(düzenlendi✔)
İnsanların düşünceleri önemli değildir ama bir yazar her zaman önemser.
Son zamanlarda, rüyalarımda bile kızgınım kendime. Onu hayalimde gördüğümde korku kaplıyor her tarafımı, ve ben yalnız uyanıyorum boş yatağımda. Artık sadece insanlara karşı yabancı değilim,bu yeni ülkede. Hislerime de yabancıyım. Acı hala ilk gün ki gibi lakin insan bir süre sonra alışıyor mavi gözlerinin yokluğuna.
Böyle düşünmeme bakmayın aslında, sadece gece olunca sarıyor bu düşünceler beni. Gün boyunca etrafta koşturup yoruluyorum, her şey güzelmiş gibi geliyor. Liam, Harry, Niall ve Louis'le yeterince meşgulüm, bu yüzden Ali nerede, ne yapıyor diye merak etmiyorum. Çünkü ağlamaktan öylesine bıktım ki, kendimi bir kez aynada gördüğümde buna son vermem gerektiğine karar verdim. Boş günlerimde -ki bu cidden nadiren oluyor- kalkıp evi temizliyorum, içki içmemek için her yolu deniyorum.Bütün bunlar son 2 haftadır ne yaptığımla ilgiliydi. Amerika'ya geldim ve One Direction'ın stilisti olarak çalışmaya başladım. Hayatım oldukça yoğun, Ali'yi unutmadım o hala kalbimin bir köşesinde ama şimdilik düşüncelerimi onunla boğup kendime zarar vermiyorum.
Nihayet bütün bu düşüncelerimden ayrılıp, arabadan indim ve büyük otel binasına doğru adımladım. Paparazziler her yerdeydiler ve nasıl kapıya ulaşacağımı kara kara düşünmeye başladım. Büyük fötr şapkamı başıma geçirdim ve siyah gözlüklerimi taktım. İnsanların arasından sıyrılmaya çalışırken Louis ve Liam'ın gayet rahat tavırlarla bana doğru seslendiklerini görmemle gülümseyerek gelip beni almaları için işaret ettim. Havalı bir şey yaptıklarını sanıp yavaşça yanıma yürüdüler ve birlikte bir sürü gazeteciyi aşmak zorunda kaldık. İnce stilettolarım ayakta durmamı ve hızlıca yürümemi zorlaştırdığından bir elimle Liam'ın koluna tutundum, o da elini belime sardı. Sonunda içeriye girmeyi başardığımızda derin bir nefes aldım.
"Bir an hiç bitmeyecek sandım." diyerek gözlüğümü çıkardım.
İkisi bu halime kıkırdarken çatık kaşlarla baktım onlara. Ardından Louis şapkama uzandı ve gülmeye devam ederek mırıldandı.
"Sel, bunu takmana gerek yok ünlü olan bizi sen rahat ol"
Liam'la gülmeleri büyürken, bu yabancıların bize göre berbat bir mizah anlayışları olduğunu bir kez daha fark ettim. Halbuki kurban olduğum ülkem ne kadarda kaliteliydi bu konuda. -Oh oh türkiyem jkfsdkgfklsdf-
"Seni salak, onu saklanmak için takmıyorum hoş gözüktüğü için takıyorum. Ayrıca adım Selin."
Louis bu kızgın halime daha çok gülerken şapkamın onda kalmasını aldırmayarak sinirle asansöre yürüdüm. Peşimden geldiklerini belli eden adım sesleri sustuklarını işaret ediyordu. Üçümüz asansöre bindik ve Louis dayanamayarak kollarını bana sardı.
"Özür dilerim söz sana 3566463 tane fötr şapka alacağım."
Gözlerim parlarken onların dünyadaki en iyi ve en saf patronları olduğunu düşündüm.
"Ben özür dilerim çocuklar daha 2 haftadır tanışıyoruz ve bana yıllardır arkadaşmışız gibi davranıyorsunuz ve bu çok güzel ve anlamlı bir şey ve benim sadece kafam biraz dolu ve-"
Liam sıkıca ağzımı kapatırken "Bir kere daha 've' bağlacını kullanma Tanrı aşkına beynim yandı." diye hızlıca konuştu. Kıkırdayarak duran asansörle büyük ofise girdik.
Toplantı çabucak bitti ve çıkışta yönetim kurulu üyelerinden olan adamın yanına koşuşturmaya başladım.
"Hey! bir saniye bekleyebilir misiniz?"
Adam bana döndü ve hala hızla yürürken "Daha sonra tatlım, oldukça meşgulüm." dedi ve yoluna devam etti. Kollarımı yenilmiş gibi yere indirdim ve elimdeki kocaman çantam kayarak düştü. Ben eğilmeden önce bir çift dövmeli kol çantama uzandı ve bana geri verdi. Başımı kaldırdığımda Liam'la karşılaştım.
"Ah, teşekkür ederim Liam."
"Elbisen oldukça kısa, bir daha kine ben olmayabilirim etraftaki birinden rica et."
"Sanırım şuana kadar karşılaştığım en nazik erkeksin. Cidden böyle erkek kalmadı kalanı da gitmiş İngiliz doğmuş."
Söylediklerimin farkına varınca bakışlarımı kaçırdım, ben bu ara baya saçmalar olmuştum. Bu halime güldü ve beni yürümem için yönlendirdi.
"Bay Logan'la ne konuşmak istiyordun bu kadar önemli?"
"Ona acaba Vlog çekmemde bir sakınca olur mu diye soracaktım bilirsin Youtube'a hala video yüklüyorum."
"Evet, çocuklara oturup bir kaçını izledik sen gelmeden. Tabii makyaj videolarını değil.İngilizce alt yazı eklemen çok iyi olmuş hatta."
"Bu çok hoş teşekkür ederim. Ama bu yinede sorumun yanıtsız kaldığı gerçeğini değiştirmiyor."
Geldiğimiz asansörle aşağı inerken bir şeyi düşünüyor gibi bir süre cevap vermedi. Asansörün kapısı açılıp dışarıya doğru yürüdüğümüzde başını yerden kaldırdı ve bana döndü.
"Birisine sormana gerek yok, çekebilirsin. Kimin ne diyeceği önemli değil zaten herkes çoktan hayatımızda neler olduğunu biliyor. Ayrıca patron benim, bu insanlar benim üzerimden para kazanıyor."
Ellerimi bir kız çocuğu gibi çırparak kollarımı boynuna doladım ve ona kocaman sarıldım. Youtube'u ve bütün bu ilgiyi seviyordum ve buna devam etmek benim için çok önemliydi.
"Selin, gerçekten çok hoşsun hatta daha fazla sarılmamızı en çok ben isterdim fakat kapılar cam ve bütün kameralar bizi çekiyor."
Hızlıca ondan ayrıldım ve özür dilemeye vakit bile bulamadan Liam'ın koruması beni arka kapıya yönlendirdi.
Eve geldiğimde ne televizyonu ne de telefonumu açmaya niyetliydim, hakkımda haber çıkması küçük düşürücü olurdu zaten. Yaptığım şeyi hatırladıkça oturduğum yerden kalkıyor ve ellerimle başıma vurup evde dolanıyordum. Elimdeki telefondan tek bir mesaj bildirimi gelince ekranı kaydırdım ve onun adını gördüm.
::Ali Mertoğlu size bir mesaj gönderdi::
Ali: Çok geçmeden bir sonraki adamın bir başka kadını oldun, beni yanıltmadın ama bu sefer yanılmak istemiştim, bu konuda haklı çıkmamak istemiştim.
Bir anda gözleri doldu ve gözyaşlarım deli gibi telefonumun ekranını ıslatmaya başladı.
Selin: Sen eski sevgilinle takılırken bende haksız çıkmak istemiştim ama bak ne oldu?
Ali: Umarım o herif seni tatmin edebilir ama artık acı çekeni oynama çünkü sen yapmacıksın.
Ne yapacağımı bilemez bir halde olduğum yere çöktüm ve telefonu bir köşeye bırakarak hıçkırıklara boğuldum.
Herkese selam! İlk olarak söylemek istiyorum ki Ali'nin canı yandı sadece bu kızgınlığı ondan.Umarım beğenmişsinizdir, uzun yorumlarınız için minnettarım ve bende bunun hatırına (kendimce) uzun bir bölüm yazdım size.Ve söylemekten mutluluk duyuyorum ki; bir sonraki bölüm Ali'nin mektubu olacak.
Not: Bu bölüm Amy Winehouse'un Tears Dry On Their Own şarkısından esinlenmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ali'ye, Sevgiler Selin 》AlSel
FanfictionSevgili Ali, bu mektupları yazıyorum çünkü günün birinde birlikte olduğumuz zaman, bu mektuplar seni ne kadar sevdiğimin kanıtı olacak.