Metin : Günaydın kanka!
Ben : Günaydın METİN
Metin : Nasılsın? iyi görünüyorsun!! bu arada edayla barışmışsınız ikiniz adınıza çok sevindim.
Ben : Edayla barışmadım bunu da nereden çıkardın ?
Metin : Facebook profilin de gördüm dostum! beraber fotoğrafınızı paylaşmışsınız!!
Asansör 14. katta durdu, metinin çalıştığı departman olduğu için metin indi ve ben arkasından baktım telefonumu elime aldığımda şarjım bitmişti ve asansörün biran önce 23. kata çıkması için sürekli tuşlara basıyordum. Sonunda ofisime geldim ve bilgisayarımı açar açmaz Facebook profilime girdim ve edanın benim telefonumu alarak fotoğrafımızı gerçekten facebook profilimde paylaştığını gördüm ve hemen fotoğrafı sildim ve facebook hesabımı dondurdum. Aradan zaman geçmeden Eda'yı aradım;
Ben : Eda!! neredesin?
Eda : Odamdayım, ne oldu ?
Ben : Geliyorum!!!
Eda : tamam gel!
Sinirli bir şekilde ofisimden çıktım ve edanın yanın gitmek için tekrara asansörü çağırma tuşuna bastım. Fakat asansörü bekleyecek kadar zamanım yoktu, edaya bunu neden yaptığını sormam lazımdı!!. Asansörü beklemeden merdivenlerden çıkmaya karar verdim ve sonunda edanın 26. katta ki odasına çıktım. Sinirli sinirli yürüyordum herkes bana bakıyordu!!!
Bir sinirle edanın kapısını açtım;
Ben : Ne yapmaya çalışıyorsun ? amacın ne senin ?
Eda : Pardon sorun nedir ?
Ben : Sorun ne mi ? sorun nemi ? dalgamı geçiyorsun sen benimle!! Benim hesabımdan fotoğrafımızı paylaş mısın!!! bana sormadan nasıl yaparsın bunu ?
Eda : Eee bunda ne var? Sonuçta sevgilim değil misin ?
Ben : Eda dalgamı geçiyorsun, ne sevgilisinden bahsediyorsun ?
Eda: Dün geceyi hatırlamıyorsun?
Ben : Her yattığım kadın sevgilim olamaz!!!
Eda :(sinirli bir şekilden yerinden kalkarak) Ne demek her yattığım kadın! Ben senin sürtüğün değilim!!
Ben : Sen benim sürtüğüm bile olamazsın!!!
Eda : Ali!!! Burası bir iş yeri ve bu yaptığın hiç profesyonelce değil!!! konuşmalarını dikkat et!!
Ben : Etmesem ne olacak ?
Eda : Dikkat etmezsen odamı ter ket!!!
Ben : Büyük bir zevkle!!!!Tekrar ofisime inerek telefonumu aldım ve asansöre tekrar yöneldim ve birden tekrar geri döndüm ve ofisimden fotoğraf makinemi alarak şirketten ayrıldım. Üstümde ki siniri bir şekilde atmam ve bedenimi rahatlatmam gerekiyordu. Bunu ise balata giderek sokak fotoğrafları ve insanların koşuşturmalarını kadrajlayarak yaptım. Bir nevi anestaziydi bu yaptığım!! kimi küfür eder, kimi içer kimi ortalığı dağıtır. Ben bunların hiç birini yapmadım sadece fotoğraf çektim her anı ölümsüzleştirmek için akşama kadar fotoğraf çektim ve gün içinde harcadığımız zamanı geriye alamayacağımız fark ettim. sonunda rahatlamıştım, telefonumun bir an kapalı olduğu ve akşam da Alevin yemek sözünü hatırladım ve hemen eve gelerek telefonu şarja taktım ve açar açmaz telefonuma bir çok aramaların ve kısa mesajların olduğu bildirimler geldi. Alevi aradım hazır olup olmadığını sordum;
Ben : Alev hazır mısın ?
Hemşire Alev : Saate bakar mısın ?
Ben : (saat 20:30) evet şey bir sorun vardı onu halletmekle meşguldüm özür dilerim!!
Hemşire Alev : sorun değil sonra görüşe de biliriz.
Ben : Hayır, hayır lütfen!! hem konuşmaya ihtiyacım var!!
Hemşire Alev : tamam o zaman ben hazırım seni bekliyorum.
Ben : Tamam ben yarım saate oradayım!!!
Hemşire Alev : tamam o zaman dakika tutuyorum!
Ben : Süre başlasın o zaman
Hemşire Alev : Hadi o zaman zamanın başladı...
Telefonu kapatır kapatmaz hemen hızlıca bir duş aldım ve gar-dolabın karşına geçtim fakat nereye gideceğimizi bilmediğim için ne giyeceğime karar veremedim ve fazla abartı olamayacak şekilde giydim ve evden ayrıldım. Sürenin dolmasına hemen, hemen 10 dakika vardı. Fakat gideceğim yollarda trafik vardı bende kestirme yollardan giderek tam zamanında kapısının önünde olmuştum. Arabadan inerek aşağıda olduğumu ve onu beklediğimi söyledim. Açıkçası Alevin nasıl giyindiğini merak ediyordum sonuçta gideceğimiz mekanı o seçmişti sonunda evden çıktı!! üzerinde spor tarzı elbise vardı bu beni rahatlatmıştı gideceğimiz mekanın o kadar ağır bir yer olmadığını hissettim. Alev merdivenlerden inerek, hafif sinirli bir gülüşle...
Hemşire Alev : Bundan sonra hep randevularımızı yarım saat sonrasına göre ayarlayalım!!
Ben : Hayır, hayır inan bir sorun vardı ama hallettim bir daha geç kalmak yok!
Hemşire Alev : olsun ben gene de sen hep yarım saat geç kalacakmış-sın gibi ayarlayayım...
Ben : Bu arada çok güzel olmuşsun!!
Hemşire Alev : çok teşekkürler bay geç kalan adam..
Ben : (hemen kapısını açarak) buyurun hanım efendi!!!
Hemşire Alev : (alev yanımdan yürüyerek, direksiyon tarafına geçti) Ben kullanıyorum bey efendi!!!
Ben : Tabi hanım efendi nasıl isterseniz... (Anahtarları havadan attım, alev yakaladı) eee hala nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?
Hemşire Alev : Kaç aylıksın sen? gidince görürsün!!!
Ben :(piç bir gülümsemeyle) Peki radyoyu açmamda bir sakınca var mı ?
Hemşire Alev :(Yüksek bir kahkaha atarak) çalacak şarkıya bağlı, sonuçta bende anısı olmaması lazım( sözü bitirir, bitirmez gözlerime bakarak güler)
Ben : ovvvv o zaman radyodan uzak duruyorum ben...
Hemşire Alev : kesinlikle doğru tercih!! hem zaten geldik sayılır...Aracı park ettikten sonra İstanbul'u tepeden gören küçük bir meyhaneye gelmiştik. Daha önce böyle bir yere gelmemiştim. Benim hayatım hep barlar ve gece kulüplerinde geçmişti...
Şaşkın gözlerle bir meyhaneye ve bir de Aleve bakıyordum. Hava hafiften esiyordu ve alev ;
Hemşire Alev : eee hadi dışarıdan mı izleyeceğiz? yoksa içeri girip bir kaç duble rakı mı içeceğiz?
Ben : Haklısın hadi gidelim ne duruyoruz!!!