O gece Nurullah ve Şeyma için büyük bir aşka kapı açılmıştı. Her ikisi de bu anın hayalleri ile yaşamışlar ve şimdi Şeyma’nın ilk adımı atmasıyla kapının anahtarları bulunmuştu. Belki de bir gece vakti Nurullah o kapıyı açıp içeri girecek ve bir daha da hiç çıkmayacaktı. Ne Şeyma Nurullah’ı, ne de Nurullah Şeyma’yı bırakmak istemeyecek ve bu güzel hikaye o gece vakti başlayacaktı.
Nurullah, kalbinin attığını ilk kez bu kadar derinden hissediyordu. Hızla çarpan kalbi, göğüs kafesine sığmıyor ve adeta göğüs kafesini parçalayıp çıkacakmışcasına çarpıyordu. Heyecandan dudakları kurumuş ve elleri titremeye başlamıştı. Kuzeni Şuayip olanları görüyor ve Nurullah’ın vereceği cevabı bekliyordu. Odanın sessizliğini Nurullah’ın içeri giren eniştesi Adem bozmuştu. Şuayip’e dönüp:
“Şuayip balkona çıkalım mı? Çay içeriz.” demişti. Şuayip ise:
“Olur Adem Ağabey.” demiş ve ikili balkona çıkmışlardı.Şimdi oda boştu ve Nurullah tek başına Şeyma’ya cevap vermeye hazırlanıyordu. Karşıda bekleyen Şeyma ise Nurullah’ın vereceği cevabı sabırsızlıkla bekliyordu. Her ikisi de ne söyleyeyeceklerini bilmiyorlardı çünkü ilk kez aşık olmuşlardı. Aşık olmanın bu kadar heyecan vericeğini ve bir çok duyguyu içinde barındıracağını tahmin etmemişlerdi. Aşk “İçinde bin türlü duygunun bulunduğu bir çatı” olmuştu onlar için. Şimdi bu çatının altında tek vücut olup birbirlerini tamamlamalarına az kalmıştı.
Nurullah bir türlü cevap veremiyordu. Panik ve aşkı aynı anda yaşıyor, bu yüzden ne söyleyeceğini kestiremiyordu. Tam bu sırada Şeyma da endişelenmiş ve Nurullah’ın onunla konuşmak istemediği duygusuna kapılmıştı. Bu kadar beklemenin ardından bir mesaj daha yollamıştı:
“Nurullah orada mısın?”Artık Nurullah bir cevap vermeliydi. Derin bir nefes aldı ve heyecanının yatıştığını biraz olsun hissetti. Ardından:
“Şeyma! Bu ne güzel sürpriz!” diyerek şaşkınlığını dile getirmişti.
“Nasılsın?”
“İyiyim Şeyma, sen nasılsın?”
“Bende iyiyim.”Bu cümlelerden sonra her ikisi de söyleyecek söz bulamamışlar ve konuşma resmen tıkanmıştı. Facebook mesaj kutusu sıkıntılıydı. Bu fırsattan istifade etmek isteyen Nurullah, Şeyma’dan telefon numarasını isteyip konuşmaya whatsappdan devam etmek istediğini söylemişti.
“Tabiki vereyim.”
“Tamam o halde whatsappa gelir misin?”
“Elbette.”WhatsAppa giren Nurullah, Şeyma’nın profil fotoğrafını görünce bir kez daha aşık olduğunu anlamıştı. Fotoğrafı Şeyma’ya yollayıp:
“Bu sen misin?” demişti.
“Evet benim.”
“Hmm, çok güzelmiş.”
“Teşekkür ederim ama senin hiç fotoğrafın yok mu?”
“Elbette var, istersen bi kaç tane atabilirim.”
“Çok güzel olur.”Fotoğrafları gören Şeyma, çok etkilenmişti. Sevdiği insanın birbirinden farklı fotoğrafları karşısında duruyordu. Dili tutulmuştu sanki. Sadece:
“Bunlar harika! Deri ceketin çok güzel.” demişti.
“Teşekkür ederim, ama senin hiç fotoğrafın yok mu?”
“Bekle o halde bende yollayım.”Şimdi Şeyma bir kaç tane fotoğraf yollamıştı. Bu kez etkilenme sırası Nurullah’ın olmuştu. Her ikisi de birbirlerine çok aşık olmuşlardı. Ya kalplerine? Kalplerine aşık olabilecekler miydi? İşte önemli olan bu soruydu. Bu sorunun cevabını ise zaman verecekti. Şimdi bir süre konuşmaları ve zamanın neler getireceğini görmeleri gerekiyordu. İşte 19 Temmuz gecesi başlayan bu konuşmalarda ikisi de birbirini çok sevecekti.
Fotoğrafların etkisinden çıkan Nurullah:
“Bunlar çok güzel, sen çok güzelsin.” demekten kendini alıkoyamamıştı. “Teşekkür ederim. Sen galiba Ankara'da yaşıyorum demiştin. Ankara'yı çok merak ediyorum. Hiç Ankara'da fotoğraf çektin mi?”
“Elbette çektim tabiki. Dur çektiklerimi yollayayım.”Nurullah, Ankara'da çektiği fotoğrafları yollamıştı. Evlerine yakın olan ve yenilenen parktaki kuğular, Gençlik Parkı, Karacabey Türbesi, Mehmed Akif Müze Evi, Tacettin Dergahı, Ankara Kalesi, Estergon Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Alışveriş Merkezleri ve Hacı Bayram-ı Veli Türbesi’nin fotoğraflarını yollamıştı. Bunlar arasında Nurullah, en çok Hacı Bayram-ı Veli Türbesini seviyordu. Ulus’a her gittiğinde bu türbeyi ziyaret edip dualar ediyor, Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde namaz kılıyor ve aklına sürekli II. Murad ile Hacı Bayram-ı Veli’nin “İstanbul’un Fethi” hakkındaki kıssası geliyordu.
Şeyma Hacı Bayram-ı Veli Türbesi’ni çok beğenmişti. Özellikle oradaki çiçeklerin olduğu fotoğrafı göstererek:
“Buralara mutlaka gitmeliyim.” demişti. Nurullah ise oraları Şeyma ile gezmenin hayalini kurarak:
“Götürmeliyim seni oralara.” demişti.
“Götür beni oralara.”
“Gelirsen her yere gideriz.”
“Ah keşke gelebilsem de beraber gitsek.” demişti Şeyma. Daha sonra Nurullah, Kayseri’de Şeyma ile aynı semtte evlerinin olduğunu duymuştu. Merakla:
“Sende orada oturuyormuşsun, bizimde orada evimiz var.” demişti.
“Tam olarak nerede?”
“Hatırladığım kadarı ile bi market vardı onun oradaydı.”Bu bir tesadüfden öteydi. Her ikisinin de evleri karşılıklı duruyordu. Evler karşılıklılı olsa da acı olan Şeyma o evde, Nurullah ise ondan 319 kilometre uzakta yani Ankara’daydı. Şeyma bir umuttur sordu:
“Yazın o evde kalsan olmaz mı?”
“Neden istedin ki bunu?”
“Bilmem, beraber vakit geçirirdik.”
“Beraber bisiklet sürerdik sonra paten kayardık.”
“Ben paten denilen şeyden korkuyorum.”
“Korkma, ben yanında olurum.”
“Peki kalır mısın?”
“Maalesef, orası kirada kaldı ki kirada olmasa bile ailem buna izin vermez.”
“Ne güzel olurdu kalsan.”
“Çok güzel olurdu seninle vakit geçirmek.”Her ikisi de ilk hayal kırıklıklarını yaşamışlardı. Birbirlerinden uzakta aylar geçirmek zorundaydılar, aşkları bunu gerektiriyordu. Birbirlerinden uzakta geçirecekleri vakitleri düşündükçe özlem duygusu ağır basıyordu. İşte ilk konuşmaları böyle olmuştu. İleride çok daha güzel vakitler geçirmek için sabırsızlanıyorlardı.
Ertesi güne hiç olmadığı kadar mutlu uyanan Nurullah, Şeyma’ya günaydın mesajı atmış ve kahvaltıya geçmişti. Kahvaltıda gözlerinin içi gülüyordu. Şeyma ile konuşmak Nurullah’a çok iyi gelmiş ve o heyecan ile mutlu bir vaziyette uyumuştu. Kahvaltıdan sonra Şeyma ile uzun uzun konuşmuşlar ve birbirlerinin kalplerini yoklamışlardı. İkisi de seviyordu birbirini. Her ikisi de birbirlerine aşık olduklarının farkındalardı. Sadece tek bir teklif gerekiyordu ancak Nurullah anlamsız bir şekilde bekliyordu. Belki de onu biraz daha tanımak, onunla biraz daha böyle vakit geçirmek istiyordu.
Ancak bir şeyler yolunda gitmemişti. Nurullah, kısa süre içerisinde annesine yakalanmış ve annesi durumu öğrenmişti. Buna rağmen Nurullah hala Şeyma ile konuşmaya devam ediyordu. Bir aralık annesi Nurullah’ı bu konuda uyarsa da Nurullah konuşmaya devam etmişti. Her şey güzel giderken bir akşam vakti Nurullah annesi ile kavga etmiş ve kendisini sokağa atmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikâyemiz
Romansa"Bizim bir hikayemiz var. 21 Temmuz 2015'ten beri süregelen bir hikaye. Kimi zaman hüzünlü kimi zaman mutlu bir hikaye. Hüzünlü de olsa sıcacık bir hikaye... Hikâyemiz hikayeniz olsun!" Bir insanın sevgilisine vereceği en güzel hediye ona açtığı kal...