Telefonla mesajlaşma işi bittiğinde Luke'un, Bay Hood odasından çıkmış, ona ilerliyordu geniş bir gülümseme eşliğinde. Luke, mesajlaştığı kişinin Bay Hood olduğunu bilmiyordu ve bu yüzden kendisine gülümsediğini sanarak o da gülümsedi. Ama tedirgindi, Bay Hood çok güzel gülümsüyordu ve Luke kendisini öldürerek bu gülümseyişten mahrum olacaktı.
Telefonu doktora uzattı. "İşim bitti Bay Hood."
Doktor telefonu Luke'un elinden alıp gülümsedi ve ilerideki güvenliği yanına çağırdı. Güvenlik yanlarına gelene kadar Luke'da oturduğu koltuktan kalkmıştı. Calum ile neredeyse aynı boydaydılar ve bu çok hoşuna gidiyordu.
Güvwenlik yanlarına gelince Luke Bay Hood'u izlemeyi bıraktı. "Telefonu eşyalarının arasına koy Joe."dedi güvenlik görevlisi telefonu elinden alırken Bay Hood'un.
Kafasını bir kez salladı ve arkasını dönerek hastaların eşyalarının bulunduğu arka kısma geçti. Luke ise yalnız olmalarını fırsat bilerek gülümseyerek çikolata gibi rengi olan gözlere baktı. "Teşekkür ederim Bay Hood."
"Önemli değil Luke."dedi gülerek ve elini Luke'un omzuna atarak onu odasına götürmek için yürümeye başladı. "İyi görünüyorsun."
İyi değildi. Bay Hood ile bu kadar yakınken nasıl iyi olabilirdi? "Olabilir."diye fısıldadı sadece. Bay Hood şimdi yanındaydı, kokusunu anımsayabiliyordu ama yine de birazdan odasına girecekti ve yalnız kalacaktı.
Kafası yine ölüm diye çığlıklar atacaktı.
"Bir sorun mu var?"
"Hayır Bay Hood... Bayan Hailey ile diğer görüşmem ne zaman?"diye sordu Luke psikiyatristine gitmek istediği için.
Bay Hood ise bir şey söylemedi. "Boşver onu,"dedi sorusunu cevaplamak yerine. "Dışarı çıkmaya ne dersin? Biraz yürürüz ve sende temiz hava alırsın?"
