epilog

269 47 11
                                    

"Merhaba doktor."diye fısıldadı Liz elini doktora uzatırken. Eli titriyordu ama Calum buna aldırış etmeden uzattığı eli sıktı.

"Bayan Hemmings."

"Sizi dinlemeliydim."dedi Liz hıçkırığını yutup gözlerini silmeye başlarken. "Kalmasını söylemiştiniz ama iyi olduğuna inanmıştım."

"Yanılıyorsunuz. İyi olduğuna inanmak istemiştiniz ama size hala durumunun kötü olduğunu söylemiştim." Calum doğruyu söylüyordu. Her ne kadar Luke'u istese de, onu iyileştirmeyi çok daha fazla istiyordu ve ilaçlar ve yaptıkları yürüyüşler oldukça güzel bir tedavi yöntemi olduğu için onu iyi ediyordu. 

En azından iyi hissettirmeye başlamıştı. 

"Çok pişmanım."dediğinde Liz, oğlu Ben geldi ve Bay Hood'a kafasıyla selam verdikten sonra annesinin omzuna sarılıp onu arka bahçeye çıkarmaya gitti. 

Calum hala burada olduğuna inanamıyordu. Daha geçen hafta gülümsediği kişi, şimdi toprağın altındaydı. Mavi gözleri, ne zaman onun gözlerinde olsa hep parlardı ve Calum şimdiden bunu özlemişti. Onu iyileştirebilirdi ama her şey bir yanlış anlaşılma yüzünden mahvolmuştu.

Takım elbise giymekten hoşlanmadığı için normal hayattaki gibi siyah giysilerinden giyinmişti. Elini dar siyah pantolonuna atmış, telefonunu çıkartırken karşıdan gelen çocuğu fark etmişti. Saçları turkuaz rengindeydi ve o da siyah giyinmiş, kırmızı gözleriyle etrafa bakınıyordu. "Hayır, o gerçekten ölmüş olamaz."dedi kolunu tutan kadına. "Anne o ölmedi. Beni bekleyeceğini söyledi!"

Kaşlarını çattı Calum. O çocuğun kim olduğu ihtimali üzerinde düşünürken Luke'u tanıdığını hemen anlamıştı. Kırmızı dudakları vardı ve beyaz teninin üstündeki kirli sarı tonundaki sakalları dikkat çekiciydi. "Anne o beni-"

Bay Hood ile Michael'ın gözleri birleşirken insanlar onlara bakıyordu. "Sen kimsin?"diye sordu kolunu annesinden çekip Calum'a doğru yürürken. 

"Onun doktoru. Sen?"

"Küçüklük arkadaşı."dedi Michael ve şüpheci gözleri onun gibi giyinmiş olan doktorun üstünde gezindi. "Eğer onun doktoruysan burada ne işin var?"

"Annesi beni davet etti."

"Giyim tarzını beğendim."derken Michael, Calum olan hiçbir şeyi anlamamıştı.

"Peki ya sen neden geldin?"

"Onun küçüklük aşkıyım. Birlikte insanlığın kökünü kurutacaktık ama şimdi... Lanet olsun, eğer onun doktoruysan nasıl onu hayat döndürmedin?"

Calum duyduğu cevabın şokuyla bir adım geri gitti. Küçüklük aşkı.... "O ayrıldı. İyi olduğunu söyledi ve ayrıldı."

"Bu da ne demek? Onun hastalığı neydi?"diye sordu Michael kaşlarını çatıp doktor doğru bir adım atarak. 

"O... Kendi kökünü kurutmak istedi."dedi Calum ve hemen oradan ayrıldı. Daha fazla o evde kalamazdı. Daha fazla o turkuaz saçlı çocuğun meraklı gözlerine bakamaz, daha fazla buna Luke için bile olsa katlanamazdı. 

Bunu o söylemişti. Hastalıkları ölümle tedavi etmenin oldukça iyi bir yöntem olduğunu kendisi söylemişti ama Luke'un ölümünü bir tedavi olarak görmüyordu.

Luke'un ölümü, cehennem için bir biletti. 


Sickness // CakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin