. Topuğun olam ez beni be zelom." Zeliş ablanın iç çekişleriyle ve benim korku dolu bakışlarımla geçen 30 saniyenin ardından. Çocuk. "sıkıcılar." Diyerek yüzünü ekşitip üst kata gitti. Bu da neydi Çocuk deprem etkisi yarattı yeminle. Zeliş abla boş ver der gibi salladığı eliyle salona doğru ilerledi. Masaya geldiğimizde "başka gelicek olan varmı" diye sordum. " hayır canım yiğenim ve aras yukarıda yiyebilirler. Hem biz seninle konuşmalıyız." " Konuşmalıyız?" Diye tekrarladım burdandamı yol gözükmüştü. Şu koca dünyaya benim sığdıramadılarmı gerçekten? " Evet hayatım konuşucaz birilerine anlatmazsam boğulacakmış gibi hissediyorum beni dinlersin öyle değilmi." Burda kalmamda sorun olmamasınamı sevinsem zeliş ablanın ağlamaklı sesine dolu gözlerinemi üzülsem bilemedim. Aah ne kadar. Bencilim! Onu kolundan tutarak L koltuğa oturtup meraklı gözlerle izlemeye. Başladım. " Bak Gece bu anlatıcaklarım aramızda Kalıcak gerekirse ömür boyu kimse bilmeyecek tamammı canım." " Taabi." Diyerek gülümsedim gülümsememden cesaretlenmiş olacak ki. Titrek ve tedirgin bir nefes aldı. Ve anlatmaya başladı. O Anlattı ben ağladım ben dinledim o ağladı. " Biz aslında sıcacık bir ailede büyüyen 2 çocuktuk Ta ki benim yakalandığım amansız hastalık haberine kadar..." dudaklarından bir hıçkırık kaçmıştı ama ağlamıyordu direniyordu. " ilik kanseriymişim Babamın hali vakti yerindeydi en İyi doktorlara götürdü beni. Çok paralar harcadı. Ablam o aralar nişanlıydı.." lafını bölerek. " Abla?" Dedim. " Bizim bir Ablamız var yani vardı ceyhunun annesi yani." Ceyhun ismiyle yine içim ısınmıştı içimdeki papatyalarıma sıcak bir gülümseme bahşettim. O sıradada zeliş ablayı dinliyordum. " Ah işte her neyse kurtulmamın tek yolunun Ablam olduğu anlaşıldı. Ablam gerekirse canını vereceğini söyleyerek bana verdiği değeri dile getirdi. Ablamı doku testine Aldılar. Oldukça heyecanlı geçen bekleyişimiz hüsranla son bulmuştu ablam şeker hastasıydı bütün umutlar sönmüştü artık annem ve babam yeni bir çocuk sahibi olabilirlerdi. Oldularda Ama annem 41 yaşında olduğu için riskliydi. Anneme bir şey olursa babam delirirdi emindik. 9 ay göz açıp kapayana kadar geçti. Doğuma az kalmıştı benim durumum çok ağırlaşmıştı. Annemin durumu riskli olduğu için babam onun evden çıkmasına müsade etmiyordu Ta ki o lanet güne kadar hastanede ismi melis olan kimsesiz ilik kanseri bir kız daha vardı. Saçlarımız dışında nerdeyse ikiz gibi duruyorduk. üzerimizde ki beyaz kıyafetler ve bonelerlede. Aramızdaki fark kapanıyordu bir gün konuşurken. " keşke yerinde olsam" dedi sebebini anlamak zor değildi. Hastanedekilerden farklı muamele görüyordum. Başka şeyler yiyor güzel oyuncaklarla oynuyordum onunda bunu hak ettiğine inanıyordum. bir yaramazlık yapmaya karar verdik. Durumun ciddiyetinin farkında değildik. Yataklarımızı ve isim bilekliklerimizi değiştirdik çocuk aklıyla. Nerden bilebilirdim ki melisin durumu benden ağırdı. Sürekli komplikasyon geçiriyordu o gece yine nefessiz kaldı anneme ve babama haber verildi annem strese dayanamadı. 20 gün erken doğum yaptı. Kardeşim iyi ve sağlıklıydı. Ama. A.nnem." hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Güzel yüzü boyalara bulandı. Rimeli Aktı. Benimde gözlerim doldu yaşlı gözlerini elleriyle silerek devam etti " D..doğumda bir komplikasyon oluşmuş annemin yaşı yüzünden. Annem günlerce yoğun bakımda kaldı ölümle savaştı ve bu savaşı bir sabaha karşı kaybetti. yeni doğurduğu yavrusunu göremeden sarılamadan öldü o. Gece babam bu yaptığım aptallığı kaldıramadı yıllardır. Görüşmüyoruz ışıkla durumu daha berbat çocuğa annesinin katili. Diye hitap ediyor ben alıştımda ışığım. Kaldıramıyor artık." Onun bu anlattıkları içimi yakıp geçmişti kimsenin bir suçu yoktu ki bir baba nasıl annesiz evlatlarına annesinin katili diye hitap edebiliyordu bu beni bile mahfetmişken. Bu insanlar nasıl dayanabiliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL RENGİ WATTYS2018 (Gül Rengi 1)
RomanceUmutların bittiği yerde. Tüm çarelerin çare etmediği bir zamanda. sevdim seni gül renginde.