20,bölüm ÜLKEMİZE DÖNÜYORUZ

3 0 0
                                    

GECE PARS;

Yetimhanedeyken hayatımın monotonluğundan şikayetçiydim şimdi ise o sakinliği özlüyorum. ışığımın haylazlıkları, zelişimin aşk sarhoşlukları, akımın eliz den sonra değişen lanet olası ruh halleri beni yoruyordu. Ah birde okul tabi ki bizler kadar olmasa da oldukça ilginç hocalarımız da hayatıma renk katan olmazsa olmaz varlıklar... şu an bir öğrencinin yaşayabileceği en boktan olayı yaşıyorum. sınav oluyorum!! uykusuzum, yorgunum ve gözlerim her an kapanmak üzere.

- Gece? gece kalk lan hoca bakıyor

- GECE PARS???

-E...efendim hocam?

- Gece uyumaktan daha önemli işlerin vardı galiba bizlerlede paylaşmak istermisin?

- Tabi hocam, şey yapıyordum. D..ders çalıştım (yalan vAlla yalan ışıkla dışarı çıkmıştık.)

- O halde sınavın iyi geçmiştir ilk senin kağıdını okumakta bi sakınca yok sanırım?

- şey hocam başka arkadaşların haklarına tasallut etmek istemem ahirette nasıl bakarım yüzlerine sonra kul hakkı sonuçta.

Hoca hayretler içerisinde yüzüme bakarken akım kahkahalarla gülüyordu. Tam sıra da hiç tahmin edemeyeceğim bir olay oldu.

- Hocam ben ilk sıradayım, sıramı arkadaşıma vermek isterim.

- Teşekkür ederiz bestemsu, arkadaşını kul hakkına girmekten kurtardın sana ömür boyu duacı olacaktır. Gece? Arkadaşına teşekkür etsene.

Artık akımın kahkahaları Nirvana ya ulaşmıştı. Sinirle yerimden kalkıp bestemsuya döndüm.

- Allah sinin cızını vırsın gırızıkılı!

-Ne dedin gece?

-Allah ne muradın varsa versin diyorum hocam.

Artık akımın gülmeleri anırmaya dönüşmüştü. Bu durum beni delirtse de hak yerini buldu.

- sırada ki sensin akım!

Hocanın sözleri biraz keyfimi yerine getirmişken aniden çalan teneffüs zili içinde bulunduğum buhranı tamamen sona erdirmişti.

- Akım koş! Kantin dolmadan yetişelim!!!

Biz akımla koşarken hocanın arkamızdan gülümseyerek

-Serseriler.

Dediğini duyduk. Kantine zıplayarak giderken düşündüm bu gün pek bir mutluydum.

MÜGE ÜSTÜN'DEN

Artık mutlu olmam gerekmezmiydi? Yanımda deli gibi sevdiğim adam kucağımda ikimizin bebeği. Ama hayır her şey eksik! Babam yok kardeşim benimle görüşmüyor. Yanımda o var ama kimsem yok, ailem yok. Bu düşünce yine ağlamama sebep olurken her zaman ki gibi arkamdan sıkıca sarıldı.

- Yeter artık acı çekmene dayanamıyorum. Tüm acıların dinecek. Türkiye ye dönüyoruz!

Ne kadar isterdim bunu ama kimsenin yüzüne bakamam ben ışık! Onu öylece bıraktım kalbi paramparça bir şekilde. Aynı şekilde hazar da ona ihanet etti. Bizi affetmez. Hem benim gidişimde dolayı sona eren ortaklık sebebiyle babam beni bulduğu anda öldürmeye yeminli. Gitmeye ne cesaretim ne de yüzüm var.

- Hayır hazar!

- Senin üzülmene dayanamam. Her şey yoluna girecek. Tamam bizi başta affetmeyecekler ama bu sonsuza kadar sürmez.

Çok ikna ediciydi sözlerine hak veriyordum da. Ama bir gram cesaretim yoktu. Hazar kucağımda ki hazel'e uzandı 3 aylık bebeğim babasının kollarında kıpırdadı. O da benim gibi bu kollarda huzur buluyordu. Hazeli uzun uzun kokladı.

- Benim çocuğum kendi vatanında büyüyecek. Ailesiyle, arkadaşlarıyla mutlu bir ömür geçirecek. Türkiye'ye gidiyoruz Müge.

Ona daha fazla hayır diyemedim. Bende herşeyi çok özledim...

GÜL RENGİ WATTYS2018 (Gül Rengi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin