Bu sabah yine aceleciydim. Pazar sabahları hep telaşlı olurdu zaten. Ağzıma bir kaç şey tıkıştırıp kedimi kollarımın arasına aldım son zamanlarda ona pek vakit ayıramamıştım. Aslında çoğu şeye vakit ayıramıyordum. Son zamanlarda tek yaptığım Gecenin kuyruğu gibi peşinde dolaşıp boş vaktini yakalamak. İnadım uğruna acaba daha ne kadar bunu sürdürecektim. Bir ara gerçekten onunla konuşmalıyım diye düşünürken çoktan hazırlanmıştım bile. Çantama gerekli eşyaları atıp evden çıktım. Taksiye atladım ve düşüncelere daldım.
Sonunda Gecenin evine geldiğimde kapıyı çaldım. Kapıyı açtığında yataktan yeni kalkmış gözleriyle bana bakarak "günaydın ukala şey" dedi.
Bende "sana da günaydın uykucu" deyip içeri geçtim. Oda odasına gidip hazırlanmaya başladı. Bu ev gerçekten de çok büyük ve sessizdi. Burada Geceden başka bulunan tek canlı süs bitkisiydi. Oda bir köşede sessizce duruyordu. Ben kedim olmasa ne yapardım acaba ? Onsuz yapayalnız kafayı yerdim herhalde.
Gece hazırlanıp siyah kapşonlu ceketini üstüne geçirip kapıyı açtı. Çıkarken "nereye?" diye sordum
Yüzüme bakıp gerçekten mi ? diyen bakışlar yolladı. "başımda bana annelik yapmak için mi duruyorsun ?" deyip sırıttı.
"tamam ya sormadım bir şey hadi yürü de sana yetişmeye çalışıyım" diyerek ona baktım.
"uyuşuk olmasaydın böyle bir problemin olmayacaktı " deyip sinsice güldü. Kulaklığını takıp hızlandı
"bekle be" diye bağırıp ona yetiştim. Cebinden bir müzik çalar ve kulaklık çıkarıp bana uzattı. "sizde bir değişme görüyorum bayım" diyerek dalga geçtim ve kulaklıkları taktım.
"istemezsen eski halime dönebilirim" diyerek yüzüme baktı. "yok böylesi daha iyi" dedim ve önümüzde duran taksiye atladık. Yürümeyeceğimize sevindim sayılırdı.
Taksi büyük bir binanın önünde durduğunda kapıyı açıp taksiden indim. Tabelada Özay tekstil şirketi yazıyordu. Cam bir asansöre binip üst katlardan birine çıktık. Beyaz bir kapıya geldiğimizde beni durdurup gözlerimin içine bakarak yaklaştı. Kalbim hızlanmaya başladığında "bu sefer içeri girme bağırsam bile tamam mı ? " deyip soru soran gözlerle bana bakmaya devam etti. Bende kelimeleri yuttuğum için başımı olumlu anlamda aşağı yukarı sallayıp yutkundum. Muhtemelen etkilendiğimi anlamış olacak ki "uslu kız" diyerek biraz daha yaklaştı. Soluğum onunkine çarptığında afallayıp geri çekildi. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı ve içeri girdi.
beş dakika sonra içeriden Gecenin sesi geliyordu. "Bana şimdide babalık mı taslayacak sın umurumda değilsiniz benden uzak durun" dedi ve kapıyı çarparak dışarıya çıktı. Şoka uğramış gibi görünüyordu. Muhtemelen bende öyle. Yol boyunca sessizce ilerledik. Geldiğimiz yer geçen günkü kafeydi. İsmi sharkmış geçen sefer sinirden bakmamıştım.
İçeri girip Egenin oturduğu masaya geçtik. Selamlaştıktan sonra Gece buseyi görüp onun yanına gitti. Mete bu gün gelmemişti. Çok geçmeden Gece masaya döndü ve ortalığı ölüm sessizliği kapladı. Soluk bir şekilde masaya bakıp bir şeyler düşünüyordu. Ege dayanamayarak "neyin var dostum ?" diye sordu. Gece donuk gözlerle ona bakarak "yok bir şeyim" dedi ve önüne geri döndü. "bak eğer yardımım..." ege daha sözünü bitiremeden Gece sesini yükselterek "sana yok bir şeyim dedim artık sorma" dedi ve önündeki bardağı sıkarak kırdı ve üstüne yumruğunu çarptı. Eli kanlar içinde kalmıştı. Mekanın balkonuna çıktığında elime bir kaç peçete kapıp yanına gittim. Yavaş hareketlerle elini silmeye çalıştığımda "Bana yardım etme anladın mı ? ben uyurken üstümü örtme, bana bir şey olduğunda peşimden gelme, bağırırsam endişelenme, yada ne biliyim evde ortalıktan kaybolduğumda bana seslenip beni arama. Beni rahat bırak Berrak anladın mı artık peşimde gezme "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN IŞIĞI
Teen FictionBİLMEZDİM SENİ TANIMADAN ÖNCE KARANLIĞIN ASLINDA BİR UMUT IŞIĞI OLDUĞUNU Gece kendi duvarlarını eritip Berrağa alışmaktan korkar fakat hayat giderek onu Berrağın kollarına iter sizce Gece sonunda ne yapacak kendi karanlığını mı seçecek yoksa berrağı...